Gaziantepli yemeni ustası Orhan Çakıroğlu, yok olmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan yemenicilik mesleğinde modaya uygun yeni tasarım ürünler geliştirerek ayakta kalmayı başardı.
Yaptığı yemenilerde, kırmızı ve siyah renklerin dışına çıkan Orhan Çakıroğlu, özellikle turistlere yönelik olarak yapmış olduğu değişik renk ve modeldeki yemeniler ile hem yurt içinde, hem de yurt dışında çok sayıda insanın yemeniye olan ilgisini arttırdı.
Kaybolmaya başlayan baba mesleği yemeniciliği, modaya uyarlayıp dünyaya tanıtan Gaziantepli Orhan Çakıroğlu, geleneksel el sanatı oyayı baş değil ayak yemenisinde kullandı.
Baba mesleğiyle 30 yaşında tanışan, 10 yılda değişik modeller geliştirerek yemeniyi modaya uyarlayan Orhan Çakıroğlu, 70'i aşan değişik yemeni üretti.
Geleneksel yemeninin yanı sıra, sandalet, çizme, bot ve terlik tipi yemeni modelleri geliştiren Çakıroğlu, Harry Potter, Truva ve Eragon gibi Hollywood filmlerinde kullanılan ürünleri sayesinde Gaziantep'in el işini dünyaya tanıttı. Her ay bir model geliştirerek yemeniciliğe 'ikinci baharını' yaşatan Çakıroğlu, en son başörtüsünde kullanılan oyayı, ayak yemenisine uyarlayarak ayrı bir başarı elde etti.
Kahverengi, mavi, beyaz, kırmızı ve pembe renkli yemenilere, gül, papatya, lale ve yaprak gibi çiçek motifli oyalar takan Çakıroğlu, kısa sürede satışlarını ikiye katladı. Çakıroğlu, Akdeniz sahillerindeki turistik beldeler ile İstanbul ve yurt dışına 500 çift oyalı yemeni gönderdi.
Çakıroğlu, yemenicilik sanatını, değişik renklerde özgün modeller tasarlayarak zenginleştirdi. Farklı çalışmaları sayesinde, yemeniyi; fantastik ve tarihi konuları olan filmler aracılığıyla Hollywood'a taşımayı başardı.
Gaziantep'te yapılan çizme ve çarıkların Harry Potter filminde kullanılmasıyla başlayan yemeninin yabancı film macerası; gösterime girdiği dönemde izlenme rekorları kıran Truva ve Dragon filmleriyle iyice prim yaptı. Bileklere ve dizlere bağlanan sandaletlere hayran kalan Truva filminin başrol oyuncusu Brad Pitt, kendisi için de özel bir çizme ısmarladı. Çizmeleri beğenen genç oyuncu, imzalı resmini Orhan ustaya yollamayı ihmal etmedi.
Yemenici ustasının çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da dikkatinden kaçmamış. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çakıroğlu'na, ustalık belgesi ve kimlik verdi. Çakıroğlu, plastik el sanatları alanında da üniversite ve halk eğitim merkezlerinde eğitim verme yetkisine sahip.
Çalışmalarına halen yeğeni ile birlikte devam eden Çakıroğlu, oğlunun da yemeniciliği akademik düzeyde devam ettireceğini söyledi.
'Hayri Usta' ismini tescillediğini belirten Çakıroğlu, yemenilerine patent aldığını ifade ederek, ''Bu meslek bana aileden miras. Ben dördüncü kuşak temsilciyim. Babamın adını yaptığım çalışmalarda yaşatmak istiyorum. Ömrümün sonuna kadar bu mesleği yaşatacağım, kendimden sonra da meslek oğlum ve yeğenim tarafından devam ettirilecek'' dedi.
Çakıroğlu, şunları söyledi:
''Bir zamanlar çok önemli bir meslek olan yemenicilik zamanla, yok olmaya yüz tuttu ve ustalarımız bu işi birer birer bırakarak iş yerlerini kapattı.
Ben de sıkıntıya girdim ve özellikle 1990'lı yıllarda müşteri bulamaz hale geldim. Hem mesleği yaşatmak, hem de geçimimi sağlamak için arayışa girdim. Sonunda, yeni tasarım ve yeni modellerle imalat yapmaya başladım. Kısacası, 20 yıl önce yok olma tehlikesi bulunan bu mesleği yeni tasarım ürünlerle yaşatmayı ve her kesimden insanın dikkatini çekmeyi başardım.''
