Sinan Balcıkoca - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan, üniversiteyi yeni kazanan öğrencilerin, ömür boyu rahat etmelerinin yolunun üniversite yaşamları boyunca sistematik ve disiplinli çalışmaktan geçtiğini söyledi.
Prof. Dr. Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lise sonrasındaki eğitimin öğrencilerin kendilerini ''yetişkin yaşamına'' hazırlamaları açısından bir aşama olarak görüldüğünü ifade etti.
Üniversite yaşamının sadece akademik bilgilerden ibaret olmadığını belirten Prof. Dr. Turan, okulların yaşam alanı olarak tasarlanması gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Turan, öğrencilerin çok yoğun bir sınav maratonundan geçerek üniversite ortamına geldiğini anlatarak, şöyle konuştu:
''Öğrenciler üniversiteyi yaşama hazırlık alanı olarak görmelidir. Üniversiteyi yeni kazanan öğrenciler eğer ömür boyu rahat etmek istiyorlarsa, üniversite yaşamları boyunca sistematik ve disiplinli çalışmalıdır. Ancak sadece derslere çalışmak değil. Öğrencilere, kendilerini diğer yönlerden geliştirecek sosyal etkinliklere de katılmalarını öneriyorum. Dil ya da bir müzik aletini çalmak için çalışmalarını tavsiye ediyorum. Üniversite hayatı disiplinden ibarettir. Eğlence zamanı eğlenme, çalışma zamanı çalışma.
Dünya artık çok hızlı değişiyor. Dolayısıyla dünya üzerindeki meslekler de her 10 yılda bir değişiyor. Bugün dünyada popüler olan diller var. Öğrencilerin doğu ve batı dillerinden birini öğrenmeleri gerekir. Üniversite gençleri gelecek 10-20 yıl için kendi planlarını yaparlarsa o planlar doğrultusunda daha sistematik bir çalışmayı içselleştirebilirler. Üniversite yaşamında disipline edinmiş hayatı uygulamaya geçirebilirlerse bunun sonucunu ileride daha iyi anlarlar.''
Batı ülkelerinde gençliğin ''ümitsiz ve amaçsız yaşama'' sorunu bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Turan, ''Öğrenciler, 'Biz burayı bitirince ne olacağız, iş bulabilecek miyiz?' diye ümitsizliğe kapılmamalıdır. Bu toplumsal bir sorun, ancak bunu düşünerek çok çalışmayı, farklı beceriler kazanmayı göz ardı ederseniz, bunun sonuçları daha da kötü olur. Eğer öğrencinin okuduğu bölümün iş bulma olanağı zorsa mutlaka yabancı dil öğrenmelidir. Rusça, Hintçe, Arapça, Farsça, Çince öğrenilebilinir. Çünkü dünya ticareti artık değişip gelişiyor'' dedi.
-''YENİ ÖĞRENCİLER DEVLET YURTLARINDA KALSIN''-
Prof. Dr. Turan, başka bir kentteki üniversiteyi kazanan öğrencilerin her şeyden önce o şehri tanıması gerektiğini ifade ederek, öğrencileri hemen arkadaşlık kurmamaları konusunda uyardı.
Gelişmiş ülkelerdeki devlet okullarında 2 yıl yurtta kalma zorunluluğunun bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:
''Yurtlar toplu yaşam alanlarıdır. Üniversite öğrencileri daha çok evde kalmayı tercih ediyor. Ben devlet yurtlarını öneriyorum. Çünkü yurtlar, toplumsal yaşamı öğrenmenin aracıdır. Arkadaş ilişkileri kuracaklar, bunları geliştirecekler. Üniversite, öğrenciye hayatı algılayabilme bakış açısını kazandırmalıdır. Bazı üniversiteler eğitimlerinde bu konuda yetersiz kalabilir. Ancak yurt ortamları tartışmaların, arkadaşlık kurmanın zeminini oluşturuyor. Yurttaki yaşamın da öğrenme olarak görülmesi gerekir. Üniversite öğrencisinin bundan sonraki hayatını disiplin altına alacağı yerler, yurtlardır.''
(SİN-TAR-SA)28.09.2011 10:58:26