HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 1 Kasım seçiminde halkın ya diktatörlük ya da demokrasi arasında bir tercih etmek zorunda olduğunu öne sürdü. Yüksekdağ, "Ya isteklerimize, taleplerimize, hayallerimize sahip çıkacağız. Yoksa bana kuzu kuzu itaat edeceksiniz diyenlere itaat edeceğiz. Bu tarihsel soruya cevap vermek zorundayız." diye konuştu.
Mardin'de sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve HDP üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 1 Kasım seçiminin diktatörlük ya da demokrasi arasında bir tercih olduğunu savundu. Yüksekdağ, "Ya isteklerimize, taleplerimize, hayallerimize sahip çıkacağız. Yoksa bana kuzu kuzu itaat edeceksiniz diyenlere itaat edeceğiz. Bu tarihsel soruya cevap vermek zorundayız. Ya diktatörlük ya da demokrasi arasına bir tercih etmek zorundayız. Bugün bütün Türkiye halklarına dayatılan tercih budur. Daha ortaklaşa bir yönetimin siyaset üzerinden gitmek mümkünken böyle bir kutuplaşmaya çekildik. Zorla, savaşla, şiddetle böyle bir kutuplaşmaya çekildik. Demokrasi ve diktatörlük diye keşke iki zıt kutup olmasaydı bu memlekette, bu ülkede. Ama böyle bir kutuplaşma yaratıldı." açıklamasında bulundu. Yüksekdağ, "7 Haziran'dan sonra yaşananlar, kendisine biat etmeyenlerin, 400 vekil vermeyenlerin, tek başına iktidar yapmayanların sonunun ne olacağını göstermek için başlatılmış bir savaştır. Bunu bütün Türkiye, bütün dünya biliyor. Eğer oy vermezseniz, eğer beni tek başıma iktidara göndermezseniz, savaşla, ölümle, zulümle karşı karşıya kalacaksınız. Seçimlerden önce ilan ettiklerini icra etmeye başladılar." ifadelerini kullandı
IŞİD'İN CANLI BOMBA HEDEFİNDE BEN DE VARIM
HDP'ye yönelik IŞİD'in saldırı düzenleyeceği ihbarları aldıklarını kaydeden Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Ankara Garı'ndaki saldırıyı gerçekleştiren 2 canlı bombadan sonra kalan 2 canlı bombanın hedefinde ben de varım. Bu ikisine ulaşılamadığı ve halen kayıp olduğu söyleniyor. Hükümet bu konuda bilgi paylaşımında bulunmadı. Bu bilgi bize Gaziantep'te yapılan bir operasyon sonucunda aktarıldı. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse bize sızması üzerine ulaştık. Bize hükumet tarafından verilen bir bilgi değildir. Hükümet bizlere bu tür konularda bilgi aktarımı ve çeşitli uyarılar tedbirler geliştirmemiz amaçlı bir bilgilendirme yapmıyor. Bu zaman kadar yapmadı, bu son saldırıda da hükümetten öğrenmedik. Bize yansıyan bilgide HDP merkezine bomba yüklü bir araçla saldırıdan söz ediliyor. Ve bir başka saldırı daha var, Antep'te benim katılacağım mitinge dönük bir saldırı var. Hatta bu saldırının, bizler mitinglerimizi iptal ettikten sonra ilçelerde yaptığımız halk buluşmalarının birisine yönelik yapılacağını öğrendik. 10 Ekim'den sonra kısa bir süre sonra mitinglerimizi bu gelen bilgilerden sonra iptal ettiğimiz yazılıyor ancak biz mitinglerimizi iptal ettiğimizde bize böyle bir gelmemişti. Bizi mitinglerimizi Ankara patlamasından sonra tedbiren iptal ettik. Büyük grupla, büyük kitleler halinde mitingler yapmamayı uygun görmüştük ve o şekilde iptal etmiştik. Kendi halkımızı düşünerek tedbir amaçlı iptal ettik. Bu bilginin bize ulaşma tarihi 18 Ekim'dir. Yani benim aynı zamanda Antep'te halk buluşmaları gerçekleştirdiğim günün akşamıdır. Ve o zamana kadar bizler hükümet kanalından bir şekilde bilgilendirme dahil uyarı dahil dikkatimizi çeken olmadı."
CİHAN