Uzun süredir tutuklu olan Gazeteci Yazar Ahmet Altan, “Biz darbenin değil, hukukun ve demokrasinin peşindeydik” dedi.
Altan hakkında ‘cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet isteniyor.
Davanın bir sonraki duruşması 12 Şubat’ta.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Altan’ı ziyaret etti.
Hürriyet’e izlenimlerini aktaran Türenç, Altan’ın kendisine “Bekliyordum… Uzun zaman oldu… Ne iyi oldu” dediğini belirtti.
‘STV ve Zaman’dan iki arkadaşla aynı koğuşa koydular’
Altan, cezaevi günlerini şöyle anlattı: “45 yıl önce babam Çetin Altan’ı evden alıp götürmüşlerdi. 45 yıl sonra bizi. Demek ki pek bir şey değişmemiş. Babam hukukçuydu. Ama ben böyle dava görmedim. Neden bunca gazeteci içerde, anlamak mümkün değil. Yılı aştı, tutukluyum. Kitaplarım, yazılarım birçok dile çevriliyor. Düşünceniz, fikirleriniz beton duvarların arasında kalmıyor. Sadece bedenim tutsak. Ben de iyi olabilmek için avluda yürüyorum. Spor yapıyorum, kilo da verdim. STV ve Zaman’dan iki arkadaşla aynı koğuşa koydular beni. Namazında niyazındalar. Dünya görüşümüz çok farklı da olsa, birlikteyiz.”
‘Hayvan nakleder gibi’
Aynı cezaevinde bulunan akademisyen kardeşi Mehmet Altan için “Mehmet’i bir yıl bana göstermediler. Onu çok özledim. Bu da bir işkence” diyen Altan, duruşmalara SEGBİS yoluyla savunma yapmasının gerekçesini, “Beni o demir yığını nakliye kamyonuna bindiremeyecekler. Hayvan nakleder gibi. Duvarların içinde daha özgürüm” sözleriyle anlattı.
‘Kanıt istedik, ortaya konulamadı’
Altan şöyle devam etti: “Bu davada kanıt istedim hep. Yok. Televizyonlardaki konuşmalar suç unsuru gösterildi. Doğrular neyse peşinde olacaksın. Yargıyı kim nasıl ele geçirmiş, ona bakmalı. Biz darbenin değil, hukukun ve demokrasinin peşindeydik. Aksi için kanıt istedik, ortaya konulamadı.”