Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), 31 Mart İstanbul seçimlerini iptal ederek seçimin yenilenmesi kararının (6 Mayıs) üzerinden tam 13 gün geçti ancak gerekçeli karar bir türlü açıklanmıyor.
Gerekçeli kararın açıklanmasının uzaması, tıpkı itiraz sürecinde olduğu gibi YSK'nin AKP'nin baskısı altında olup olmadığı, kararın ertelenmesinin bilinçli bir tercihle mi yapıldığı sorularını da akıllara getiriyor.
AKP, CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nun kazanmasına rağmen, 'çünkü çaldılar' sloganıyla, sosyal medyada trolleri devreye sokmasının ardından, YSK'nin de bu argümanı işlemeye mecbur bırakıldığı yönünde yorumlar yapılmıştı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Fox TV'de katıldığı programda, YSK'ye gerekçeli karar konusunda talimat gittiğini savunmuştu.
Gazeteci Can Ataklı da bu iddiayı desteklemiş ve şu satırları kaleme almıştı:
"Seçimler neden iptal edildi? Çünkü çaldılar” cümlesi bir anda “beyin yıkama” operasyonuna dönüştü. Sanatçıların, aydınların, medeni insanların “Her şey güzel olacak” umuduna karşılık, ‘çaldılar' algısı piyasaya sürüldü. Tamam da “Kim çaldı, nasıl çaldı, ne kadar çaldı?” sorularının cevabı ortada yok. Erdoğan “Çaldılar” diyor, hiç çekinmeden; “Bu nedenle seçimi iptal ettirdik” diye devam ediyor.
Yandaş yalaka tetikçi kesim de buna balıklama atlıyor. Peki kanıtı nerede? Şu anda YSK, belki en zor günlerini yaşıyor. Çünkü iptal gerekçesini henüz açıklayamadılar. Üstüne şimdi bir de sarayın “Çaldılar” çıkışı geldi. YSK artık iptal gerekçesine, “Oyların çalındığını” da yazmak zorunda. İyi de sorun şu; Çaldılar diye yazmak kolay, nasıl çalındığı hangi şekilde anlatılacak."
Birgün Gazetesi'nden Uğur Koç'un haberine göre ise, YSK hem iptal kararı hem de 13 günlük gerekçeli karar gecikmesi ile şimdiden tarihe geçti.
Gerekçeli kararın bilinçli olarak ertelenme ihtimaline dikkat çekilen haberde, yarın (20 Mayıs) kararın açıklanma ihtimaline değinildi.
Haberde YSK'nin geçmişteki karar ve açıklama takvimi hatırlatılarak şimdiki tablodaki anormallik ortaya konuldu:
"2011’de BDP’nin merkezinde olduğu Emek, Demokrasi, Özgürlük Bloku’nun bağımsız adaylarının başvurusuna YSK’den vize çıkmadı. Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Leyla Zana, Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, İsa Gürbüz, Salih Yıldız, Abdullah Kızılay, Harun Özcan, Şerafettin Efe, Nezir Sincan ve Çiçek Otlu’dan oluşan 12 ismin adaylık başvurusunu reddeden YSK, 18 Nisan günü verdiği kararla birlikte gerekçesini de açıkladı.
YSK, daha sonra yapılan itirazı kısmen kabul ederek Harun Özcan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Mehmet Salih Yıldız, Ertuğrul Kürkçü, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel’in aday olmaya engel durumlarının bulunmadığına karar verdi. Bu karar da 21 Nisan’da gerekçesiyle birlikte alındı.
2014 yerel seçimlerinde CHP, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin ardından; oyların yeniden sayılmasını, iptal edilen oyların tekrar değerlendirilmesini istedi, birleştirme tutanaklarına ‘tam kanunsuzluk’ gerekçesiyle seçimlerin iptal edilmesini talep etti. İtirazı görüşen YSK, 9 Nisan günü iptal talebini reddetti. Karar, gerekçesiyle birlikte açıklandı.
YSK tarihinin en skandal kararlarından biri 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu’nda verdiği mühürsüz oy kararı. Karar, kanuna aykırılık taşıdığına dair tartışma yürütmenin bile gereksiz olduğu kadar açık ve net biçimde yasalar ve içtihatlarla çelişkili.
16 Nisan günü, henüz oylama işlemi sona ermemişken, sandık kurullarından gelen şikâyetler üzerine alındığı savunulan bu kararın gerekçesi sadece 2 gün sonra, 18 Nisan’da açıkladı. Mühürsüz oylara dair gerekçeli kararın açıklanmasıyla aynı gün CHP ve HDP ayrı ayrı YSK’ye başvurarak Anayasa Değişikliği Referandumu’nun tam kanunsuzluk nedeniyle iptalini istedi. YSK, CHP ve HDP’nin başvurusunu reddederken buna ilişkin gerekçeli kararını da 9 gün sonra, 27 Nisan’da açıkladı."