'Milletvekilliği, daha doğrusu siyaset bir meslek olarak kabul edilebilir mi?'
Haberi okuyunca bir an durakladım. Ne yeniydi, ne de şaşırtıcı; bilakis alışageldiğimiz, kanıksadığımız türden bir ayrıntı…
Hayli tanınmış bir milletvekilinin 7 Haziran seçimleriyle birlikte 5. kere vekil seçilmesinin olağandışı bir tarafı yoktur; hatta haberden bile sayılmaz.
Ee, öyleyse?
MECLİS'E ABONE OLMAK!
Milletvekilliği, daha doğrusu siyaset bir meslek olarak kabul edilebilir mi?
Öyle siyasetçilerimiz var ki onları siyaset dışında, vaktiyle sahip oldukları mesleği icra ederken tasavvur etmekte zorlanırız. Meselâ Sayın cumhurbaşkanını vaktiyle büyük bir gıda şirketinin dağıtım işlerini yapan bir nakliye firmasının başında, gündelik işlerine gömülmüş çalışırken düşünebilir misiniz? Sanki o, on yıllar boyunca siyasette bulunsun, parti yönetsin, liderlik etsin diye doğmuş biridir ve biz onu başka bir mesleğin şapkası altında düşünürken bir garip oluyoruz.
Deniz Baykal meselâ; 1938 doğumlu Baykal, 1968 yılında SBF'de doçentlik unvanı kazanmıştı. İlk milletvekilliği 1974; o tarihten bu yana Sayın Baykal tam dokuz kere vekilliğe seçilmiş. Bir başka deyişle, bugün 50'li yaşlarını süren bir Antalyalı onu her zaman Antalyalı vekiller listesinde görmüş! Önceki dönemin başbakanı Davutoğlu da Sayın Baykal'la aynı meslekten bir üniversite hocası ve 7 Haziran'da ancak ikinci kere vekil seçilmesi bakımından onu Meclis'in ‘gençleri' arasında sayabiliriz.
Rahmetli Erbakan'ın iyi bir makine mühendisi ve öğretim üyesi olduğunu biliriz ama onu mesleğini icra ettiği yıllarda tanıyanlar kalmadı aramızda. O hep siyasetteydi ve hafızamızda, mühendislikten ziyade siyasi bir figür olarak kaldı.
Devlet Bahçeli de 1999'dan beri Meclis'te bulunuyor ve 5. kere milletvekili seçildi. Onun vaktiyle ekonomi dalında doktora yaptığını ve öğretim görevlisi olarak üniversitede çalıştığını biliyoruz fakat bu süre içinde iktisatçı kimliğinden çok siyasi çalışmalarıyla bilindi. Siyaset dışında Sayın Bahçeli'yi bir öğretim üyesi olarak tahayyül etmek çok zor.
...