Malezya'da gözaltına alınan 3 hizmet gönüllüsünün IŞİD ile ilgili suçlanmasına akıllara Hocaefendi'nin IŞİD ile ilgili sözlerini getirdi. Daha önce Yüzlerce kez açıklanan IŞiD hakkındaki Gülen'in görüşü biliniyorken böyle bir açıklama manidar bulundu.
Fethullah Gülen 2 hafta önceki Bamteli sohbetinde 'Siz öteden beri terörü lanetlediniz. IŞİD gibi, Boko Haram gibi, el-Kâide gibi, Murâbıtîn gibi -ve daha adı-unvanı duyulmamış- değişik terör örgütleri hakkında, belki elli defa “terör örgütü” dediniz. Buna rağmen.. “Terörist, Müslüman olamaz!” demenize rağmen.. “Müslüman, katiyen terörizme girmez!” demenize rağmen… “Yahu bunları karalamak istedik; karalamak istedik ama bir türlü karalayamadık! Acaba bir de IŞİD’çi desek nasıl olur?!.” falan, gibi hesaplarının ve planlarının karşınıza çıkması karşısında da -rica ederim- sakın şaşırmayın!.. demişti.
Bu açıklamadan kısa süre sonra MİT'in giriştiği operasyonla 3 hizmet gönüllüsü Malezya'da IŞİD çilikle suçlandı.
Oysa Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen'in IŞİD benzeri terör örgürleri ile ilgili görüşler uzun zamandır bütün dünya tarafından biliniyor.
Enson Gülen Kasım Ayında Rusya basınına konuşmuş ve IŞİD ile ilgili görüşlerini açıklamıştı
İşte Rusya'nın önemli ajanslarındam REGNUM muhabirinin sorularına verdiği cevap .
Bölge istikrarına zarar veren bir de IŞİD var. Bu konuda ne dersiniz? IŞİD’den kurtuluş ve mücadele nasıl olmalı?
IŞİD ve benzer radikallerin yaptıkları ile mücadele için meseleyi kökten ve bütün boyutlarıyla ele almak icap ediyor. Meselenin bir dini boyutu var, bir de dini olmayan siyasi, iktisadi, sosyo-psikolojik boyutları var. Meseleyi sadece dine indirgeyip diğer buutlarına göz yumulursa çözüm mevzuunda devamlı patinaj yapılır ve bir mesafe kat edilemez.
Bunların çözümü adına Müslümanlara düşen mesuliyetler olduğu gibi devletlere ve milletler arası organizasyonlara düşen mesuliyetler de var. Bir yanda işte IŞİD gibi, El-Kaide gibi terör örgütleri var. Öte yanda da vatandaşlarına baskı yapan, hürriyetlerini elinden alan, adaletle davranmayan, kanunları işletmeyen devletler var. İnsanları ümitsizliğe iterek terörist örgütlerin ağına düşmelerini kolaylaştıran bu devlet uygulamalarını da gözardı edemeyiz.
IŞİD denilen örgüt bir şer şebekesi, bir eşkiya güruhu ama bunlara silahlar gidiyor, gençleri ağlarına çekmelerine müdahele edilmiyor, internette reklam yapabiliyorlar, hastaları tedavi edilip soruşturmaya tabi tutulmadan serbest bırakılıyor, liderleri bir içeriye alınıp bir salınıyor. Bir tarafta Türkiye’de hayatta karıncayı bilerek ezmemiş Hizmet camiasının fertlerine Haşhaşi, terörist deniyor evleri basılıyor ama IŞİD denilen bu şer şebekesi hakkında aynı şeyler söylenmiyor, onlara aynı muamele yapılmıyor.
"IŞİD en büyük zararı Sunni Müslüman dünyasına veriyor"
Müslümanların azınlıkta olduğu hususiyle batılı devletler terörle mücadele ederken Müslüman vatandaşları rencide edebilecek beyan ve muamelelerden sakınmalıdır. Müslümanların çogunluğunun desteği olmadan bu terörizm belasından kurtulmak mümkün değildir. Nitekim terör örgütlerinin kurbanlarının çoğu da Müslümanlar. IŞİD göya Suriye ve Irak’ta Sunni müslümanların haklarını temsil ettiğini iddia ediyor ama kurbanlarının çoğu Kuzey Irak Kürtleri de dahil olmak üzere Sunni Müslümanlar. Umumi olarak meseleye bakılacak olursa IŞİD’in en büyük zararı Sunni Müslüman dünyasına verdiği söylenebilir.
