Yeni Şafak Gazetesi, Hanefi Avcı hakkında geçmişte yayımladığı haberlerle çelişti.
29 Eylül 2010 tarihinde ‘Örgüte yardımdan cezaevinde’, 30 Eylül 2010’da da ‘Kod adı Süleyman’ başlıklarını atan gazete, dünkü manşetinde Avcı’nın ‘MİT’in sırları bile ellerinde’ iddiasını gündeme taşıdı. Suçlamalarına yer verdiği eski Emniyet Müdürü’nün haksızlığa uğradığını ileri sürdü.
Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından Ali Bayramoğlu’nun eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile yaptığı röportajda, Avcı’nın iddialarının tutarsızlığı gözlerden kaçmadı. Avcı, Ergenekon ve Balyoz gibi kritik davaları kastederek, 2012’ye kadar bütün önemli soruşturmalarda tutuklama kararlarının 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nöbetçi olduğu güne denk getirildiğini iddia etti. Ancak Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmalarda önemli kişiler hakkında verilen tutuklama kararlarının İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nöbetçi olmadığı dönemlerde verildiği, 11.,12. ve 14’üncü ceza mahkemeleri gibi 5-6 mahkemenin değişik defalar tutuklama kararlarında imzası olduğu görülüyor.
Yine, İzmir polisi tarafından 10 Mayıs 2012’de düzenlenen ve askeri sırların parayla satıldığı, fuhuş, tehdit çetesi iddialarını içeren ‘askeri casusluk’ davasında delillerin üretilip subayların bilgisayarlara konulduğu iddiaları da tutarsız. Avcı’nın “İzmir (casusluk) süreci bir rezilliktir. Cemaatin istihbarattaki adamları, istihbaratın kendi fişleri, kendileri için hazırladıkları fişleri seçip subayların bilgisayarına koymuşlar” şeklindeki iddiasını, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ortaya koyduğu deliller ve aramalar yapılırken aramalarda bulunan avukat, cumhuriyet savcısı ve askerî savcılık çürütüyor. Fuhuş ve şantaj yoluyla askeri bilgi ve belgeleri ele geçiren çeteyi, ilk olarak TSK deşifre etti. İlki 10 Mayıs 2012’de yapılan operasyonda bütün aramalar, şüphelilerin avukatları ve cumhuriyet savcısı nezaretinde yapıldı. Askeri birimlerde yapılan aramalarda da askeri savcılık daima hazır bulundu. Bu veriler de Hanefi Avcı’nın yalan söylediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Avcı’nın yolu, 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden geçmedi
29 Eylül 2010 tarihinde Devrimci Karargâh Örgütü’ne yardım ettiği gerekçesiyle Ankara’da gözaltına alınan Avcı, İstanbul Beşiktaş Adliyesi’ne getirildi. 29 Eylül günü nöbetçi olan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkartılan Avcı, “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla tutuklandı. Avcı’nın, 14 Mart 2011 tarihinde Devrimci Karargâh Örgütü davasından tutuklu olduğu dönemde Savcı Zekeriya Öz tarafından Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesi alındı. “Terör örgütü üyeliği ve örgüt adına faaliyetlerde bulunmak’ suçlamasıyla nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen Avcı yine tutuklandı. Devrimci Karargâh Örgütü davası İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 20 Temmuz 2013 tarihinde karara bağlanan davada Hanefi Avcı, “Yasa dışı silahlı terör örgütüne ve mensuplarına yardım etmek” gibi 4 farklı suçtan 15 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hanefi Avcı’nın yargılandığı iki ayrı davanın yolunun hiçbir zaman 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden geçmediği anlaşılıyor.
İstanbul Adliyesi’nin tarihi davalara ilişkin verileri de Avcı’nın ‘tutuklamaları 10. Ağır Ceza Mahkemesi yaptı’ iddialarını boşa çıkarıyor. 26 Ocak 2008 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan emekli Tuğg. Veli Küçük, emekli Albay Fikri Karadağ ve avukat Kemal Kerinçsiz, çıkartıldıkları nöbetçi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, ADD Başkanı emekli Org. Şener Eruygur ile emekli Org. Hurşit Tolon da nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nöbetçi hâkimi Oktay Kuban, 1 Nisan 2010’da aralarında Çetin Doğan’ın da bulunduğu 19 sanığı “kuvvetli suç olgusunun bulunmadığı” gerekçesiyle tahliye etti. Ancak savcılar, nöbetçi hâkimin aldığı bu karara itiraz etti ve 12. Ağır Ceza Mahkemesi üç kişilik heyet olarak toplandı. Mahkeme, 21 şüphelinin tekrar tutuklanmasına karar verdi.