Yılmaz: İktidarları boyunca 'yapmayacağız' dedikleri ne varsa hepsini yaptılar

Yılmaz: İktidarları boyunca 'yapmayacağız' dedikleri ne varsa hepsini yaptılar
Merkez Bankası eski Başkanı ve MHP Uşak milletvekili adayı Durmuş Yılmaz, toplumsal onarım ve huzurlu bir geleceğe ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, "Milletimiz AKP'nin yapmış olduğu yanlış politikalardan son derece rahatsızdır. 13 yıllık iktidarları döneminde süreç içerisinde AKP'nin nasıl değiştiğini milletimiz görmüştür. İktidara gelirken söyledikleri ilkelerin ve savundukları tüm değerlerin altını boşalttılar. İktidar süresi boyunca 'yapmayacağız' dedikleri ne varsa hepsini yaptılar." dedi.

Yılmaz, yaptığı açıklamada, AKP'nin yolsuzluk batağına saplandığını iddia ederek, "'Aldatmayacağız' dediler aldattılar. 'Yalan söylemeyeceğiz' dediler, yalan söylediler. 'Yolsuzlukla mücadele edeceğiz' dediler yolsuzluk batağına saplandılar." diye konuştu.

KUTSAL DEĞERLERİMİZİ SİYASETE ALET ETTİLER

"Kutsal değerlerimizi siyasete alet ettiler." diyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Bütün kutsallarımızı kullandılar. Kutsallarımızla 'bakara-makara' diyerek dalga geçtiler. Hatta biri çıktı, bin 500 yıllık İslam tarihi boyunca yalnızca Peygamberimiz için söylenen 'anam babam sana feda olsun ya Resulullah' sözünü tuttu kendi liderleri için kullandı. Böyle bir şeyi İslam tarihi boyunca kimse ne söyledi, ne işitti. Daha birçok değerimizi, inancımızı kendi çıkarları uğruna acımasızca kullandılar, tükettiler. Mevlana ve Şems arasındaki sevgiyi de kullandı bunlar. Biri dedi ki 'Mevlana, Şemse ne kadar aşıksa ben de sana o kadar aşığım' dediler."

Milli ve manevi değerlerin tüketilmesine karşı duracaklarını söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milli ve manevi değerlerimizi kimseye tükettirmeyeceğimiz gibi kendimiz de tüketmeyeceğiz. İktidar hırsı ve şehvetiyle gözleri kör oldu. Doymak bilmeyen bir iktidar hırsı içerisindeler. Güç kirlenmesi yaşıyorlar. 'Biz ne istersek olur' diye düşünüyorlar. En ufak bir eleştiriye, en küçük bir öneriye dahi tahammülleri kalmamış durumda. En küçük eleştirilere bile parmağını göstererek, sesini yükselterek 'sen kimsin, sen kim oluyorsun' diyerek bastırmaya çalışmaktalar. 'Firavunlaşmayacağız' dediler ama 'firavun olunacaksa da en iyi firavun biz oluruz' dediler. Necip Fazıl'ın dediği gibi 'hohlaya hohlaya buz dağını erittik ama ortalığı balçığa dönüştürdüler.' Bu seçimler, değersizleştirilen değerlerimize yeniden sahip çıkma günüdür. Milletin gücünü yeniden gösterme günüdür."

Maliye Bakanı'nın 'çerez parası' söylemine de göndermede bulunan Yılmaz, şunları kaydetti: "Uşaklı, asgari ücretle geçimini sağlamaya çalışırken, çocuğunu nasıl okutacağını düşünürken, memur ay sonunun nasıl getireceğini düşünürken milyonluk Mercedeslere 'çerez parası' dediler. Doğrudur sizler için milyonluk Mercedesler çerez parasıdır. Ama bizler için değil. Uşaklı için milyonluk Mercedesler 'çerez parası' olamaz. Çünkü Uşaklının gemicikleri yok. Çünkü Uşaklıya rant yok. Alnının teriyle, helal kazanç peşinde koşan Uşaklı da zaten tenezzül etmez böyle şeylere. Biz diyoruz ki, biz aldatmayacağız ve aldanmayacağız. Eğer aldatan ve aldanan taraftan biri olacaksak bizim yerimiz asla aldatan taraf olmayacak. Bizim iktidarımızda devlet milletini aldatmayacak. Bizim yöneticilerimiz milletini kandırmayacak."

AKP 3Y DİYE GELDİ; 3'ÜNDEN DE SINIFTA KALDI

Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Bugün ülkenin Maliye Bakanı çıkıp 'çerez parası' ifadesi kullanıyor. Be adam sus bari de milleti kızdırma ve kırma demekten başka bir şey geçmiyor içimden. Eskiden Ak Parti varoşlarda iftar açmaya gidiyordu. Şimdi ise kibir abidesi oldular. Ben iki aydır köy köy sahadayım, tüm köylerde yükselen ses; 'borçluyuz, geçinemiyoruz'. AK Parti 3Y diyerek geldi. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Ancak üçünde de sınıfta kaldı. Bunun en büyük sebebi bozulma ve adalet kavramını duruma göre çiğnenmesidir."