Özellikle son 5 yıldan beri yeni tasarım ürünlere ağırlık verdiğini ve bu alanda yeni arayışlarının da devam ettiğini dile getiren Çakıroğlu, şunları kaydetti:
''Ben, mesleğine tutku ile bağlı bir usta olarak, bu mesleği yaşatmak ve geçimini de sağlamak için yoğun bir arayışa girdim. İlk önce, klasik renkler olan kırmızı ve siyah renklerin yerine mavi, sarı, mor, kahverengi, turuncu, lacivert gibi değişik renkleri de kullanmaya başladım. Şu anda, 14 değişik renkten yemeni dikiyorum. Renklerin yanı sıra, çocuklara, kadınlara, genç kızlara, genç erkeklere ve yaşlı erkeklere, kısacası toplumun her kesimine hitap edecek yeni modeller sunuyorum.
Sürekli olarak yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen fuarlara katılarak, yemenicilik mesleğini daha geniş kesimlere tanıtıyorum. Gaziantep'te imal ettiğimiz yemenileri, Türkiye'nin her kentine, bu arada Yunanistan, Bulgaristan, Hollanda, Romanya, Almanya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) gönderiyoruz. Film sektörü de yemenilere ilgi duyuyor. Yemeniyi klasik ayakkabı olmaktan çıkarttık, çarık, bot, terlik, sandalet gibi değişik türlerin seri imalatına da geçtik. Örneğin, yeni modellerimiz olan, Oyalı Yemeni, Zeugma Sandalet, Afrodit Sandalet, Osmanlı Çarık, Edik Çarık, Truva Postalı ve Truva Çizme gibi modeller, herkesin ilgisini çekmeyi başardı.''
-TUAF BAŞKANI İBRAHİM BUĞUR-
Türkiye Umum Ayakkabıcılar Federasyonu (TUAF) Yönetim Kurulu Başkanı ve Gaziantep Ayakkabıcılar Odası Başkanı İbrahim Buğur, yemenicilik mesleğinin yaşatılması gerektiğini söyledi.
Yemenilerin bir zamanlar insanlar için en gözde ayakkabı olduğunu ve yemeniciliğin de en önemli meslekler arasında yer aldığına işaret eden Buğur, ''bu önemli meslek, günümüzde az sayıdaki usta tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Türkiye'nin değişik kentlerinde ve bu arada Gaziantep'te özellikle yeni tasarım ürünlerle yemeni imalatı yapılması, mesleğin yaşaması ve genç kuşaklara tanıtımı açısından son derece önemli'' diye konuştu.
Her meslek dalının kendini yenileyebileceğine işaret eden Buğur, şöyle konuştu:
''Mesleği icra eden ustalar, işlerini gerçekten severek yapar ve kendilerinden de bir şeyler katmaya çalışırsa, gerçekten ortaya güzel ürünler çıkar. Yemincilikte de son yıllarda insanların ilgisinin artması, maharetli ustaların kendilerini yenilemesi ve yeni tasarım ürünlere yönelmesi oldu. Ayakkabı üretiminde önemli bir merkez olan Gaziantep'te, unutulmaya yüz tutulan meslekler arasında yer alan yemeniciliğin son yıllarda gelişmesi ve kendini yenilemesi olumlu bir gelişme. Bu bizim açımızdan da sevindirici bir olay. Eğer, bu konuda bize düşen bir görev olursa, bu mesleğin yaşatılması ve geliştirilmesi açısından gereken desteği veririz.''
İslam kültürünün bir parçası olan yemeni, 600 yıl önce Yemen'de Yemen-i Ekber isimli bir usta tarafından yapıldığı için 'Yemeni' ismi verilmesine karşın, günümüzde bu meslek, Gaziantep'in maharetli ustaları tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.
Doğduğu topraklarda unutulan yemeni, Anadolu coğrafyasında bir çok kentte ve özellikle de Gaziantep'te, yeni tasarım ve modellerle her yaştan insanların beğenisine sunuluyor. Yemenicilik mesleğini yok olmaktan kurtarmaya çalışan Gaziantepli ustalar, sürekli olarak kendilerini yenilemeye ve daha çok insana hitap eden yemeni türleri yapmaya özen gösteriyor.
Üzeri kırmızı ya da siyah keçi derisi, tabanı ise manda derisinden yapılan topuksuz bir çeşit ayakkabı olan yemeni, günümüzde turistler ve halk oyunları ekipleri tarafından rağbet gören, günlük kullanımdaki yerini ise çoktan yetirmiş otantik değerlerimizden biri.
(ŞMÖ-MRT-NİF)28.09.2011 16:17:40