Türkiye'nin 27 Kasım 2019'da Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzaladığı deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde kıta sahanlığı gerginliğini yeniden gündeme getirirken son günlerde bu durum giderek tırmanıyor.
Türkiye'de cumartesi günü Resmi Gazete'de yayımlanan yedi ayrı ilanla Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne (MAPEG) Akdeniz'de Türk karasuları dışında sahip olduğu iki petrol sahasının biri için 116 bin 745 hektar, diğeri için 193 bin 522 hektar ilave ruhsat başvurusu yaptı.
Başvuruyla Yunanistan'a ait ve Türk kıyılarının karşısındaki Rodos, Karpathos (Kerpe), Kasos ve Girit adalarının altı millik karasularına yakın bölgede hidrokarbon aramalarına başlaması için hükümetten ruhsat talep edildi.
Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, TPAO'nun Doğu Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Twitter hesabından duyurdu.
BBC Türkçe'den Stelyo Berberakis'in haberine göre Yunanistan, Resmi Gazete'de yayımlanan karara sert tepki gösterdi. Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı ve kendisinden açıklama istendi. Diplomatik kaynaklara göre, Özügergin "Türkiye'nin deniz sınırlarının belirlenmesi dahil, her türlü diyaloga açık olduğunu" söyledi.
Yunanistan, son adım olarak Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne şikâyet etti.DW Türkçe'de yer alan habere göre, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'a yazdığı mektupta, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginliği daha da tırmandırmaya çalıştığı uyarısında bulundu.
Yunan hükümet sözcüsü Stelios Petsas Perşembe akşamı Atina'da yaptığı açıklamada, "Ankara'nın taktiği sadece bir Yunan-Türk krizine değil, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde de kapsamlı bir krize yol açacaktır" diye konuştu.
Yunan yetkililer, TPAO'nun petrol arama ruhsatı için başvurduğu bölgelerin Girit, Rodos ve Kerpe (Karpathos) adalarına birkaç deniz mili uzaklıkta olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye, Libya'da BM'nin de tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle (UMH) 29 Kasım'da imzaladığı "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakat Muhtırası" çerçevesinde batıda Girit'in güneyini teğet geçerek güneye uzanan bölgeyi Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmişti. Yunanistan bu bölgeyi kendi MEB alanı olarak görürken Türkiye ise Girit gibi adaların kendi karasularına sahip olduğunu, ancak MEB'lerinin bulunmadığını savunuyor. Yunanistan ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıkta AB Yunanistan'a tam destek verdiğini açıklamış, Türkiye'ye yönelik olası yaptırımlar için çerçeve karar almıştı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Çarşamba günü 24 TV'ye yaptığı açıklamada, "Biz, Doğu Akdeniz'de herkesle işbirliğine varız ama bugüne kadar Yunanistan, Mısır, İsrail gibi bölgedeki diğer ülkeler bizi dışlayarak kendi aralarında işbirliği yapma girişiminde bulundu" dedi.
Çavuşoğlu, "Biz de onlara diyorduk ki Türkiye'nin olmadığı hiçbir anlaşma geçerli değildir, Türkiye'nin olmadığı hiçbir işbirliği de sonuçta netice getirmez. Bunu da attığımız adımlarla gösterdik. Oldu bittiye izin yok. Doğu Akdeniz'de işbirliği yapmak istiyorsanız bize gelin" diye konuştu.
Yunanistan'ın Türkiye'ye tepkisi, TPAO'nun yayımladığı haritada, "Girit adası dahil, söz konusu Yunan adalarının kıta sahanlııklarının (dolayısıyla Münhasır Ekonomik Bölgeleri-MEB alanlarının) gözardı edildiği" gerekçesine dayanıyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türkiye'nin son hamlesini, "Yunan egemenlik haklarını adım adım gaspetme teşebbüsünün bir örneği" olarak nitelendirdi. Dendias Türkiye'yi ima ederek, "Herkes iyi bilmelidir ki Yunanistan, egemenlik haklarını korumaya hazırdır" dedi.
Nikos Dendias, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun daha önce yaptığı ise "Adaların 6 mil karasuları vardır, kıta sahanlıkları yoktur" açıklamasına "Yunan adalarının kıta sahanlıkları vardır" diyerek yanıt verdi.
Dendias, Yunan adalarının kıta sahanlıkları içinde Türkiye'nin olası sondaj çalışmalarını ima ederek, "Türkiye son zamanlarda gerginlik yolunu seçmektedir. Türkiye'nin her türlü tahriklerine karşı Yunanistan'ın kararlı yanıtları olacaktır" ifadelerini kullandı.
