Araştırmalara göre, Z kuşağı sosyal medyadan uzak durduklarından beri psikolojilerinin düzeldiğini söylüyor.
Son araştırmalar, 1996 ile 2010 yılları arasında doğan Z kuşağının önemli bir kısmı sosyal medyanın psikolojileri üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu düşünüyor.
Cep telefonu şirketi HMD Global tarafından yapılan bir araştırma, Z kuşağı katılımcılarının yüzde 60’ının gerçek dünyayla yeniden bağlantı kurmak için sosyal medya detoksu yaptığını ortaya koydu.
Benzer şekilde, McKinsey Sağlık Enstitüsü’nün çalışması da aşırı sosyal medya kullanımını ruh sağlığının kötüleşmesiyle ilişkilendirmiştir.
BBC‘nin haberine göre Cardiff Üniversitesi’nde öğrenci olan Iwan Kellet, platformlardaki ‘olumsuz hikayelerin’ kendisini etkilediğini ve ara verdiğinden beri daha iyi hissettiğini söylüyor.
Kellet için sosyal medya arkadaşlarıyla iletişimde kalmanın önemli bir yoluydu: “Detoks yapmaya karar verdim çünkü sosyal medyanın kafama soktuğu olumsuzlukları görebiliyordum. Zamanımın çoğunu alan TikTok’tu. Oldukça bağımlılık yapıcı, bırakması gerçekten zor olarak tanımlayabilirim.”
HMD Global’in araştırmasına göre Kellet tek değil. Araştırmaya göre Z kuşağındaki her beş kişiden üçü çevrelerindeki dünyayla yeniden bağlantı kurmak için düzenli olarak sosyal medya detoksu yapıyor.
Bangor Üniversitesi’nde çocukluk ve gençlik çalışmaları alanında öğretim görevlisi olan Donna Dixon, gençler arasında sosyal medya kullanımıyla ruh sağlığı arasındaki karmaşık ilişkiye vurgu yapıyor: “Sosyal medyanın sağlıksız kullanımı anksiyete ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarıyla bağlantılı olabilir.”
Olumlu etkilerini gösteren kanıtlar da var
Öte yandan Dixon tarafından yürütülen bir araştırma, ebeveynlerin teknoloji kullanımının da gençlerin sosyal medyayla ilişkilerini etkileyebileceğini ortaya koymuştur. Buna rağmen, Dixon bu platformların faydalarını da kabul ediyor: “Sosyal medyanın gençlerin ruh sağlığı üzerindeki zararlı etkilerine dair artan kanıtlara rağmen, sosyal bağlantı gibi olumlu etkileri olduğunu gösteren kanıtlar da var. Bazı araştırmalar daha az sosyal medya kullanımıyla daha iyi bir ruh sağlığı arasında bir ilişki olduğunu gösterse de, teknolojiye ara vermenin ne anlama geldiği belirsizdir.”
Dixon’ın görüşleri, sosyal medyanın gençlerin yaşamları üzerindeki hem olumlu hem de olumsuz etkilerini kabul ederek sağlıklı teknoloji kullanımını teşvik etmenin amaçlanması gerektiğini ortaya koyuyor.
Kellet ise o zamandan beri sosyal medya kullanmaya devam etse de, bunu daha az sıklıkta yapıyor ve yazmak gibi ilgi alanlarına daha fazla odaklanıyor.