Adalet Bakanı Bozdağ: Adları ne olursa olsun tüm terör örgütleri lanetlenmelidir

Adalet Komisyonu, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplandı. Cezai konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın görüşüldüğü komisyonda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, terör ve organize suçlar başta olmak üzere, yabancılık unsuru taşıyan her türlü suç ve suçlulukla etkin mücadelenin, devletlerin kendi imkan ve kabiliyetlerini aşan boyutlar kazandığını söyledi.

Bu durumun uluslararası planda güçlü ve etkili işbirliği arayışını zorunlu kıldığını dile getiren Bozdağ, geçen yıl bugün öldürülen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı andı. Terör ve şiddetin hak arama yolu olmadığını, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yöntem olarak kullanılamayacağını ifade eden Bozdağ, "Adları ne olursa olsun tüm terör örgütleri lanetlenmelidir. Terörün kanlı ve kirli yöntemleriyle, milletimizin ve devletimizin istiklali ve istikbalini kıskaca almaya, biçimlendirmeye, değiştirmeye veya dönüştürmeye yeltenenler geçmişte olduğu gibi bugün de hak ettiği cevabı en güçlü ve kararlı şekilde alacaktır." diye konuştu.

Tasarıya ilişkin sunumunu yapan Bozdağ, Türkiye ile yabancı devletler arasındaki adli işbirliğinin esas ve usullerini düzenlemeyi amaçladıklarını vurguladı. Küreselleşme sürecinin dünyayı küçülttüğünü, adeta herkesin birlikte yaşadığı büyük bir şehre çevirdiğini belirten Bozdağ, teknolojideki gelişmeler sonucu iletişim ve ulaşım imkanlarının geliştiğini, ulusal sınırların belirsizleştiğini, bireyler ve toplumlar arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerin bambaşka safhaya geçtiğini kaydetti.

Bu değişim ve dönüşümün olumlu sonuçları olduğu kadar bazı tehdit ve zorlukları da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Bozdağ, şöyle konuştu: "Küreselleşen, küreselleşerek büyüyen ve bütünleşen sadece mali piyasalar, finans araçları, ekonomi borsaları değildir. Terör ve sınır aşan örgütlü suçlar da küreselleşmiştir. Kara para suçları, sanal suçlar ve siber suçlular da aynı imkanlarla büyüyüp serpilmiştir. Gaziantep'te yakalanıp terör şüphesiyle sınır dışı edilen bir kişi, kanlı bir terör hücresinin elemanı olarak bir Avrupa şehrinde ortaya çıkabilmekte; mafya tipi örgütlerin bağlantı ve operasyonları ülkeden ülkeye yayılabilmekte veya basit bir beyaz yakalı suçlu bile bireysel bağlantılarla ülke dışına kaçabilmektedir. Siber güvenlik sistemlerini hedef alan tehditlerde, banka hesaplarına yönelen siber eylemlerde veya çocuk istismarı gibi suçlarda çoğu kez anonim failler başka, mağdurlar başka ülkelerdedir. Bu tablo içinde, terör ve organize suçlar başta olmak üzere, yabancılık unsuru taşıyan her türlü suç ve suçlulukla etkin mücadele devletlerin kendi imkan ve kabiliyetlerini aşan boyutlar kazanmıştır. Sebepleri, kaynakları, organizasyonu, etki ve sonuçları ulusal sınırların ötesine geçen suçlar, sorunun çözümünü de ulusal sınırların ötesinde aramayı, uluslararası planda güçlü ve etkili işbirliği arayışlarını zorunlu kılmıştır."

Sınır aşan sosyal nüfus hareketlerinin önemli ölçüde fazlalaşması, uluslararası ticari ilişkilerin yoğunlaşması, çifte vatandaşlık uygulamalarının ve yabancı evliliklerin artması gibi gerçeklerin tasarının hazırlanmasının diğer bir önemli gerekçesi olduğunu anlatan Bozdağ, ülkeler arasındaki nüfus hareketlerinin günden güne arttığına, ülkeler arasındaki sınırların kaldırıldığına ve geçişlerin kolaylaştırıldığını söyledi.

Türk vatandaşlarının birçok Avrupa ülkesine işçi olarak çalışmaya gittiğini ve artık üçüncü, dördüncü nesillerin buralarda yerleştiğini, yabancı ülkelere yerleşen vatandaşlar olduğunu dile getiren Bakan Bozdağ, şöyle devam etti: "Keza yabancı uyruklu kişiler de yerleşmek amacıyla ülkemize gelmekte ve güçlü sosyal bağlarla burada kalmaktadır. Vatandaşlarımız veya yabancılar hakkında bulundukları ülkelerde adli konularda işlemler yapılmakta ve bunların yansımaları olmaktadır. Dolayısıyla ülkemizle yabancı devletler arasında adli konularda işbirliği daha da zorunlu hale gelmektedir. Diğer taraftan, ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında devam etmekte olan 'Vize Serbestisi Diyaloğu' süreci kapsamında 'Vize Muafiyeti Yol Haritası'nda yer alan ülkemize ait yükümlülükler arasında adli işbirliğine ilişkin hususlar da bulunmaktadır. Cezai konularda uluslararası adli işbirliği alanında müstakil bir kanuni düzenleme yapılması, 'Vize Serbestisi Diyaloğu' sürecine ilişkin yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi ve nihayet, ülkemizin Avrupa Birliğine tam üyelik sürecindeki hedeflerine ulaşması ve bu çerçevede Birlik müktesebatının karşılanması açısından da önem taşımaktadır."Cihan CİHAN
31 Mart 2016 14:19
DİĞER HABERLER