Son haftalarda Hamas'a destek gerekçesiyle Kızıldeniz'deki ticaret gemilerine saldıran Yemen'deki Husi militanları, ABD ve İngiltere'nin operasyonuyla gündemdeki yerini koruyor. Peki Husiler kim ve ne istiyorlar?
DW'nin derlediği habere göre, ABD ve İngiltere Kızıldeniz'de haftalardır ticari gemilere saldırarak seyrüsefer güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle Yemen'deki Husilere ait hedefleri Cuma sabahı vurdu.
Ancak ABD liderliğindeki koalisyonun bu müdahalesinin bölgede tansiyonu artırması bekleniyor. Husiler İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Gazze Şeridi’ne ablukayı kaldırmadığı ve gıda ve diğer temel ihtiyaç malzemelerinin geçişine izin vermediği müddetçe Kızıldeniz’de saldırılarına devam edeceğini söylüyor.
ABD ve İngiltere tarafından yapılan operasyon sonrasında Husilerin yaptığı açıklamada saldırıların yanıtsız kalmayacağı belirtildi.
Husi Siyasi Konseyi üyesi Ali El Kahum X'te yaptığı açıklamada, "Savaş daha büyüyecek... ve Amerikalılar ile İngilizlerin hayal gücünün ve beklentilerinin de ötesinde olacak" ifadelerini kullandı.
Husiler 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılar düzenlemesinden sonra Hamas'a destek verdiğini duyurmuş ve Kızıldeniz'deki ticari gemilere saldırılarına başlamıştı.
Hamas’ın İsrail’e saldırısında bin 140 kişi yaşamını yitirmişti. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) 7 Ekim’den bu yana 2 milyon kişinin yaşadığı Gazze Şeridi’ni bombalıyor ve bölgeye gıda, su ve yakıt ulaşımını engelliyor. Hamas Almanya, AB ve ABD tarafından terörist bir örgüt olarak tanınıyor.
Gazze'deki Hamas'a bağlı Sağlık Bakanlığı verilerine göre İsrail'in bombardımanlarında 7 Ekim'den bu yana 23 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Ancak halen enkaz altında bulunan binlerce cesede dikkat çekilerek ölü sayısının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Yemen'deki iç savaş devam ediyor
Yemen'in kuzeyinde, Suudi Arabistan sınırındaki bir aşiret olan Husiler Şii mezhebinin Zeydi koluna mensuplar.
Husilerin Şii Müslüman olması önemli. Çünkü bu durum onları bölgede genellikle Şii çıkarlarını temsil ettiği düşünülen İran'a bağlıyor.
Zeydiler Yemen'in üçte birini oluşturuyor. 1990'lardan bu yana ülkede faaliyet gösteren dini-siyasi grup, kurucu liderleri Hüseyin El Husi’nin adına referansla bu isimle anılıyor.
Husilerin de politikalarına karşı çıktığı ve kendisi de bir Husi olan Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in 33 yıllık iktidarına karşı, 2011’de geniş çaplı protestolar patlak vermiş, Salih rejimi devrilmişti.
Husiler Salih rejiminin yerine kurulan yeni Sünni hükümeti ise Zeydi Şiilerini marjinalize etmekle suçlamıştı. Husiler merkezi hükümeti ABD ve İsrail'e çok yakın olmakla eleştirmiş, Suudi "yardakçısı" olmakla eleştirdikleri Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur Hadi'ye karşı ayaklanarak 2014 yılının sonlarında ülkenin büyük bölümünü ve başkent Sana'yı ele geçirmişti.
Suudi Arabistan da Hadi'ye destek için Husilerle çatışmaya girdi ve 2015'ten bu yana Husilere karşı uluslararası koalisyonun liderliğini yürütüyor. Son olarak 2022'de sağlanan ateşkesten bu yana çatışmalar durulmuştu.
Yemen'deki savaş Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünyadaki en kötü insani felaket olarak niteleniyor.
Husiler neye inanıyor?
Husilerin ideolojisi, "Allah büyüktür, ABD'ye ölüm, İsrail'e ölüm, Yahudilere lanet ve İslam’a zafer" sloganlarında ifadesini buluyor.
Batı ve İsrail karşıtı Husiler Yemen'in kuzeyinde katı bir İslamcı düzen kurdular.
1990'lardan bu yana, birbirini izleyen Yemen hükümetleri Filistin devletinin kurulması ve İsrail işgalinin sona erdirilmesi çağrılarını destekliyor. Bu, aslında Ortadoğu'daki çoğu ulusla ortak bir tutum. Ancak Husiler bu pozisyonu daha da radikalleştirdi. Yerel halk da bu gruba sempati duyuyor.
Husiler artık İran hükümetinin en yakın müttefiki olarak görülüyor. Kendilerini, Gazze'deki Hamas, Lübnan'daki Hizbullah ve çeşitli Iraklı paramiliter grupların da dahil olduğu İran liderliğindeki bölgesel bir ittifak olan, "Direniş Ekseni" diye adlandırdıkları hareketin bir parçası olarak görüyorlar.
Almanya'nın saygın düşünce kuruluşu Bilim ve Politika Vakfı (SWP) uzmanı Dr. Hamidreza Azizi, Husiler ve diğer gruplar arasında farklar olduğunu belirtiyor. Azizi DW'ye Husilerin İran’a Hizbullah kadar bağımlı olmadığını söylüyor.
Husilerin İran'dan ne kadar destek aldıkları ya da İran'ın emirlerine ne kadar uydukları tam olarak bilinmiyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde savunma ve askeri analizler alanında araştırma görevlisi olan Fabian Hinz DW'ye yaptığı açıklamada, Kızıldeniz'deki gemilere yönelik bu son saldırılarda İran'ın bir rol oynadığının şüpheli olduğunu belirtiyor.
Deniz taşımacılığı tehlikeye girmiş olsa da gözlemciler Husi saldırılarının İsrail'in kendisi için büyük bir askeri tehlike oluşturmadığını belirtiyor.
İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika programında araştırma görevlisi olan Farea el-Müslimi, geçtiğimiz günlerde DW'ye yaptığı açıklamada, saldırıların daha ziyade iç kamuoyuna yönelik bir tür siyasi mesaj olduğunu söyledi.
El Müslimi, "Bu savaş Husi grubunun Filistin yanlısı, İsrail ve Amerikan karşıtı tutumunu yerel halka göstermesi için altın bir fırsat" dedi. Ancak Husilerin eylemlerinin İsrail'in savaşması için önemli yeni bir cephe açmasının pek olası olmadığını da sözlerine ekledi.
Küresel deniz taşımacılığı zor durumda mı?
Ancak durum deniz taşımacılığı için daha farklı.
Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı dünyadaki en önemli geçiş noktalarından biri konumunda. Dünyadaki gemi trafiğinin yüzde 12'si Süveyş Kanalı’na geçiş için Avrupa ve Asya arasındaki en kısa yol olan Babülmendep Boğazı’nı kullanıyor. Gemilerin bu esnada Yemen kıyılarından geçmesi gerekiyor.
Husi saldırılarına yanıt olarak, birçok büyük uluslararası nakliye şirketi Babülmendep Boğazı'ndan daha fazla gemi göndermeyeceklerini ve bunun yerine gemilerini, bir geminin Singapur'dan Avrupa'ya olan yolculuğuna yaklaşık 3 bin 500 deniz mili (6 bin 482 kilometre) ekleyen Ümit Burnu etrafında yeniden yönlendireceklerini duyurdu.