Zülf-i yar ve ağyar

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, 'Zülf-i yar ve ağyar' başlıklık yeni köşe yazısında önemli tespitlere yer verdi.
         Dıştan Hizmet’e bakanların bazıları  “Hizmet çok konservatif (muhafazakar) ama dışa karşı da herkese çok açık.” tespitinde bulunuyorlar.

         Biz de hareket ve tavırlarımızda, şeffafiyet içinde ne zülf-i yâre ne de zülf-i ağyâre dokunmadan, hiç kimseyi incitmemeye gayret ve dikkat etmeliyiz… Hiç kimseye tedirginlik vermemek, hiç kimseyi endişeye sevk etmemek, insanları güvensizlik ve rahatsızlık gibi sıkıntılara sokmamak, emin kimseler olmak bizim şiarımız olmalıdır.

*            *                *

         Muavenet gibi konularda tereddütleri olanların yanı sıra, çocuklar ve hanımlarla görüşüp düşüncelerini almak faydalı olur.

         Hizmet’in velisi olan mütevellilere ihtiyaçlar arzedilirse, onlar bütün problemleri çözmek için kollarını hemen sıvarlar. Elbette işin içindekilerin feryadını duyup, içi yakıp delen, vicdanı feveran ettiren Hizmet meselelerini hallederler.

*            *                *

         Yunanistan’daki mağdurlara muâvenet yardımı için Afrika’dan siyah inci kardeşlerimizin koşup geldiğini oradaki arkadaşlar bir müjde gibi bize bildirdiler. Bu durum Yunanistan’daki mütecilere çok büyük moral oldu.

*                         *                *

         Tekvini ve teşrii emirleri doğru okuyup anlayarak değerlendiren ve yorumlayan kimseler, dâhî olsa;  “İstişare edenin asla heybet ve hüsrana uğramaz” prensibine uygun hareket ederek “ortak akla” müracaat edenler daha isabetli davranmış olurlar. Evet, ortak akıl ile hareket eden ve bilhassa Allah rızasına kilitlenmiş olarak, İhlas ve Uhuvvet Risalelerinin canlı tefsiri haline gelmiş, yani İhlasın sırrını kendinde yerleştirmiş olanlarla ciddî yollar alınır. Gerçekte bu yol uzaktır, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin sular vardır… Öbür taraftan çok dehşetli bir zamanda bulunuyoruz, alarma geçmiş düşmanların tazyikatı altında bulunuyoruz. Halbuki, omuzumuzda da umumî, kudsî bir Hizmet-i İmaniye ve Kur’aniye vardır. İhsan-ı İlahî olan bu ağır yükü, bu muhteşem emâneti taşımak mecburiyetindeyiz. Kastamonu Lâhikasında ifade buyurulduğu gibi, sadece İslamiyet kalesini değil, bin senedir sağından solundan öldürücü darbeler yiyip yaralanan insaniyet kalesini de tamir etmek boynumuzun borcu olmuş.

         Çok iyi de biliyoruz ki, Cenab-ı Hak, Hizmet’imizin de ruhu, canı ve canlılığı mânası ile yalnız ve yalnız, evet, sadece Allah rızası için hizmet edenlere kesin şekilde hidayet yollarını gösterecektir. Tekrar söylüyoruz ki, Cenab-ı Hak, Kendisi için Kendi rızası yolunda gayret edip performans gösterenlere hidayet yollarında yürütecek, İlahî inayeti ile destek verip hem de binlerce sistem metodları ilhâm edecektir.

         Prof. Dr. Jan Pahl, 14 Kasım 2018’de bizlere dedi ki: “2006 Ekim’inde bir Ramazan iftarına davet edildim. Baktım alkol yok ama içecek olarak vişne suyu var…. Hoşuma gitti. Orada Prof. Dr. Thomas Michel bir konuşma yaptı. Hocaefendi’nin bir kitabından alıntılarda bulundu. Ben de Hocaefendinin kitabını aldım ve Filadelfiya’da bir gazetede bir yazı yazdım. Bu yazının konusu, dindarların sivil toplumlarla ilişkisi üzerine idi… Sonra Hocaefendi ve Hizmet üzerine beş bölümden meydana gelen bir kitap yazdım. Hocaefendi’nin cihat anlayışı içteki kötülüğü yok etmek şeklinde özetlenebilir…

         “Enteresan olan, Korucuk Köyünden çıkan bir kişinin dünyayı etkilemiş olmasıdır. Bu köy ve çevresi çok önemli, çünkü o çevrede büyük Alvarlı Efe Hazretlerinin yaşayıp telkin ettiği ince, zarif ve güzel bir tasavvuf yaşayışı var. Hocaefendi’nin şahsiyeti bununla yoğrulup şekillenmiş. Sonra Bediüzzamanı ve Risale-i Nurları tanımış. Erzurum, Edirne, İzmir ve İstanbul derken dünya çapında bir Hizmet’in rehberi olmuş. Şiddete karşı çıkan medeniyetlerin güzelliklerini bir araya getirme gayreti ile hep çalışıp durmuş. Benim anladığım ve anlatmaya çalıştığım da bunlardan ibaret.”

         Gerçekten bunlar güzel ve doğru tesbitler…
29 Nisan 2025 10:15
DİĞER HABERLER