Yazlık Saray'ı savaş gemisi koruyor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ile birlike Kurban Bayramı'ndan bu yana Muğla'nın Marmaris ilçesi sınırları içindeki Okluk Koyu'nda inşâ ettirdiği Yazlık Saray'da tatil yapıyor. Saray'ın 12 mil açığında savaş gemisi, hemen yakınında ise Sahil Güvenlik'e ait bir korvet 24 saat nöbet tutuyor. Saray'ın etrafında ormanlık sahada 4 metre yüksekliğinde kilometrelerce uzunluğunda duvar örüldü. Duvarın üzerinde dikenli teller var. Belli mesafelerde nöbet kulelerinde nöbetçi bulunduruluyor. T24 yazarı Hasan Cemal, Erdoğan ailesinin Yazlık Saray saltanatını kaleme aldı.

SAMANYOLUHABER- T24 yazarı Hasan Cemal bugün yayımlanan makalesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Okluk Koyu'nda 330 milyon TL'ye inşâ ettirdiği Yazlık Saray'ın etrafında kuş uçurtulmadığına dikkati çekti. 

Tekne ile mavi yolculuğa çıktığını belirten gazeteci Cemal, Okluk Koyu'nda savaş gemisinin nöbet tuttuğunu aktardı: "Karşımda bir savaş gemisi... Okluk Koyu'na bakıyor. En son 2018 yılı ağustos ayında gitmiştim. Kaptan'a soruyorum 'Okluk Koyu'na, Yazlık Saray'ın oraya gidemeyecek miyiz?' Cevap olumsuz: 'Başımıza bir bela almayalım Hasan Abi..."

"UYARI MESAJINI HEMEN YİYORSUN"

"10-12 mil uzaklıktaki savaş gemisinden ayrı olarak, bir de kocaman sahil muhafaza bekliyor koyun girişinde... Kazara bunların üstüne doğru dümen kırarsan, uyarı mesajını hemen yiyorsun." diyen Cemal, "Eskiden mavi yolculuk tekneleri Okluk Koyu'ndan sularını alır, alışverişlerini yapardı. Orman içinde yürüyüşlere çıkılırdı. Bunlar yok artık, Okluk Koyu halka kapatıldı." ifadelerini kullandı.

Cemal üç yıl önce yayımlanan makalesinden Okluk Koyu'na örülen duvarı anlattığı bölümü iktibas etti: "Masmavi bir denizin kıyısında, yemyeşil bir cennetin ortasında heyula gibi yükselen bir duvar... Yılan gibi kıvrılıyor. Tepeye doğru gözden kayboluyor. Üç buçuk-dört metre boyunda. Üstüne dikenli teller çekilmiş. Projektörlü gözetleme kuleleri duvarı daha da itici yapıyor. Duvarın yanında sekiz on metrelik
toprak bir boşluğu telden bir yüksek duvar tamamlıyor." 

Erdoğan ailesinin tatil yaptığı Yazlık Saray'ın 12 mil açığında savaş gemisi, hemen yakınında ise Sahil Güvenlik'e ait bir korvet 24 saat nöbet tutuyor. Ormanın içinde inşâ edilen 4 metrelik duvarın üstünde dikenli teller var.

"SİZLERİ YÜKSEK DUVARLARIN ARKASINA İTEN BU KORKUNUN SEBEBİ NE?"

"Bu kadar korku neden? Saraylarınızla birlikte sizi yüksek duvarların arkasına iten bu korku
nereden kaynaklanıyor?" sorularını yönelten Cemal, "Sizler, yazlık sarayınıza teşrif ettiğiniz
zamanlarda Okluk Koyu tamamen boşaltılıyormuş... Teknelere telsiz talimatı gidiyormuş,
demir alıp koydan çıkmazsanız, hakkınızda soruşturma başlayacak diye... Ayrıca hücum bot benzeri, toplu tüfekli koca bir sahil muhafaza gemisi koyun ağzında boy gösteriyor, etrafta kuş
uçurtmuyormuş... Bu arada dükkanları bomboş kalan lokanta esnafının ağzını bıçak
açmıyormuş..."

HASAN CEMAL: AĞAÇ KATLİAMI İÇİMİ ACITIYOR

Cemal şöyle devam etti: "Elimde dürbün duvarı, dikenli telleri, gözetleme kulelerini seyrediyorum.
Ağaçların arkasında kalan yazlık saraya, yeşilliklerin, ağaçların arasında tepeye doğru devam eden bir inşaata bakıyorum. Yakın zamanda yaşanmış ağaç katliamı ve fotoğrafları içimi acıtıyor."

Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanıyken Okluk Koyu'nda arada bir uğradığı son derece mütevazı,
gösterişten uzak yazlığı yüzünden en ağır eleştirilere maruz kaldığına işaret eden Cemal, "O zamanlar kendisine ne kadar haksızlık ettiğimiz aklıma takılıyor. Yazlık Saray 300 odalıymış. Ankara'daki Kışlık Saray 1.150 odalı galiba..."

Hasan Cemal Makalenin sonunda şu satırlara yer verdi:

"Duvarları düşünüyorum. 
Soğuk Savaş boyunca dünyayı
Doğu-Batı diye bölen, totalitarizmin
simgesi olan Berlin Duvarı...
1989'da yıkılışı, özgürlüğün
zaferi olarak selamlanmıştı.
Dikenli telleriyle, projektörlü gözetleme
kuleleriyle tepeye doğru yılan gibi
kıvrılan duvar bana başka duvarları da
çağrıştırıyor.
Nazlı Ilıcak'ın, Ahmet Altan'ın,
Selahattin Demirtaş'ın, GültanKışanak'ın,
Enis Berberoğlu'nun, Osman Kavala'nın,
Mümtazer Türköne'nin, Mustafa Ünal'ın,
Sedat Laçiner'in ve daha yüzlerce masum
insanın yattığı o çirkin zindan
duvarları gözümün önüne geliyor.
Özgürlükleri çalan duvarlar...
Hukuku yerle bir eden duvarlar...
İnsan haklarını berhava eden duvarlar...
Ama şunu iyi bilin:
Nasıl korkunun ecele bir faydası yoksa,
bu duvarlar da gün gelecek demokrasi
ve özgürlük aşkıyla yerle bir olacak."

10 Ağustos 2020 12:09
DİĞER HABERLER