Yrd. Doç. Dr. Küçükgül: Vasıflı bilim insanları kurumlardan tasfiye ediliyor

Yrd. Doç. Dr. Küçükgül: Vasıflı bilim insanları kurumlardan tasfiye ediliyor
Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, "Elektriğin neden kesildiğini bilemeyenler, yarın nükleer reaktördeki bir kazayı nasıl anlayıp bize izah edebilecekler." diyerek kurumlarda vasıflı bilim insanlarının gereksiz yere tasfiye edildiğini söyledi. Küçkügül, yerlerine ise ehil olmayan ve gerçek olmayan rapor sonuçlarını birilerinin istediği gibi açıklayanların getirildiğini söyledi.

Bilimsel araştırma, radyoaktif atıklar, GDO ve birçok konuda gerçek sonuçları açıklayan bilim insanlarının gerekçesiz olarak kurumlarından tasfiye edilmesini eleştiren Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, yerlerine atananların, kimisinin koltuk, kimisinin para, kimisinin danışmanlık, kimisinin de hak etmediği ünvanı alma sevdasıyla gerçek olmayan ancak iradenin istediği sonuçlar açıkladıklarına dikkat çekti. Küçükgül, "Uzmanlık alanına girmeyenlerin bu konuda konuşmaları yanlış, ahlaklı bir davranış değildir bilmediğin konuda konuşmak... Radyoaktif ölçümlerde resmi verilerle insanlar kandırılıyor. Bir ölçüm yapılabilmesi için akreditasyonunuz olmalı. Ben bir bilim insanı olarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'na (TÜBİTAK) güvenmiyorum. Türkiye'ye GDO'lu pirinç geliyor. Buna dair raporu verenler görevden alınıyor, yerine başkaları geliyor ve tersi rapor veriyor. Devlet kurumlarında çalışanlar da bilim insanı. Bilimi yapan insandır. İnsanın da zaafları vardır. Kimisi koltuk, kimisi para, kimi danışmanlık, kimi hak etmediği ünvanı alma sevdası vardır. Ben haksız yere unvan almayı reddedenlerden birisiyim. Devletin açıkladığı ölçüm rakamlarına güvenmiyorum. Hükümet ve bazı kurumların başında bulunanlar, insan sağlığı çevre ve geleceğimiz için değil, ekonomik çıkar ve diğer çıkarlar doğrultusunda karar veriyorlar. Bazısı bunu bilinçli yapıyor bazısı da bilinçsizliğinden dolayı yapıyor. TEAK'nin başında bulunanlar, Yönetim Kurulu Üyelerinden hangisi nükleer uzmanı? TÜBİTAK'ın başına hayvan hastanesi müdürü atarsanız, ondan sonra da üç gün sonra rapor yazacak kimse bulamazsınız." dedi.

Türkiye'de nükleer santrali işletecek altyapı bulunmadığını, teslim edilen kişilerin hiçbirisinin nükleer uzmanı olmadığını iddia eden Küçükgül, "Türkiye'de nükleer uzmanı var, hepsi kurumlardan uzaklaştırıldı. Nükleer teknolojiye karşı değilim, ihtiyacımız var. Nükleer reaktörlerle elektik üretmesi yanlış olduğu için karşıyım. Nükleer teknoloji hayatın vazgeçilmezidir." ifadelerini kullandı.

'URANYUM YATAKLARI KORUMASIZ'

Ülkemizde Manisa Köprübaşı ve Aydın Söke'deki uranyum kuyularının ve araştırma alanlarının gerekli önlemler alınmadan terk edildiğini de ifade eden Küçükgül, "Uranyum alanlarındaki radyoaktif maddeler su yoluyla her yere bulaşıyor. Ete, suya, süte her şeye bulaşıyor. Hastanenin lösemi polikliniğinde yer kalmıyor. Önemli olan lösemi için bir tuğla koymak değil lösemiye sebep olan bu madenlerin kontörlünden geçer. Bizdeki değerler dünya değerlerinin çok çok üzerinde. Hayvanların otladığı yere radyoaktif maddeleri biriktirip 'buraya dokunmayın' deyip bu zarardan kurtulmamız mümkün değil. Bu akışkanlığı önleyecek ve teması kesecek önlemler almak gerekir. Radyoaktif atıklar gerektiği gibi saklanmıyor." şeklinde konuştu. CİHAN
19 Nisan 2015 12:31
DİĞER HABERLER