Hayırlı uğurlu olsun... Zafer Mutlu adına çok sevindim...
İşletmecilik konusundaki derin fikirlerini ve eşsiz deneyimlerini tatbik edeceği uygun bir alan buldu nihayet.
Kutluyorum...
Biliyorsunuz, Faik Açıkalın Doğan Grubu’nun CEO’suydu.
İstifa etti.
İnşallah o da Yapı Kredi’ye genel müdür olacak.
Nerden bileceksiniz? Ben bilmiyordum mesela... Faik Açıkalın ismini de ilk kez duyuyorum.
Ben Zafer Mutlu’yu bilirim.
Esasında hepimiz onu tanır, onu biliriz.
Bu vesileyle Faik Açıkalın beyefendiyi de tanımış, bundan sonra hangi adreste bulunacağını öğrenmiş olduk.
Neyse işte, Faik Açıkalın ani bir kararla Doğan Grubu İcra Kurulu Başkanlığı’ndan istifa etti... Onun yerine, iyi bir ‘işletmeci’, başarılı bir ‘girişimci’, fırsat verilse mutlaka büyük bir ‘sanayici’ olacak Zafer Mutlu atanacak. Belki de atanmıştır.
Beni sevindiren, durduk yerde mutluluklara garkeden haber bu işte.
Kendisini bir kez daha kutluyor ve haziruna soruyorum:
Zafer Mutlu denince aklınıza ne geliyor?
Benim aklıma, su almasın diye içine mukavva parçası tıkıştırılmış altı delik bir çift ayakkabı geliyor. Bu, ‘Zafer Mutlu’nun ayakkabısı’dır.
Bu ayakkabılarla koştura koştura vapura binecek, Babıali Yokuşu’nu ıhlaya tıslaya tırmanarak Günaydın gazetesindeki işine yetişmeye çalışacaktır.
İyi bir yazı işleri elemanıdır. Hırslıdır. Çalışkandır. Ve patlama yapacağı anı kollamaktadır.
Bir patlasa gerisi gelecektir.
Neyse ki bekleyişi uzun sürmeyecektir. Dinç Bilgin, günün birinde İzmir’den İstanbul’a gelecek ve Sabah gazetesini çıkarmaya karar verecektir. Sabah macerasıyla birlikte, Zafer Mutlu’nun da macerası başlayacaktır.
Bu maceranın teferruatı, Metin Münir’in ‘Sabah Olayı’ kitabında mevcut... Bundan sonrasını oradan izleyebilirsiniz.
Ben, Zafer Mutlu’yu, benzetmek gibi olmasın da, hafiften Charles Foster Kane’e benzetiyorum.
Kane, bir ‘başarı öyküsü’nün kahramanıdır.
Siz onu, Orson Welles’in yönettiği ve oynadığı ‘Yurttaş Kane’ filminden biliyorsunuz.
Mutlu, gerçi, medya imkanlarını sıfırdan yaratmadı, denilebilirse hazır bir birikime kondu ama, birçok bakımdan Yurttaş Kane’e benzemektedir.
En az Foster Kane kadar hırslıdır, en az onun kadar çalışkandır ve daha da önemlisi oyunu ‘kuralına göre’ oynamaktadır. Belki onun da ölmeden önce son sözü ‘Rosebud’ olacaktır, bilemiyorum. Allah geçinden versin.
Fakat Charles Foster Kane’in maliyeti yoktu...
Bu noktada ayrışıyorlar!
Zafer Mutlu’nun 28 Şubat sürecinde üstlendiği rol ve ‘Andıç olayı’ndaki tutumu bir maliyettir... Etibank olayı bir maliyettir... Yakın zamana kadar patronajını yürüttüğü gazete bir maliyettir...
Hepimiz, ‘Andıç’ın sorumluluğunu Ertuğrul Özkök’e yıktık ama Zafer Mutlu’yu hiç hatırlamadık.
Madem konu açıldı, hatırlatalım:
Bazı gazetecilerin (Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar) susturulması, bir insan hakları savunucusunun (Akın Birdal) kurşunlanmasına yol açan ‘Andıç’ belgesini manşete çeken iki genel yayın yönetmeninden biri, Zafer Mutlu’dur.
Kendisi, aynı zamanda, ‘Ne gazeteciliği kardeşim? Biz burada dükkan açtık, para kazanıyoruz’ demiş, diyebilmiş bir adamdır.
Bunu da bu şekilde hatırlatıp Zafer Mutlu’ya yeni görevinde başarılar diledikten sonra bu yazıyı kapatalım.