Yumurta fikir değildir

Roni Marguiles de Çanakkale'de "İnsan Hakları Günü" etkinlikleri kapsamında yapılan bir panelde boyalı ve yumurtalı protestoya uğramış. Marguiles konuşmasına başlayacağı sırada, protestosunu yapan bir öğrenci "Burada barıştan söz edemezsiniz. Demokrasi maskesi altında, her fırsatta savunuculuğunu yaptığınız AKP'nin demokrasi anlayışını biz gayet iyi biliyoruz" demiş ve cebinde bulunan yumurta ile içi boyalı su dolu poşetleri Marguiles'e atmış. Arkasından diğer öğrenciler sahneyi boya ve yumurta bombardımanına tutmuş. Bundan bir süre önce konuşma yapmak isteyen yazarlara ip atılmıştı. İp metaforuyla, "Biz iktidara gelirsek sizi idam sehpasından sallandıracağız" mesajı verilmek istendiği açık. Hanif fıtri kişiliğiyle herkeste saygı uyandıran Ferhat Kentel, cevval zihni ve fikirlerine olan özgüveniyle kendini dinleten Mustafa Akyol ve başka yazarlar da aynı çirkin muameleye maruz kaldılar. Cumartesi günkü yazımda son dönemde başlayan bu tür eylemlerin "AK Parti'nin üçüncü iktidarına karşı organize işler" olduğunu yazmıştım. Bana yapılan küfür ve sövgülerin haddi hesabı yok. Hepsini sahiplerine iade ediyor, bir bölümünü savcılara havale ediyorum. Şu sorunun cevabını bulmamız gerekir: Konuşmacılara ip atmak, yumurta ve boya fırlatmak, yüzlerce öğrencinin fikirlerini merak ettiği yazar ve aydınları susturmak "demokratik bir hak veya ifade özgürlüğünün bir kullanımı mı?" Bilgi üretmesi, fikir geliştirmesi, alternatif görüşleriyle ekonomik ve sosyal politikalara derinlik kazandırması beklenen üniversite öğrencilerine yakışan bu mu? Yumurta, boya, ip tehdittir, fiili saldırılardır. Elbette her saldırıya uğrayanı güvenlik kuvvetleri korumak, saldırganlara engel olmak durumundadır. Eğer öğrenciler, yumurta, ip ve boya ile eylem yapıp kendileri gibi düşünmeyenleri susturmakla övünüyorlarsa, bu övünülecek bir şey değildir. Bunların fikirle, bilgiyle, tartışma ve müzakere kültürüyle, siyasetle ve sorunların siyasi zeminde dile getirilmesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu ancak öğrenci mafyasının, acizlerin işidir. Entegre bir toplumda, öğrenci hareketleri ve protestolarının neredeyse yüzde 90'ı örgütlüdür ve organize işlerdir. Sonraları söz konusu öğrenci eylemlerini iç ve dış istihbarat örgütleri ile politik grupların organize ettiği ortaya çıkmıştır. Özellikle 1970'lerden başlamak üzere dünyada sahneye konan öğrenci eylemlerinin çoğu başta ABD ve diğer Avrupalı istihbarat örgütleri tarafından manipüle edildiği anlaşıldı. Öğrenciler fikir sahibiyse, yapacakları şey çürük yumurta, boya ve ipe sarılmak değil, medeni bir şekilde söz alıp konuşmacılarla tartışmaları, müzakere edebilmeleri, görüşlerine niçin katılmadıklarını, niçin farklı düşündüklerini somut veriler, ikna edici argümanlar desteğinde dile getirmeleridir. "Üslub-u beyan aynıyla insan" demişlerdir. Cebinde yumurta taşıyanın beyninde fikir yoktur; yüreğinde kin, çatışma arzusu ve nefret vardır. Bu gençlere yakışmaz. Hem konuşmacıların hem dinlemeye gelenlerin haklarını ihlal ediyorlar. İnsanların konuşturulmadığı bir toplumu faşizm bekler ve faşizm, önce ona zemin hazırlayanların başını yer. Yumurtacı gençlere ve onların üzerinden hesap yapan organize güçlere kötü bir haberim var: Cumartesi günü R. Tayyip Erdoğan'ı Mardin'de izledim. Mevcut partilerin alayı bir araya gelse onun kadar oy alamazlar. Halk üzerinde muazzam bir etkisi var. Konuşurken insanlara dokunuyor, onlarla inanılmaz bir iletişim kuruyor. Bu hafta seçime girecek olsa, asgari yüzde 45 alır. Üçüncü iktidarına karşı geliştirilen yumurta, ip ve boya stratejisi bu oranı daha da artırır, düşürmez. Eğer AK Parti'ye karşı muhalefet yürütülecekse, başka hukuki yol ve yöntemler bulmalı, halkın gerçek sorunları dile getirilmeli ve daha iyi bir Türkiye'nin nasıl olması gerektiği anlatılmalı. Türkiye'nin sorunu aklı başında, toplumu ikna etme becerisini gösteremeyen, AK Parti'ye sahiden alternatif bir muhalefetin çıkmamasıdır. Öğrenciler iktidarı değil, muhalefet partilerini sıkıştırmalı.
13 Aralık 2010 08:33
DİĞER HABERLER