Meseleyi kökten ele almayınca biri bitip biri başlıyor. Birinin başını ezseniz, bir başkası hemen hortlayacak orada. Alternatif fitne ve fesat ocakları var. Dün El-Kaide falan diyorlardı, tam onun başı ezildi derken şimdi birden IŞİD ortaya çıktı. Öte yanda bir Boko Haram var, her birisi kan döküyor her birisi ayrı bir cellat. İnsan öldürerek cennete gitme gibi korkunç bir yalanla gençleri kandırıyorlar. Öyle bir kandırma ki bu ona inananları canileştirdiği gibi dünyada İslam’in drahşan çehresine bir zift atıp insanları Müslümanlardan korkar hale getiriyorlar.
"IŞİD gençlerimizi nasıl oluyor da kandırabiliyor?"
Biz Müslümanlar olarak bu meseleyi sadece dış güçlerin, bazı istihbarat şebekelerinin oyunudur diyerek bir tarafa itemeyiz. Çünkü bu şer şebekeleri bizim gençlerimize vaadlerde bulunarak kendine celbediyor. Nasıl oluyor da bu gençleri kandırabiliyorlar? Acaba biz gençlerimize yeterince sağlıklı bir eğitim veremedik mi? Onları iyi yetiştiremedik mi?
Kur'an-ı Kerim'de tek bir masumun öldürülmesini bütün insanlığı öldürmeye denk tutuluyor. Efendimiz (s.a.v) savunma maksatlı meşru bir savaşta dahi savaşçı olmayan insanlara, bilhassa kadınlar, çocuklar ve din adamlarına karşı şiddeti kesin bir dille yasaklıyor. Cenab-ı Hakk (cc) Kur’anı Kerim’de "Biz Ademoğullarını kerim kıldık" diyor. Her insana insan olduğu için bir değer veriyor. Birbirinizi tanıyasınız diye sizi farklı farklı yarattık diyor. Farklılıkları bir zenginlik olarak gösteriyor. Acaba bunları gençlerimize anlatamadık mı?
IŞİD gibi terör örgütlerinin dini iddiaları adına ne kadar samimi olduklarını bilmiyoruz. Ama en azından içlerinde kandırılmış samimi gençler olduğunu farz ederek meseleye yaklaşacak olursak, onların yanlışlarını dinen de ortaya koymamız icab eder. Belki bazı gençler çevrelerinde hakiki Müslümanlık adına bir misal göremediklerinden bir arayış içine giriyorlar. Bu örgütlerin vaadlerine kanıyorlar ve gidip iltihak ediyorlar ve hiç farkına varmadan esasen müslümanlığa en büyük ihaneti yapıyorlar.
Medyaya intikal ettiği kadarıyla dini argümanlarındaki temel yanlışlık dini kaynaklara siyak ve sibak münasebetine dikkat etmeyerek, bütüncül bir anlayıştan yoksun bir şekilde yaklaşmalarıdır. Kur’an ayetlerinin esbab-ı nüzulü yanında hangi zamanda ve sosyopolitik şartlar altında nazil olduğu gözardı edilemez.
Hadis-i şerifler için de aynı mülahaza geçerlidir. Kur’an'ın ve Sünnetin ruhunu anlamaya çalışmak mühimdir. O devirlerde İslamın tedricen kaldırma yoluna gittiği, geçici bir süre için tolere ettiği ama tasvib etmediği kölelik gibi uygulamaları bugün yeniden hortlatmak dinin ruhunu anlamamak demektir.
Abdurrahman Azzam’ın Ebedi Risalet kitabında ifade ettiği üzere Efendimiz (sav) ve ilk Müslümanların savaşları birer birer incelenirse hepsinin müdafaa savaşı olduğu görülecektir. Bu anlaşılmadığı zaman Kur’an ve Sünnet’deki savaşla ilgili ifadeler çok rahatlıkla suistimal edilebilir.
"Eğitimle her mesele uzun vadede halledilebilir"
Kur’anın, siyerin, dinin ruhunu gençlere verebilmenin yolu da eğitimden geçiyor. Eğitimle her mesele uzun vadede halledilebilir. Demokratik değerler, insana saygı, hayata saygı, her insanı aziz tutma gibi değerler okul müfredatlarında işlenebilir.
"ABD ve Rusya ittifak kurmalı"
Uzun vadede çözüm adına bunlar yapılırken kısa vadede terörist gruplara karşı bir ittifak sağlanabilse Amerika ve Rusya’nın da dahil olduğu bir ittifakla bunların hakkından gelinebilinir. En azından daha fazla insanı saflarına çekmelerinin ve bu kanserin metastaz olmasının önüne geçilebilinir.