Toplam 80 ülkeden siyasileri ve yatırımcıları bir araya getiren 6. Boğaziçi Zirvesi'nde refah dağılımı ile ilgili sorunların, yoksulluğun yok edilmesi için dünyanın yeni bir ahlak anlayışına gerek duyduğu vurgulandı.
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından 9-11 Aralık tarihlerinde tertip edilen zirvede refah ve yoksulluk ile ilgili hedefler ele alındı. Zirvede kalkınma adına ortak adımlar atılması gerektiği dile getirildi.
UİP Organizasyon Komitesi Başkanı Cengiz Özgencil, şunları ifade etti:
"Son senelerde dünyanın bir bölümünün daha evvel erişilmemiş refah seviyelerini yakaladığını, buna karşılık önemli bir bölümünün de yoksulluk hattı olarak belirlenmiş günde 2 doların altında, ağır mahrumiyet içinde hayatına devam ettiğini görüyoruz. Dünyada devam eden servet ve refah dağılımında adaletsizliklerin ve bir türlü sona erdirilemeyen yoksulluğun ahlaken savunulmasının mümkün olmadığı, dünya barışını tehdit ettiği; dünyanın iktisadi ilerlemesini de engellediği bir hakikattir. Bunun devamına izin verilmemelidir. 2030'a dek dünyada yoksulluğu ortadan kaldırmayı amaçlayan, Birleşmiş Milletler tarafından önerilmiş bulunan ve 190'ı aşkın ülke tarafından onaylanan kalkınma hedeflerinin ülkelerin tek tek ve el ele vererek hedefleri yakalamak için makul bir çerçeve sunuyor.
Yoksulluğun yok edilmesi ve evrensel refahın yakalanması konusunda hükümetler, ekonomi aktörleri, sivil toplum örgütleri el ele vermek durumundadır. Hükümetler sosyal duyarlılıkları bulunan yatırımcıları; sivil toplum örgütlerinin sosyal sorumluluk değerlerinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmalarını ve şirketlerin bu değerlere uyduğunu denetlemelerini teşvik etmelidir. Kar maksimizasyonu paradigması, dünyanın kalkınma hedeflerini yakalaması için yeterli değildir. Bu paradigma yoksulluğa karşı duyarlı değildir. Yeni paradigmanın iktisadi ilerlemenin yanında iki ilave temel sütuna bina edilmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki refahın toplumların her katına yayılmasını mümkün kılan bir sosyal taraftır. Burada refahın artan maddi refahı paylaşmaktan ibaret olmadığı eğitim, sıhhat ve korkudan özgür olma konularını da kapsadığını hatırlanmalıdır. Diğeri ise iklim ve doğal varlıkların tüketimine karşı duyarlı olmak, itinasız üretim ve tüketim alışkanlıklarımız nedeniyle çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almamaktır.
Sosyal bir paradigmaya geçiş ve bunun uygulanması iyi yönetişim gerektirmektedir. Bu anlamda devlet-toplum bağı önemlidir. Bu da etkin iletişim ve güç birliği gerekmektedir."
Hukukun egemenliğinin, siyasilerin şeffaflığının önemine değinen Özgencil, şöyle devam etti:
"Bundan böyle yeni bir ahlak anlayışına gerek vardır. Bu ahlakın temel öğelerini dünya dinlerinde ve kültürlerinde bulmak mümkündür. Ancak kalkınma hedefleri çerçevesinde bu ortak değerleri ortaya çıkarmak, sistemleştirmek, dünya önderlerinin, siyasa yapımcılarının, yatırımcıların, sivil toplum temsilcilerinin ve son olarak toplumların bunları özümsemesini ve eylemlerini yönlendirmesini mümkün kılmak gerekmektedir. Böyle bir ahlak anlayışı olmadığı takdirde kalkınma hedeflerinin başarılması güç olacak, belki de mümkün olmayacaktır."
CİHAN