Paris 2024 Olimpiyatları’nın bana çağrıştırdığı hassas
ve bir o kadar da hayati öneme haiz bir konuyu paylaşmak istedim.
Çoğunlukla spor başta olmak üzere değişik yarışmalarda, ilk sıraları alan insanların katıldıkları son derecelendirme safhasına final denir. Öncelikle birinci, ikinci ve üçüncü sırada olmak üzere ilk beş, ilk on gibi değerlendirmeler olur.
Finale kalan yarışmacılar, kendi sahalarında ciddi gayret gösterip bu safhaya kadar gelmiş olanlardır. İlk üç sıraya girme, çok önemli olduğundan, esas hedef, bu dereceleri kazanabilmektir. Bazen bu derecelerde, yerine göre dünya çapında rekorlar kırılabilir. Bu rekorların sahipleri de dünyaca tanınmış olurlar, isimleri önemli yerlere verilir, önemli toplantılara yıllarca edindikleri tecrübelerini paylaşmak için çağrılırlar.
Aslında herkes için dünya hayatı da farklı bir yarışma sürecine benzer. İstisnalar hariç genellikle ortalama 80-100 yıl süren dünya hayatında insan, cinsine, yaşına, eğitimine, içinde bulunduğu çevre, ülke ve daha birçok endekslere göre bir hayat sürer.
Bu hayat sürecinde, başından çok değişik hadiseler geçer. Doğumundan ölümüne kadar olan hayat sürecinde, başına gelen her türlü hadise karşısındaki tutumu, insan için, bir yandan mükâfatların ve cezaların öbür alemde verileceği bir imtihandır. Diğer yandan da bu hayatı inandığı değerler çerçevesinde nasıl yaşayabildiği ile ilgili diğer insanlarla kıyaslanan bir yarışma şeklindedir.
Bu yarışma, her ne kadar hayat için de kullanılsa bile, derecelendirme yönüyle, spor yarışmalarında olanlardan çok farklıdır.
Finale kalan sporcular arasında bir derecelendirme vardır. Fakat bu dünyadaki yaşantıya göre hak, hukuk, insani münasebetler, ibadetler gibi yaşadığı hayat, hem bu alemde, hem de öbür alemde değerlendirilecektir. Yapılması gerekip de yapılmayanlar, yapılmaması gerekip de yapılanlar, hem insanlar tarafından bu dünyada değerlendirilecek, hem de esas kalıcı alem olan ahirette, Yüce Yaratıcı tarafından değerlendirilip, neticeye göre cezalandırma veya mükafatlandırma olacaktır.
Bu dünyadaki spor ve diğer yarışmalarda sadece o kısa zaman dilimindeki başarılar dikkate alınır. Dünya hayatı da yarışmaya benzetildiğinde, ikinci kısımdaki bu yarışmada, insanın doğumundan ölümüne kadar olan zaman dilimi dikkate alınmaktadır.
Final konusunda, aynısı olmasa bile, neredeyse ona yakın bir durum söz konusudur. İnsan, belli bir yaşa kadar Yüce Yaratıcı tarafından kendisine bildirilen çerçevelerde yaşayamamış olabilir. Ama hala iradesi ve sağlığı yerinde ve hayatının sonuna yaklaşmadan, Allah'ın bildirdiği gerçekleri de görebilir, bunlara inanabilir. Bunlara göre düşünce ve davranışlarını düzelttiği, düzeltebildiği durumlarda, işte bu insan da finali, yani hayatının finalini iyi çıkarmış ve kazanma kuşağına girmiş demektir. Hatta çok güzel seviye ve noktaları da Allah'ın bildirdiği çerçevelerde yaşayabilmişse, finalde kazananlardan olur.
Bu derecelendirmede sınır yoktur. Yani sadece bir tane birinci, bir tane ikinci.. gibi değil de, birçok birinci, birçok ikinci olabilir. Tabii ki aslolan, insanın iradesini kullanmaya başladığı andan itibaren böyle bir çizgide olması gerekir. Aile yapısı, çevre gibi farklı faktörlerden dolayı, kazanma kuşağı prensiplerini öğrenip, onları hayatın pratiğine geçiremeyip, sonra değişik değişik vesilelerle bunları öğrendikten sonra pratiğe geçirebilenler bu finalde kazanmış olurlar.
Bu çok önemli konunun bir diğer yanı da, insanı finalde kazandıran bu esasları önceden bilen ve yaşayan insanların sorumluluğu konusudur.
Anlattıklarını önce kendi yaşamalı insan
Bu sorumluluk içindeki insanlar, bu konuları bilmeyenlere veya az bilenlere, onları kırmadan, üzmeden, uygun usul ve üsluplarla, zaman ve mekanın dilini kullanarak anlatmaları gerekir. Bu durum, öncelikle halleriyle, yani anlattıklarını kendileri yaşayarak, sonra da dilleri ile onlara anlatarak, onların da kendilerini yaratan Yüce Yaratıcıyı tanıyıp, onun bildirdiklerini yaparak finalde kazananlardan olmalarını sağlamalarıdır.
Böylece daha çok insan, bu final biletini alarak, sonsuz öbür alemi kazanmış olacaktır.
Bu durum, ihmal edilmeyecek, herkesle paylaşmayı gerektiren çok önemli bir konudur.
Her insan ölümlüdür, yani herkes ölecektir, bizden öncekilerin öldüğü gibi.
O zaman hayatın anlamı bağlamında , dünya ve ahiret hayatı, insanın esas vazifeleri gibi hususlar, günümüzün anlayışıyla yeniden değerlendirilip ona göre kendimize bir çekidüzen vermemiz gerekmektedir.
İlmin, teknik ve teknolojinin gelişmesi ile, kafalarda oluşabilen sorulara her an, doğru kaynaklardan ulaşabilme imkanları oluşmuştur. Bunlara ulaşılmalı, bilgiler ve yaklaşımlar update ve upgrade edilmelidir. Neticesinde de insan hem bu dünyada neyi nasıl yapması gerekeceğini öğrenip hayatını ona göre geçirmeli, hem de esas kalıcı öbür alemin hazırlıkları, insana kırmızı kart gösterilmeden burada tamamlanmalıdır.
Gelin bu şansı ıskalamayalım
Zira insanın zamanı kısıtlıdır, yapacağı da çok iş vardır. Ekonominin kuralları içinde en önemli kurallardan olan; ‘’insanların ihtiyaçları sonsuzdur, imkanları sınırlıdır, o zaman bu sınırlı imkanlarla en acil ihtiyaçlardan başlanır’’ esasında olduğu gibi, insanın da kısıtlı hayat sürecinde, hayatını çok verimli geçirmesi ve öbür alem için olan olan hazırlıklarını tam yapmaya gayret etmesi önemlidir.
İnsanın kendisiyle olan bu yarışmada her zaman, hem bu dünyada hem öbür alemde birinci olabilme şansı vardır. Gelin bu şansı ıskalamayalım. Bir olimpiyat değil, olimpiyatlar şampiyonu olalım.
Bütün yarışmacılara başarılar diliyorum