Samanyoluhaber.com yazarlarından Esra Büyükcombak, bu haftaki köşesinde ilginç bir konuya dikkat çekti: Zaman...
Peygamber Efendimiz (SAV) “Zaman yakınlaşmadıkça kıyâmet kopmaz! Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de saman alevi gibi veya kibritin tutuşup hemen sönmesi gibi (kısa) olur.” buyuruyor. Ahir zamandaki yoğun hayat, hızlı iletişim, ulaşım, televizyon veya telefon başında geçirilen vakitler zaman algısını değiştiriyor.
Ayrıca Duke Üniversitesi’nde yapılan çalışmaya göre, yaşlandıkça beynimizin görsel bilgiyi işleme hızı yavaşlıyor. Bu da sanki zaman daha hızlı geçiyormuş gibi algılanmasına neden oluyor. Hatta bu durumu tanımlamak için Zenosyn terimi kullanılıyor. Zenosyn kelimesi, "zamanın su gibi akıp gitmesi" hissine bilimsel bir bakış açısı kazandırmış oluyor.
Zaman Algısında Yaşın Etkileri
Birçok araştırma, çocuklar ve yetişkinlerden oluşan deney gruplarına, "Zaman sizce ı hızlı mı, yoksa yavaş mı geçiyor?" sorusuna çok farklı cevaplar verildiğini göstermiştir. Çocuklar zamanın çok yavaş geçtiğinden şikayet ederken, yetişkinler zamanın hızla geçtiğini belirtmişlerdir. Peki, bu farklılık neden kaynaklanıyor? Araştırmalara göre, zaman algısının üç ana boyutu bulunuyor:
1. Zaman Perspektifi: Bir kişinin hayatındaki olayları geçmiş, şimdi ve gelecekle ilişkilendirme biçimidir. Bu, zamanın farklı boyutları arasındaki algımızı belirler. Örneğin, geçmişe bakarak hatıralarımızı canlandırırız, şu anda olan biteni değerlendirip kararlar alırız, geleceği düşünerek planlar yaparız. Zaman perspektifi, bu üç kısmı bir arada tutan bir algılama şeklidir ve günlük yaşamımızdaki davranışlarımızı etkiler. Yani eğer geçmişte yaşanılan bir olaydan ders alıp, şimdiki zamanda benzer bir durumda daha dikkatli davranır ve gelecekte aynı hatayı tekrar yapmamaya çalışırsanız, zaman perspektifine sahipsiniz demektir.
2. Zaman Tahmini: Günlük rutinler sırasında farkında olmadan sıkça kullandığımız bu yeti, zaman algısının önemli bir parçasıdır. Zaman tahmini, saatimize bakmadan, bir işin ne kadar sürdüğünü veya belirli bir olayın ne zaman gerçekleşeceğini tahmin edebilme becerimizdir. Mesela, dışarıda güneşin batmak üzere olduğunu gördüğünüzde, yaklaşık saati tahmin edebilirsiniz. Bu beceri, beynimizin doğal zaman algısıyla ilişkilidir ve rutinlerimize dayalı bir tahmin gücü sunar. Zaman tahmini, özellikle alışık olduğumuz ortamlarda ve faaliyetlerde daha doğru işler. Her gün aynı saatte yola çıkan biri, yoldaki trafik yoğunluğuna bakarak işe ne zaman varacağını tahmin edebilir.
3. Zaman Farkındalığı : Belirli bir zaman diliminin size nasıl "hissettirdiğini" ifade eder ve bu algı kişiden kişiye, hatta duruma göre değişebilir. Zaman farkındalığı, herkesin yaşadığı günlük olayları farklı hızlarda algılamasına yol açar. Bir toplantıda saatler geçmiyormuş gibi hissedebilirsiniz, oysa keyifli bir sohbet sırasında zaman hızla akıp gider. Aslında saat her iki durumda da aynı hızda ilerler, ancak o anki duygusal durumunuz, zihinsel meşguliyetiniz, zamanın daha hızlı ya da yavaş geçtiği hissine kapılır. Zaman farkındalığı, çocukken uzun süren tatillerin yetişkinlikte neden daha kısa hissettirdiğini de açıklar.
Psikolojik Etkiler ve Zaman Algısı
Tüm bu etkenler zaman algısındaki, psikolojik durumlardan da etkilenir. Örneğin, ölüm korkusu yaşayan özellikle yaşlılar, zamanın geçişine karşı daha fazla baskı hissedebilirler. Benzer şekilde, orta yaş krizi yaşayanlar, gelecekte yapabilecekleri şeylerin azalması nedeniyle zamanın daraldığı hissine kapılabilirler. Kanser gibi ölümcül hastalıklara sahip olanlarda da benzer bir algı oluşur; bu kişiler, kontrol gruplarına kıyasla zamanın daha hızlı geçtiğini ve kendilerini zamana karşı daha fazla baskı altında hissettiklerini belirtmişlerdir .
Beynimiz Neden "Hızlanmış Zaman" Hissi Veriyor?
Yaşlandıkça beyin sinir ağlarımız daha karmaşık hale geliyor ve sinir iletim yolları uzuyor. Yani, elektrik sinyallerinin beyinde dolaşması daha fazla zaman alıyor. Ayrıca yaşlanma süreciyle birlikte sinir hücrelerinde oluşan hasar da bu iletişim hızını yavaşlatıyor. Gençken, beyin görüntüleri hızla algılayıp işlerken, yaş aldıkça bu hız düşüyor. Yani çocukluğumuzda beynimizin işlediği "an" sayısı çok daha fazlayken, artık daha az anı işliyoruz. Bu durumda zamanın adeta "uçup gitmesi" hissini veriyor.
Sosyal Medyada Zamanın Nasıl Geçtiğini Fark Etmiyoruz!
Hepimiz sosyal medyada birkaç saat geçirdiğimizde zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyoruz, değil mi? Bunun sebebi beynimizin, ekranda sürekli değişen görüntüleri hızla algılaması ve bizi bir "zaman girdabına" çekmesidir.
Bu tarz tuzaklara düşmeden, zamanın değerini anlayarak, her anı maddi, manevi değerlendirebildiğiniz bereketli günler temenni ederim.
Yazıyı dinlemek isterseniz:
https://youtu.be/bzsOdoRKNYY
https://spotifyanchor-web.app.link/e/F0QewMpixNb [email protected] X:@esrabc