Zaman Gazetesi'ne TOMA'lı helikopterli gözdağına duayen gazetecilerden tepki

Özgür basını korkutmak için TOMA, helitopter ve Çevik Kuvvet polisi eşliğinde, Zaman Gazetesi'ne yönelik uygulanan baskı ve gözdağı, duayen gazeteciler ve meslek örgütlerinin tepkisini çekti. Gazeteciler, Zaman Gazetesi üzerinden özgür medyaya gözdağı verildiğini savundu. Bir gazetenin nerede basıldığının künyesine bakmanın yanı sıra Cumhuriyet savcılıklarına sorularak da öğrenilebileceğine dikkat çeken gazeteciler, Zaman Gazetesi'nin başına gelenlerin Anayasa ihlali ve suç olduğuna dikkat çekerek, "Bu operasyonun gerçekleştirilmiş olması bizleri derin bir infiale, kaygı ve endişeye sürüklemiştir." dedi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkan Vekili ve Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Dim, son dönemde devlet eliyle medya ve iletişim özgürlüğünü dönük baskının arttığını söyledi. Bunun son halkasının dün gece Zaman'a TOMA ve polis helikopteri eşliğinde gidilmesi olduğunu belirten Mehmet Ali Dim, "Her ne olursa olsun, Anayasamızın 30. maddesinde vücut bulan basın yayın organları ve basımevlerine suç unsuru olsa bile hiçbir şekilde girilemeyeceği, zapt ve müsadere edilemeyeceği hükmüne rağmen bu operasyonun gerçekleştirilmiş olması bizleri derin bir infiale, kaygı ve endişeye sürüklemiştir. Ümit ediyoruz ki ülkemizde özellikle 1 Kasım sonrası ortaya çıkan tablo, bu vahim olayların artmasına değil, toplumsal uzlaşma ve barış, hoşgörü ortamının daha da genişleyerek, ileri demokrasinin tesis edlmesi anlamında adımların atılacağı bir dönem olur. Bu umudumuzu muhafaza etmek istiyoruz." diye konuştu.

Dim, G20 zirvesi öncesinde ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Basın özgürlüğü kırmızı çizgimdir." açıklamasından sonra meydana gelen olay için "Türkiye'de zaten sistematik bir şekilde sindirme, baskılama, taciz yoluyla muhalif seslerin kısılması, tek sesli, sadece yalakalık ve yağcılıktan ibaret olan, tek tip bir medya yaratma özleminin ya da amacının bir parçası olarak görmek lazım." dedi.

"SİYASİ İKTİDAR HEDEF GÖSTERİYOR"

Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Genel Sekreteri ve Akdeniz Körfez Gazetesi İmtiyaz Sahibi Rasim Gündüz de Türkiye'de basın özgürlüğünün hiçbir dönem bu kadar tartışmalı hale gelmediğine işaret etti. Siyasi iktidarın seçtiği dilin basın özgürlüğünü kısıtlayıcı ve baskıcı bir hava oluşturduğuna değinen Gündüz, "Siyasi iktidarın seçtiği dilin neticesinde çeşitil gerekçelerle basın kuruluşlarına davalar açılıyor, yazarları, yöneticileri soruşturmalara, kovuşturmalara uğruyor, gözaltına alınıyor, hapse atılıyor. Tüm bu yapılan işlemlerin siyasi iktidarın hedef göstermesinden sonra, kullandığı tepkiden sonra meydana gelmesi gariptir. O bakımdan bunun masume bir işlem olduğu inancı toplumda çok karşılık bulmuyor. Sırf hukuki nedenlerle olduğuna yönelik inanç kalmıyor. Koza İpek Grubu'na kayyum atanması hadidesinde de yaşadık." şeklinde konuştu.

