'Yeni Bir Dünya' okulları

Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih, "'Yeni Bir Dünya' okulları" başlıklı yazısında yaşanmış ibretlik olaylara yer verdi.
         Zaman zaman dünya çapındaki eğitim hizmetlerinden, adanmış ruhlar eğitim gönüllüsü öğretmenlerden bahsediyorum. Onların unutulmasını istemiyorum.

         11 Kasım 2015’de yazdığım bir nottan naklediyorum: “Nijerya’da, okulumuzda bir grup öğrenci izinsiz kutlama yapmış. Nijeryalılardan meydana gelen disiplin kurulu da hepsine ceza vermiş. Bunların içinde de Cumhurbaşkanı gibi yetkilerle donatılmış bir Vali’nin oğlu da varmış. Okulun da ancak Vali’nin çözebileceği bir arsa problemleri var. Bunun üzerine Vali “Ziyaretinize geliyorum” diye haber göndermiş. İdarecilerimiz çok telaşlanmışlar. Müdürümüz, “Vali Bey, bu ceza ülkenin kurallarına göre verilmiş bir ceza. Onun öğrencilerin babaları hesaba katılmıyor.” deyince, Vali,  “Telaş etmeyin bu zamana kadar benim çocuklarıma hiç ceza verilmedi. Ama sizin disiplin kurulunuz, âdil ve dürüst davranarak diğer öğrencilerle beraber benim oğluma da aynı cezayı vermiş. Tebrik ederim. Sizin arsa probleminizi de söz veriyorum,  çözeceğim.’ demiş.

         Bunu anlatan (C.A.) diyor ki: “Müslüman bir veli oğlunu bir koleje vermiş, onu Hıristiyan yapmışlar (herhalde babasının haberi olmamış.)  Baba o kolejden alıp, bizim koleje vermiş. Öğrenci idareye ‘Ben Hristiyanım, ben inancıma göre din dersi istiyorum” demiş. Bizimkiler tamam demişler. Fakat bunu babası nereden öğrendiyse öğrenince oğlunu dövmeye kalkışmış. Öğretmenlerimiz hemen engel olup baba ile konuşup böyle bir baskının  yanlış olduğunu söylemiş. O demiş ki: “Siz yeni geldiniz,  mecburen sizler yokken  okusun diye oraya göndermek zorundaydım. Yüz yıllardık bekledik.  Siz vardınız da size göndermedik mi?”

         Hatice Hanım anlatıyor: “Kırgızistan’da 2013’te Okulların kapanış programına meşhur yazar Cengiz Aytmatov da katılmıştı. Türkiye’den gelip programa katılan sponsor Türk işadamları önünde bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: “Sizler paralarınızı kazançlı işlere yatırabilirdiniz ama siz geldiniz bizim ülkemizde EĞİTİME YATIRDINIZ ve hiçbir karşılık beklemeden, onun için ben, sizin önünüzde saygı ile eğiliyorum.’  Sonra da dakikalarca rüku halinde saygı ile durdu. Bizler de ağlaya ağlaya alkışlayıp durduk.”

         M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yanına Pensilvanya’da 2015’te Amerika’daki Birleşmiş Milletler Toplantısına katılan Hindistanlı zengin ve Bakan seviyesinde bir konuma sahip Hindistanlı birisini getirdiler. Kendisi Hindu ama babası Müslüman olmuş. Kendilerinin yetimhaneleri varmış. Hocefendi’ye çok saygılı davranıyordu. O da ona çok itibar etti. O günlerde yine Birleşmiş Milletler toplantısına katılan zengin ve Bakan seviyesinde bir Müslüman bir misafir daha getirdiler. O  zât önce Hocaefendi’ye, ‘Arkadaşlarınızla tanıştım. Beni Türkiye’ye götürdüler. Hizmet’in eğitim müesseselerini ve diğer hizmet ocaklarını gördüm. Bana Hizmet’in Türkiye’de nasıl başlayıp bütün dünyaya nasıl yayıldığını anlattılar. Kahve sohbetlerinden bahsettiler. Ben de ülkeme dönüşte bir kahveye gidip herkese Türkiye’de gördüklerimi, bilhassa eğitim hizmetlerini anlattım. Konuşmam bitti. Dinleyenlerden birisi yanıma geldi ve bana:  “Çok hoşuma giden bir şeyler anlattınız. Benim bir kolejim var, onu bu Hizmete vermek istiyorum” dedi. Sonra “Hocam, ben sizin yaptıklarınızın sadece bir taklidini yaptım ve hemen bir kolej kazandık” dedi. Hocaefendi’ye sarılıp ağlamaya başladı.

         Orta Asya ülkelerinde eğitim hizmetlerinde bulunmuş ve hatıralarını yazmış olan Ali Akkız arkadaşımız, Türkiye’ye İCMA  Toplantısına Hindistan’ın meşhur profesör Vahîdüddin Han’ı getirmişti. Ben o zatın “İslam Meydan Okuyor”  ismiyle Türkçeye tercüme edilmiş kitabından öğretmenliğimde çok istifade etmiştim. Hindistan’da böyle üst seviye diyaloglara vesile olurken ihtiyaç çıkmış ve Ali  Akkız  kardeşimiz  Tanzanya’ya tayin edilmişti. Biraz iç burkuntusu yaşadı. Yani, “Burada hizmetler oluyordu. Buraya zaten yeni gelmiştim” gibi düşünceler içindeydi. Kur’an’dan tefe’ül etti. Karşısına “Vallahü yed’û ilâ DÂRİSSELAM  (Allah Dârüsselam’a davet ediyor)”  âyeti çıktı. Çok hayret etti. Çünkü Tanzanya’nın başşehri, Dârüsselam isminde bir şehirdi. Tayin yeri de burasıydı.

         Yani Hizmet’in arkasında İlahî inayet vardır. Tevafuklar bu Hizmet’in birer kerametidir.
06 Ağustos 2025 12:52
DİĞER HABERLER