Başkentin göbeğinde siyah transporter araçlarla adam kaçıran çetelerin elinden kurtulan genç yaşadıklarını anlattı
90 lı yıllardaki beyaz torosların yerini alan siyah trasporterların son icraatı bir üniversite öğrencisini kaçırmak oldu. Bir çok kişinin kaçırldığı yönetemlere benzer sekilde kaçılan genç yaşadıklarını anlattı
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisi ve aynı zamanda Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SDGF) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi olan Deniz Bahçeci, 10 Ekim gecesi kaldığı öğrenci yurduna gittiği sırada önce kendilerini "polis" olarak niteleyen kişilerce kaçırıldığını, ardından da "Kamu Güvenlik Timi" (KGT) olarak tanıtılan bir ekibe teslim edildiğini anlattı. Bahçeci, kendisine ters kelepçe takıldığını, yüz üstü yatırıldığını ve bilinmeyen bir yere götürülüp darbedildiğini anlattı.
'SİYAH MİNİBÜSE TESLİM ETTİLER'
Kaldığı Hüseyin Gazi Öğrenci Yurdu'na gitmek için indiği Aşti Metro durağından karşı tarafa geçerken park halindeki araçtan çıkan iki kişinin kendisini "polis" olarak tanıttığını söyleyen Bahçeci, düzmece bir yakalama kararını gösterdikten sonra zorla bir araca bindirildiğini ifade etti.
Zorla bindirildiği araçtan polislerin yüzünü kar maskeye benzer bir şeyle kapattığını belirten Bahceci, başından geçenleri şöyle anlattı: "İlk alındığım araçla yaklaşık 20-25 dakika ilerledikten sonra önümüzü siyah bir minibüs kesti. Nasıl olduğunu anlayamamışken, siyah aracın içinden 4 kar maskeli kişi çıktı. Kar maskeli ve silahlı kişiler beni, ilk alındığım aracın içinden çıkartarak, siyah minibüse bindirdiler. Polis olduklarını iddia eden kişiler de hiçbir şey yapmadılar. Siyah minibüsün içinde plastik kelepçeyle ters kelepçe yaptılar. Yaklaşık 30-40 dakika kadar ilerledik. Bana 'Sen kimsin', 'Buraya ne için geldin', ‘Bu akşam ne yaptın’, ‘Kimler ile görüştün’ şeklinde sorular sordular.”
'ÖLÜMLE, TECAVÜZLE TEHDİT ETTİLER'
Siyah minibüste bulunan silahlı kişilerce darbedildiğini ve yüzünde morluklar oluşuncaya kadar darbın devam ettiğini kaydeden Bahceci, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Kulağıma vurdular. Sersemledim. Ara ara su döktüler. Kulak zarımda da kanama olmuş. Yere düştüğüm zaman sürekli kulaklarımdan kaldırıyorlardı. Daha sonra 'Biz DAİŞ’çiyiz, DAİŞ’in nasıl kafa kestiğini yaşamak ister misin?' diye konuştular. Hatta bir tanesi boğamızı açtı parmaklarıyla boğazını şöyle keserim diye tehdit etti. Sonra kafama silah dayadılar, tecavüzle tehdit ettiler. 'Arkanda uçurum var, seni buradan aşağı atarız' dediler. Birkaç kez tekme attılar. Yere düştüm, ayağa kaldırıp yine dövdüler.”
‘SENİ DEVLETİN ELİNDEN ALDIK BU KADAR GÜÇLÜYÜZ’
Ankara’yı terk etmesi konusunda tehdit edildiğini ifade eden Bahceci, şunları söyledi: “Sonra arabaya bindik. Yüzüstü yatırdılar. Ellerim tersten kelepçeliydi. Beni Fatih Metro Durağı’nda bıraktılar. Bıraktıkları yerde telefonumu cebime koydular. Ama çantamı, cüzdanımı ve diğer eşyalarımı vermediler. Beni bıraktıkları yerde, 'Biz seni devletin elinden aldık, bu kadar güçlüyüz. Sana buradan gitmen için birkaç gün süre veriyoruz. Gitmediğin takdirde aynısını yine yapacağız. Eğer arkanı dönersen vururuz seni’ diye tehdit ettiler. Birde beni bırakanlardan bir tanesi gitmeden, ‘Devletin yurdundan çıkacaksın’ diye bağırdı.”
'KAÇIRMALAR OHAL'DE ARTTI'
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, özelikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara’da kaçırma olayları sıklıkla yaşanıyor. İHD, Ankara’da kaçırıldığı iddia edilen ve kayıp olan kişilerle ilgili Birleşmiş Milletler Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu’na daha önce başvuru yaptı. Ankara’da zorla kaçırılarak kaybedildiği iddia edilen 12 kişiden Turgut Çapan ve Fatih Kılıç’ın aileleri daha önce İHD’ye yazılı başvuruda bulunmuştu.
HRW’DEN BAKAN'A MEKTUP
Söz konusu iddialar üzerine İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e gönderdiği mektupta, “Türkiye makamlarının Mart 2017 itibariyle Ankara’da kaçırılan ve muhtemelen zorla kaybedilen en az dört kişi ile ilgili acilen soruşturma başlatması gerektiğini” ifade etmişti.