"BASININ ÖZGÜR OLDUĞU BİR ÜLKE ÖZLÜYORUZ"

Bugün ve Millet gazetelerinin marka hakkının ihlal edildiğine dair bir mahkeme kararının gerekçe yapıldığına işaret eden Gündüz, "Bu polisin görevi değil. Avukatlar, memurlar gelip inceleyebiliyor ama TOMA'lar eşliğinde, helikopter refakatinde yapılan işlemler bir güç gösterisine dönüşüyor. Dolayısıyla hukukilikten uzaklaşıyor yapılan işlemler. Bu şekliyle basın özgürlüğüne tehdit olarak ortada duruyor. Bunu bir gazeteci, gazete sahibi ve meslek örgütü yöneticisi olarak kabullenmemiz mümkün değil. Bu tür görüntülerden Türkiye'nin bir an önce uzaklaşması gerekiyor. İşin normal mecrasına dönmesi gerekiyor. Sabırla bekliyoruz. Normal, ileri, çağdaş, demokrasilerde olduğu gibi basın hürriyetinin olduğu bir ülkeyi özlüyor ve bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

"SAVCIYA SORSALAR ÖĞRENİRLERDİ"

AGC Kurucular Kurulu Üyesi 47 yıllık gazeteci Erdoğan Kahya, baskı ve gözdağının sadece Zaman'a değil Türk medyasına yapılmış olduğunu savundu. İktidarın topluma yaptığı gibi medyayı da 'bizden olanlar ve olmayanlar' diye bölmeye çalıştığını kaydeden Kahya, siyasi iktidarların medyaya baskısının hiçbir dönem bu zamanki kadar olmadığını söyledi.

"Bu iktidar döneminde paralel bahanesiyle, çete bahanesiyle baskılar daha da arttı." diyen Kahya, bunun yanlış olduğunu belirtti. Kahya, "Bir gazete nerede basılıyor? Bunun bilgisi Cumhuriyet savcılıklarında var. Cumhuriyet savcılıkları basın büroları oluşturdu. Gazete çıkarmak her ne kadar izne tabi değilse de beyanname doldurma görevi, alındı belgesi verme görevi Cumhuriyet savcılıklarına verilmiş. İktidar partisi gazete, matbaa basacağına Cumhuriyet savcılığına sorsa 'Şu gazete nerede basılıyor?' diye, o savcılık o bilgileri çok rahatlıkla verir." dedi.

"YARIM ASIRLIK MESLEK HAYATIMDA BÖYLE BİR ŞEY GÖRMEDİM"

Gidişatın tehlikeli bir hal aldığını ifade eden Kahya, şunları söyledi: "Basına karşı uygulanan bu baskı sadece Türkiye'de değil, dünyada da yankı buluyor. Bugün AB'ye giriş sürecindeki raporda da açıklandığı gibi Türkiye'de medyaya, basına karşı uygulanan baskı bu rapora da girdi. AB'ye bu haliyle Türkiye'yi almaları mümkün değil. Bu baskının tek başına iktidara gelmiş bir siyasi partiye yakışmadığını da düşünüyorum. Tek başına iktidara gelmişsin, her şey senin elinde. Her şeyi yapabilirsin. Müsaade et, basın da eleştirsin seni. Kimse eleştirilemez diye kural yok. Demokrasinin gereğidir eleştirilmek."

Yarım asara dayanan meslek hayatında birçok ihtilal ve baskı dönemi gördüğünü belirten Kahya, "12 Eylül sürecinde bile medya bu kadar baskı altına alınmadı. Bu çok enteresan. Böyle bir süreç medya yaşamadı." dedi.

"ZAMAN'A BASKIYI PROTESTO EDİYORUM"

AGC Kurucular Kurulu Üyesi ve Beyaz Gazetesi sahibi Ahmet Dökdök de basın şeref kartı sahibi 40 yıllık bir gazeteci olduğunu belirterek şunları söyledi: "Gazeteciler özgür ortamda çalışarak halkına hizmet edebilir. Gazetecilik mesleği yönetim kadrolarını kamuoyu adına denetleyen bir sistemdir. Bu sistemi çökertmek bir devletin komple yönetim biçimini çökertmekten başka anlam taşımaz. Bundan dolayı basın özgür olmalıdır. Basının hangi matbaada basıldığı zaten önceden savcılıklara bildirilmektedir. Savcılıktan belge alarak baskı işlemi yapılmaktadır. Bilinmeyen bir şey değildir. Bundan dolayı basına baskı yapılmasını protesto ediyorum." CİHAN
12 Kasım 2015 14:38
DİĞER HABERLER