'HAYIR' ADI ALTINDA BAZI VAKIFLAR KULLANILIYOR

'Hayır' adı altında bazı vakıfların kullandığını iddia eden Yılmaz, "Medeniyetimizde vakıflar çok önemli yer tutar. Özellikle Osmanlı bir vakıf medeniyetidir. Günümüzde AKP iktidarının vakıfları da nasıl gerçek anlamından uzaklaştırdığını, vakıfların da nasıl içlerinin boşaltılarak kendi amaçlarına hizmet eden kurumlar haline getirmeye çalıştıklarını ibretle görüyoruz. 'Hayır' adı altında bazı vakıfları kullanıyorlar. Kendi adamlarına vakıf kurdurtuyorlar sonra da bu vakıflara devletin parasını ve devletin bütün imkanlarını akıtıyorlar. Böyle vakıfçılık olmaz. Bu vakıfların da içlerinin boşaltılmasıdır. Milletimizin vakıflara olan inancının bitmesidir." dedi.

Helal para ile vakıfların kurulması gerektiğini belirten Yılmaz, "Kendi paranızla, kendi kazancınızla, kendi emeğinizin ürünü olan helal para ile vakıf kurulur ve hizmet yapılır. Bugün yapılan ise 'ben de bir vakıf kurayım da devletin imkanlarından arsa tahsisinden, yurt tahsisinden yararlanayım' şeklindedir. Devlet elbette ihtiyaç sahiplerine yardım yapacaktır. Bu sosyal devlet olmanın bir zorunluluğudur. Ama bunu yandaş vakıflar altında değil, yandaş vakıflara imkan ve para aktararak değil bizzat kendi kurum ve kuruluşları ile yasal yoldan yapmalıdır." diye konuştu.

DEVLET HAYIR YAPAMAZ, KİŞİLER HAYIR YAPAR

Hizmet ve hayır kavramlarının karıştığını belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Önce kazanacaksın, sonra kazandığınla vergini ve yükümlülüklerini yerine getireceksin, sonra eğer sana kalan bir rakam var ve bu rakamdan vazgeçebiliyor isen hayır yapacaksın. Dolayısı ile bugün hizmet ve hayır kavramları birbirine karışmış durumdadır. Hayır, cüzdandan yapılandır. Milletin malını millete hayır diye satarsanız yanlış yaparsınız. Devlet hayır yapmaz yapamaz, kişiler hayır yapar. Devlet vatandaşına hizmet eder. Sosyal devlet olmak devletin boynunun borcudur. Bunlar AKP'nin cebinden yaptığı bir yardım değil. Bunlar milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bunun aksini iddia etmek ve elde Kuran-ı Kerim sallamakla olmuyor, yapılan yolsuzluk iddiaları ve ortaya saçılan iddialar bu şekilde temizlenmiyor. Bunun yolu yargı önüne çıkarak hesap verebilir olmaktır."

MİLLETİN ADALETE OLAN GÜVENİ KAYBOLDU

Milletin adalete olan güvenini kaybolduğunu belirten Yılmaz, "Bugün milletimizin adalete olan inancı kaybolmuştur. Oysa adalet mülkün temelidir. Adalet olmazsa hayat durur. Adalete olan inanç kaybolunca topumda huzursuzluk ve güvesizlik artar. Ben 28 Şubat mağduru bir babayım o gün yapılanlar yanlıştı. Bir yanlışı kapatmanın yolu bir başka yanlışı yapmak değildir. 'Adaleti getireceğiz' dediler ama zaman içerisinde adaleti katlettiler. Bugün Türkiye hakimleri tutuklanan ender ülkelerden birisi haline gelmiştir. Adaletsizliklerin önüne geçilmeli ve gereken yapılmalıdır. Derelerinizden petrol aksa, dağlarınızdan altın fışkırsa eğer adalet kavramı yok ise ve kurala göre değil duruma göre adaleti benimsemişseniz ülkede ekonomik gelişmeden ve kalkınmadan bahsedemezsiniz." diye konuştu.

DIŞ BORÇ 4'E KATLANDI

İktidarın IMF'ye borcun olmadığını söylediğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "Yalan söyleme konusuna gelince bugün IMF'ye olan borcumuzun kapandığı söyleniyor. Doğrudur. Türkiye'nin IMF'ye borcu yoktur. Ama dış borcu da 4 kat artmıştır. Bunu şu şekilde kısaca ifade edebiliriz. Bir kredi kuruluşu olan A bankasına 35 lira borcunuz var. Toplamda da bankalara 100 lire borcunuz var. Aradan 12 yıl geçiyor ve A bankasına borcunuz kalmıyor ancak toplamda 400 lira banka borcunuz var. Üstelik bu rakamlar dolar cinsinden. İşte bugün 'A bankasına borcumuz kalmadı hatta borç verebilir hale geldik' demek samimi değildir. Bu ancak bütün halinde gösterildiğinde bir anlam kazanıyor. Biz doğru yapılanlara doğru, yanlış olanlara da yanlış diyebilmeli ve gerekirse hata yaptığımızda özür dileyebilmeliyiz." CİHAN
31 Mayıs 2015 10:59
DİĞER HABERLER