Hayat herkes için, her zaman ve her yerde düz bir hat (lineer) üzerinde gitmez. İnişler, çıkışlar, dolambaçlar (sirküler) vardır. Önemli olan, hedefe giden bu yolda istenilen neticeye ulaşabilme, yolun kaderi de denilen, bu iniş, çıkış ve zikzaklarda, takılıp kalmama, yorulmama, insanın önceden bu yolun risklerini hesaba katması ve ona göre hazırlıklı olmasına bağlıdır. Bundan dolayı, değişik devirlerde ve halen de hedefe ulaşamayıp, ‘’yollarda takılanlar’’ olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.
İşte bu takılmalar esnasında, esas hedefe kilitlenmesi gereken insan, iradi olarak, bu engelleri aşmasını bilmelidir. Bunu başarabilme de, ancak önceden bu konularda bilgi sahibi olma, tecrübesi olan başkalarını dinleme ve sonunda bunları birleştirerek bir senteze varma ve ona göre tavır ve alışkanlık belirleme ile olabilir.
Herkesin konum ve durumuna göre kendi çapında mutlaka çözmesi gereken hususlar, problemler, engeller olur, olacaktır da. İstişare ve ortak akılla çözülemeyecek problem yoktur. Yeter ki istişarenin hakkı verilsin.
Bu engeller, maddi engeller olabileceği gibi, insanın kafasına takılan, aile içi-dışı önemli veya önemsiz farklı konular, kişiler, kurumlarla ilgili düşünceler de olabilir. Bu engeller geçilirken, yeniden deneme, engelin sağından, solundan, üstünden ve altından geçme gibi ‘’pas geçme’’ tabiri de kullanılır. İlle de bu engeli kaldıracağım deyip ona takılma, insanın hem enerjisini bitirir, hem de hedefine ulaşmasını engeller. Kolayca kaldırabiliyorsa, tabii ki bu alternatifi de kullanmalıdır. Ama pas geçme ve diğer alternatifler de hazırda beklemelidir.
Uçaklar da hedeflerine yaklaşınca pilot iniş için izin ister ve uygun şartları kollar. İzin verilmezse zaten inemezler. İzin verilse bile hedefi olan alana değişik sebeplerden dolayı inemeyeceğini anlayan pilot, inmekten vazgeçer, yani pas geçer ve başka alternatifler arar. Eğer buna dikkat etmez ve pas geçmezse, çok ciddi bir risk almış olur ve yolcuların hepsi de ölebilir.
‘’Hayat güzeldir’’ filminde Yahudi olan bir baba ve oğlu çarşıda yürürken, o zaman diliminde Yahudi düşmanlığının da bulunduğu Almanya’da bir pastanede çocuk bir yazı görür; ‘’buraya köpekler ve Yahudiler giremez’’ Çocuk, babasına ‘’bu ne anlama geliyor’’ diye sorar. Babası da ‘’takılma oğlum, herkesin kendine göre bir düşüncesi, bir zevki vardır. Kimisi buraya bülbüller giremez, kimisi buraya kargalar giremez yazabilir. Biz bunu pas geçelim, işimize bakalım veya lazımsa başka bir pastaneye gireriz’’ der. Bu da çok önemli bir yaklaşımdır ve hayatta pas geçmenin ve geçebilmenin ne kadar önemli olduğunu bize anlatan güzel bir örnektir.
İstenilmeyen, arzu edilmeyen ve baş edemeyeceği şartlar oluştuğunda da insanın, yine bunları pas geçebilmesi, hem maddi hem de manevi alemi açısından büyük önem taşır. Yoksa kafasına takar, problem yaparsa, hem manevi immün sistemini (ruh sağlığı) bozar, hem de daha sonra bunlara bağlı vücut hastalıkları (somatik) meydana gelir.
Akıl, fikir, tecrübeler ve bilgiler kullanıldıktan sonra yine hala bir engel varsa, onu pas geçip, onun yerine koyabileceği başka alternatifleri kullanma insanı hedefine ulaştır. Ayrıca bütün bunların yanında, sebepler yönüyle, her yol bitirildiyse, zaten bu durumda kader inancı ile yeni yollar arama da en önemli çıkış yollarından biridir, inancın ve imanın gereğidir.
Gücünün ve imkanlarının yetmediği yerlerde insan, üstesinden gelemeyeceği olay ve hadiseler karşısında onlara takılmadan pas geçebilirse, moral, motivasyon ve enerjilerini tüketmemiş olur. Aynı zamanda geriye dönüp tekrar tekrar bu konuyu düşünüp keşkelere girerse bu da bir enerji kaybıdır ve farklı bir tabirle, kadere taş atmadır’, yani kadere inanmama anlamına gelir.
Bütün bu gibi durumlarda da insan, kazanma kuşağında kaybedenlerden olabilir. Kaybedenlerden olmama adına, şuurlu bir şekilde başka alternatifler kalmadığından dolayı onları pas geçip, kadere inanmış olmanın gönül huzuru içinde yeni alternatiflere yönelebilme, insanı kazananlardan eyler.
Sanki başka hiçbir çözüm kalmamış düşüncesiyle insanlar, bazen intihar edebilirler. Özellikle içinde bulunduğumuz çağda, maalesef bu şekildeki durumlarla fazla bir şekilde karşılaşıyoruz. Bir karikatürde, kendisinden yaşça küçük olan bir çocuk bile, intihar etmek isteyen insana zamanının diliyle şöyle diyor: ‘’Amca, format atmadan önce, bir reset atsan, belki düzelir.’’ Yani ‘’sen intihar edip her yönüyle kendini bitireceğine, yani formatlayacağına, en azından yeniden bir düşün, kafanı yeniden bir yokla, lüzumsuz takıntılarını at, yani kendini yenile, resetle, pas geç ve bu denemen belki sana fayda getirir, hayatını boşuna harcamamış olursun’’ demek istiyor.
İşte bütün bu durumlardan dolayı herkesin, her zaman, her yerde ve değişik şartlardaki durumlarda, pas geçmesini bilmesi, onu hem bu alemde, hem de esas kalınacak öbür alemde mutlu ve huzurlu kılacaktır. Biz bu kuşakta olmaya ve kalmaya gayret edelim inşallah.