Zulüm ve diktatörlüktür gerçekten haramdır...

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, “Bugün bize demokrasinin haram olduğunu savunanlar, aynı zamanda diktatörlüğün helal olduğunu da savunmakta olduklarının farkındalar mı? Gerçek haram olan, zulüm ve diktatörlüktür’’ dedi.

Tunus Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen, “Yedi Hilâl Uluslarüstü İstanbul Konuşmaları”na katıldı. Raşid el-Gannuşi, İslâm’ın bütün insanlığa özgürlük getirmek için geldiğini aktararak, şunları söyledi; ‘’İslam bütün beşeriyete şunu demektedir: Sizin adalet ve hakkın dışında üzerinizde emeği olacak hiçbir güç yoktur. Bugünkü İslam dünyası, özellikle hürriyet anlamında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bugün İslâm dünyasında ve bütün dünyada yaşadığımız özellikle insanların hürriyetleri üzerinde kurulan ambargolar İslâm dininin, Allah’ın dini ile nasıl problemsiz bir şekilde idare edileceğini bize öğretecek olan dindir. İslâm dini şûrâyı merkezine alan bir din olarak ortaya çıkmış. Bazı Müslümanlar demokrasi inancının bir ithal ürün olduğunu, İslâm’da yeri olmadığını söylemektedir. Demokrasi, bütün halkların kardeşliğini ve eşitliğini hedefleyen bir sistem. Çünkü o ülkede yaşayan insanlar bu demokrasiyle kendi iktidarlarını ve liderlerini özgürce seçebilmektedirler. Onların üzerine baskı kurduklarında, onların yanlışlıkları ortaya çıktığında onları seçen halkın da tabiî olarak onları eleştirme hakkı doğacaktır. 

‘İslam dini adaleti emretmiştir’

Şimdi İslâm dininin bu esaslara aykırı bir görüş olduğunu savunabilir miyiz? Hayır. İslâm dini adaleti emretmiştir. Bizi adaletle hükmetmeye emreden Allah, bu adaletin nasıl tecelli ettirileceği, hangi metodun kurulacağı hususunda ciddî bir özgürlük bahşetmiştir. O zaman bugünkü asıl problemimiz şu: Biz Müslümanlar olarak İslâm’ı nasıl anlıyoruz ve Müslümanların güncel problemlerini çözmek için İslâm’ı nasıl yorumluyoruz? Bugün bize demokrasinin haram olduğunu savunanlar, aynı zamanda diktatörlüğün helal olduğunu da savunmakta olduklarının farkındalar mı? Gerçek haram olan, zulüm ve diktatörlüktür.’’

İslâm ümmetinin problemlerini çözmeye yönelik işler yapın

“Cihat anlayışımız, bizim başkalarını zorla İslam’a sokmak anlamında değil, vatanımıza, ülkemize işgal için gelen asker postallarını mukaddes topraklarda, Filistin’de, Kudüs’te burunlarımızın dibine kadar sokan insanları def etmek için kullanmalıyız” diyen Gannuşi sözlerini şöyle tamamladı: “Birleşmiş Milletler özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde din ve inanç özgürlüğünü garanti altına almıştır. Bu maddeden sebeple dün 90’lı yıllarda Bosna’ya müdahale eden Birleşmiş Milletler ve NATO’nun bugün aynı inançları yüzünden özgürlükleri kısıtlanan, ibadetlerini yerine getirmeyen Myanmar’daki Rohingyalı kardeşlerimiz için de harekete geçmelidir. Dolayısıyla cihat evet haktır ama cihat özellikle ülkesi işgal edilen, ibadetleri özgürlükleri ellerinden alınan halkların kurtarılması için şarttır. İslam çeşitliliğe karşı değildir. Cihat edilecekse işgale karşı ve din ve vicdan hürriyetine, ibadet hürriyetine karşı yapılmalıdır. Gerçekten cihat etmek istiyorsanız aklınızı kullanın ve aklınızla dünyada Müslümanlar adına cihat edin. Dünyanın en iyi teknolojilerini kullanarak, en iyi muhabirlerini yetiştirerek, en iyi medyasını kullanarak, İslam ümmetinin sıkıntılarını, İslam ümmetinin problemlerini çözmeye yönelik işler yapın.”
22 Ekim 2017 09:10
DİĞER HABERLER