Dendias ayrıca "Yunan kıta sahanlıkları üzerinden egemenlik haklarını ihlal ettiği" gerekçesiyle Türkiye'yi Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO nezdinde şikayet edeceğini de açıkladı.
Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini Sakelaropoulou, "Ülkemizin egemenlik haklarını ve toprak bütünlüğünü korumak hepimizin en doğal hakkıdır" derken, Savunma Bakanı Nikos Panayotop?ulos da "Türkiye bu saldırgan siyasetini icraata dönüştürürse, egemenlik haklarımızı korumak için Yunanistan gerekirse dişlerini gösterecektir" diye konuştu.
Yunan basınının ısrarla "Türkiye, Yunan kıta sahanlığına sondaj gemisi gönderirse ne olur?" sorularına Başbakanlık Güvenlik Danışmanı Alex Diakopulos, "Türkiye'nin sınırları zorlayacağına inanmıyoruma ancak kırmızı çizgileri halinde askeri operasyondan önce her türlü diplomatik yol denenecek" yanıtını verdi.
Yunanistan, 1974'ten bu yana Türkiye ile arasında tek anlaşmazlığın "kıta sahanlığının belirlenmesi" olduğunu ve bu anlaşmazlığın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda çözülmesi gerektiği görüşünü savunuyor.
Atina yönetimi, "Yunan adalarının kendi kıta sahanlıklarına ve MEB alanlarına sahip olduğunu" resmen açıklasa da, bugüne dek varsaydığı kıta sahanlıklarının koordinatlarını BM'ye bildirmiyor. Sadece Türkiye'nin BM'ye bildirdiği ve Türkiye'ye ait olduğu varsayılan kıta sahanlıklarının koordinatlarına itiraz etmekle yetiniyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise "Türkiye madem Kuzey Kıbrıs ile arasında kıta sahanlığı belirlemekle Kıbrıs gibi bir adanın kıta sahanlığına sahip olduğunu kabul ediyor, Girit ve Rodos gibi Yunan adalarının kıta sahanlıklarını yok sayması ile çelişkiye düşmüş oluyor" görüşünü dile getiriyor.
Yunanistan'ın adalara ait olduğunu öne sürdüğü kıta sahanlık alanlarını belirlemekten kaçınmasının ardında, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni imzalamasından kaynaklanan "Karasularını 12 mile uzatma hakkını saklı tutmak istemesinin" yattığı öne sürülüyor. Bu anlaşmayı imzalamayan Türkiye ise 1995'te TBMM de alınan kararla Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasını 'casus belli' yani savaş nedeni olarak kabul edeceğini açıklamıştı.
Türkiye, Yunanistan'la deniz sınırının dolayısıyla iki ülkeye ait kıta sahanlığının sınırlarının henüz bir anlaşmayla belirlenmediğini vurguluyor. Ankara ayrıca Yunanistan'ın Doğu Ege Adaları'nı, 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması hükümlerine aykırı şekilde silahlandırdığına dikkat çekiyor.
Türkiye Yunanistan'ı kıtasahanlığı konusunda "saldırgan ve provokatif bir siyaset izlemekle" suçluyor. Atina'nın, sınır komşusu Türkiye ile değil, batı komşusu İtalya ve Arnavutluk ile uzak komşuları Güney Kıbrıs ve Mısır ile MEB alanları belirlemeye çalışmasına tepki gösteriyor.
Yunanistan ise özellikle Mısır ile arasındaki "MEB alanlarını keşiştirme projesini" hayata geçirirse, Türkiye ile Libya'daki UMH deniz yetki alanlarına yönelik mutabakatını "bütünüyle geçersiz kılacağını" düşünüyor.
Atina yönetimi ayrıca, Libya'nın UMH ve General Halife Hafter arasında bölünmesi halinde, "Türkiye'nin Libya ile çarpraz sınır oluşturmak istediği bölgelerin Ankara'yla mutabakatı reddeden Hafter güçlerinde kalacağını" umuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Ankara'da görüştüğü Libya UMH Başbakanı Fayiz Es-Serrac'la düzenlediği ortak basın toplantısında, "Doğu Akdeniz'deki doğal zenginliklerinden faydalanmak üzere arama ve sondaj dahil işbirliğimizi genişletmeyi hedefliyoruz" dedi.
Erdoğan, "Libya topraklarındaki işbirliği alanlarımızı genişletme hususunda da görüş birliğine vardık" diye konuştu.