Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne sabah saatlerinde üçüncü defa kayyım atandı.

Eş başkan Ahmet Türk, görevden alınarak, yerine Mardin Valisi Tuncay Akkoyun kayyım olarak atandı.

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Ahmet Türk hakkında açılan ve karar verilen davalar gerekçe gösterilirken, Büyükşehir Belediyesi binası polisler tarafından abluka altına alındı.

Ahmet Türk, kayyım atanmasına ilişkin konuştu. 

Kayyım kararının Türkiye’de hukuksuzluk ve adaletsizliğin devam ettiğinin göstergesi olduğunu belirten Ahmet Türk, “Halk iradesinin gaspı aslında bu ülkede demokrasinin hangi boyutta olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir. Bizler bu ülkede halkların kardeşliğini, kucaklaşmayı esas alan siyaset mantığı ile bugüne kadar yürüdük, çalışmalarımızı yaptık. Toplumun, halkların ortak demokratik değerlerinin oluşmasının mücadelesini verdik. Demokrasiyi esas aldık. Bu ülkede ancak demokratik bir cumhuriyetle sorunların çözüleceğine inandık. Bu inancımızı hala muhafaza ediyoruz. Ama bu ülkede toplumu, halkları, Kürtleri sindirmeye yönelik bir siyasetin açık bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. İşte 3’üncü kez Mardin Büyükşehir’e kayyum atandı. Guinness Rekorlar Kitabı'na girdim herhalde. Dünyada örneği yok. Baktığınızda dünyanın hiçbir yerinde 3 kez kayyum atanan hiçbir yer göremezsiniz” ifadelerini kullandı. 

Umutlarını hiçbir zaman kaybetmeyeceklerini kaydeden Türk, halkın buna karşı sessiz kalmayacağını söyledi.

Türk, "Demokratik bir gelecek için, Kürt halkının özgürlüğü için mücadelemiz olduğu gibi devam edecek. Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum; halk iradesinin gaspı, halkı yok saymaya yönelik bir şeydir. Ben halkımızın bu irade gaspını kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bu konuda tepkilerini ortaya koyacaklarını düşünüyorum" dedi.

Kürtleri güçsüz bırakmaya yönelik bir siyaset anlayışının olduğunu belirten Türk, iktidarın Kürt sorununa ilişkin verdiği mesajlara rağmen kayyım atanmasını “Sindirmeye, susturmaya yönelik" olarak yorumladı. 

Türk, "Bunu başardıkları zaman zaten ‘çözüm süreci’ istedikleri gibi gelişir. Buna çözüm süreci demek de doğru değil. Sindirilmiş bir halk, susturulmuş bir halk istiyorlar. Demokrasiyi asla ve asla istemeyen bir yönetim biçimi. Biz bütün bunları yaşayarak görüyoruz. Bugünkü, süreç de geçmişteki uygulamalardan çok farklı değil. Bunun boyutlarının nereye varacağını da bilemeyiz. Bazı tahminlerimiz var. Şu anda gelecekle ilgili fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ama dediğim gibi adaletsizliğin, hukuksuzluğun devam ettiği bir süreci yaşıyoruz. Arkadaşlarımız gelecek, genel Başkanımız gelecek. Ortak kararlar alacağız mutlaka. Bu konuda partimizin alacağı kararlar kapsamında çalışmalarımızı yapacağız” dedi.