Kagame'nin Stratejik Hamlesi: Güney Afrika Liderine Tehditler Savururken Erdoğan'a Sarılıyor

  • Türkmen Terzi
  • Türkmen Terzi
    01 Şub 2025 13:16


    Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, ülkesinin Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile artan geriliminde, drone pazarcılığı ile Afrika’da ünü pek meşhur olan Erdoğan’ı bir arabulucu olarak konumlandırırken, Güney Afrika Başkanı Cyril Ramaphosa’yı savaşla tehdit ediyor.

    Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'nin 23 Ocak'ta Ankara'ya yapmış olduğu ziyaret, ülkesinin diplomatik stratejisinde yeni bir dönemi işaret ediyor. Kagame, Türkiye ile ekonomik ve askeri iş birliğini derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Ruanda'nın Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile artan geriliminde potansiyel bir arabulucu olarak konumlandırıyor.

    Bu hamle hem stratejik hem de tartışmalı, çünkü Kagame aynı anda, geçtiğimiz günlerde KDC’nin doğusunda  Ruanda’nın desteklediği M23 isyancılarıyla çıkan çatışmalarda13 BM Barış Gücü askerini kaybeden Güney Afrika'nın krize yönelik tutumu nedeniyle Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa'ya tehditler savuruyor. Ramaphosa yaptığı açıklamada, Ruanda askerlerine ‘milis güçleri’ demiş, Kagame’yi KDC’yi desteklemekle suçlamıştı. Kagame ise iddialara sert tepki vermiş, Ramaphosa’yı yalancılıkla suçlamış ve Güney Afrika’yı savaşla tehdit etmişti. Kagame'nin Erdoğan ile olan temasları, Türkiye'nin Afrika'daki artan etkisini özellikle savunma alanında öne çıkarıyor. Libya'dan Etiyopya'ya kadar savaş sahnelerini değiştiren Bayraktar TB2 insansız hava araçları (İHA), Ruanda'nın da Ankara'dan ileri düzeyde askeri teknoloji edinme isteğini gösteriyor.

    Ancak Kagame'nin Türkiye ile yakınlaşması ve Güney Afrika’ya yönelik sert tavrı, Afrika Büyük Göller Bölgesi'nde zaten hassas olan güç dengelerini daha da karmaşıklaştırabilir.

    Türkiye'nin Afrika'daki Büyüyen Rolü

    Türkiye son 20 yılda Afrika'daki varlığını hızlı bir şekilde genişletti ve bu strateji genellikle 'Yeni Osmanlıcılık' olarak adlandırıldı. Erdoğan, kıta genelinde ticari ağlar, askeri ittifaklar ve kültürel kurumlar oluşturdu. 2003'te 5,4 milyar dolar olan Türkiye'nin Afrika ile yıllık ticareti, 2021'de 34,5 milyar dolara ulaştı. Türk inşaat firmaları kıtada 77,8 milyar dolarlık projeler gerçekleştirdi.

    Ancak en dikkat çekici değişim, Türkiye'nin savunma sanayiinde Afrika'daki rolü oldu. Türk yapımı dronlar, zırhlar ve hafif silahlar Afrika orduları arasında giderek daha popüler hale geldi. Etiyopya, Nijerya, Fas, Tunus ve Cezayir gibi ülkeler Türk silahlarını tedarik edinirken, Ruanda da bu sistemlere Mozambik ve Büyük Göller Bölgesi'ndeki askeri operasyonları için talip oluyor. Kagame, son ziyaretinde Bayraktar drone fabrikasını ziyaret ederek Ruanda'nın insansız hava savaşı kapasitesini arttırma niyetini açıkça ortaya koydu.

    Kagame'nin Diplomasideki Hassas Denge Oyunu

    Kagame için Türkiye ile askeri ortaklık kurmak sadece Ruanda'nın güvenliğini güçlendirmekle ilgili değil, aynı zamanda güç projeksiyonu yaparak bölgesel düzeyde etki oluşturmakla da ilgili. Türkiye'nin Batı'nın silah satışlarına ek olarak katı koşullar, ambargolar getirmemesi, Ruanda için Erdoğan'ı cazip bir ortak haline getiriyor.

    Bununla birlikte, Kagame'nin Türkiye'yi Ruanda-KDC krizine arabulucu olarak dahil etme girişimi, geleneksel diplomatik yolların dışına çıkıyor. Tarihsel olarak, Angola, Afrika Birliği (AU) ve BM gibi bölgesel aktörler bu tür krizlerde başlıca arabulucular oldu. Erdoğan’ın yakın zaman önce Etiyopya ve Somali arasında arabuluculuk yapması ve tarafların Ankara Anlaşması’na imza atması, Erdoğan’ın Sahraaltı Afrika’da tarafları buluşturacağı anlamına gelmiyor. Çünkü Türkiye’nin Büyük Göller Bölgesi’nde tarihi bir geçmişi yok.

    Türkiye'nin Afrika'da sömürge geçmişinin olmaması, onu Avrupa ve Batı müdahalesine temkinli yaklaşan ülkeler için daha kabul edilebilir bir aktör haline getiriyor.

    Ruanda-Güney Afrika Gerilimi ve Sonuçları

    Kagame'nin Ramaphosa'ya yönelik sert tavrı, Ruanda'nın Afrika'daki ittifaklarını yeniden tanımladığının açık bir göstergesi. Güney Afrika, KDC'nin doğu bölgelerinde yıkıma neden olan M23 isyancı grubuna Ruanda'nın verdiği iddia edilen desteğine dair eleştirilerde bulundu. Ramaphosa yönetimi, KDC hükümetiyle aynı safta yer alarak dış aktörlerin, potansiyel olarak Ruanda'nın da, devam eden çatışmalardan sorumlu tutulmasını savundu.

    Kagame ise Güney Afrika'ya Ruanda'nın işlerine karışmaması konusunda sert uyarılarda bulundu. Bu durum, Pretoria ile Kigali arasındaki tarihsel olarak dostane ilişkilerden keskin bir kopuşu temsil ediyor ve Kagame'nin Afrika diplomasisinde SA'nın liderliğine meydan okumaya hazır olduğunu gösteriyor.

    Kagame'nin bölgesel ittifaklarını yeniden şekillendirme hamlesi, Afrika'nın diplomatik yapısını kökten değiştirme potansiyeli taşıyor. Türkiye ile askeri iş birliği Ruanda'ya yeni fırsatlar sunsa da, Güney Afrika’yı yabancılaştırmak, uzun vadede Kigali'nin diplomatik statüsüne zarar verebilir. Kagame savaş hazırlıkları yaparken, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu'na (SADC) üye ülkeler dün Zimbabve’de olaganüstü toplantı gerçekleştirerek, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren M23 isyancı grubuna karşı harekete geçme kararı aldı ve çatışmanın tüm taraflarının ateşkese dahil edilmesi çağrısında bulunuldu. 
    01 Şub 2025 13:16