AİHM, Türkiye'yi yine mahkum etti

AİHM, Türkiye'yi yine mahkum etti
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 18 saatlik geç tahliye nedeniyle Türkiye'yi mahkum etti

Hidayet Karaca ve 62 polis hakkındaki tahliye kararı 4 gündür uygulanmıyor. Bu hukuk ihlalinin benzeri, daha önce de yaşanmıştı. Ali Değerli ve arkadaşları, 18 saat ile 23 saat arasındaki geç tahliyelerden dolayı AİHM’ye başvurdu. Mahkeme, özgürlüklerin keyfî olarak sınırlandırılamayacağını belirtip, Türkiye’yi tazminata mahkum etti.

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve 62 polis hakkındaki kanuna göre yetkili mahkemece verilmiş Tahliye kararı 4 gündür uygulanmıyor. Yetkili mahkemece verilmiş tahliyelerin gerçekleşmemesi, devleti de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde mahkum edecek nitelikte. Çünkü AİHM, 2008’de tahliye kararının 18 saat geç uygulanması nedeniyle ‘hak ihlali’ kararı verip Türkiye’yi tazminata mahkum etti. Mahkeme, özgürlüğün esas olduğu ve keyfi olarak sınırlandırılamayacağı vurgusu yaptı.

2014 yılı itibarıyla ‘hak ihlali’ gerekçesiyle AİHM’ye en çok başvuru yapılan 4’üncü ülke olan Türkiye, bu gidişle sıralamada daha da yükselecek görünüyor. Özellikle Temmuz 2014’te ‘proje’ olarak kurulan ve ‘doğal yargıçlık’ ilkesinin ihlal edildiği sulh ceza hakimliklerinin işlemleri şimdiden AİHM yolunda, yalnızca sulh ceza hakimlikleri değil, bunları kullanarak hukuksuzluk yapan savcılıkları da benzer süreç bekliyor. AİHM kriterlerine göre hak ihlaline son örnek Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında verilen kanuna uygun reddi hakim ve bunun sonucunda tahliye kararının uygulanmaması.

GEÇ TAHLİYE OLAN 4 KİŞİ DAVA AÇTI

AİHM, değil tahliye kararının süresiz uygulanmaması, saatlere dayalı geç serbest bırakmayı bile hak ihlali sayıyor. 5 Şubat 2008 tarihli ‘Değerli ve diğerleri’ başlıklı Türkiye’yi tazminata mahkum ettiği karar da bunlardan biri. Ümraniye E-Tipi Cezaevi’nde çıkan isyana katıldıkları gerekçesiyle ‘Hayata Dönüş’ operasyonu sonrası 25 Aralık 2000’de tutuklanan Ali Değerli, Erdal Yıldız, Yaşar Kağan ve Nurettin Işık hakkında Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılıyor. Dosya bu mahkeme ile Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin (DGM) arasında ‘yetki’ uyuşmazlığına neden oluyor. Bunun üzerine Yargıtay, Üsküdar mahkemesini yetkili kılıyor. Davanın sanıkları, Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi’nden tahliye talebinde bulunuyor. Mahkeme tutukluluktan yaklaşık 7 ay sonra bu dört kişiyi tahliye ediyor, kararı saat 17.10’da Üsküdar savcısına gönderiyor. Savcı da saat 17.50’de tahliye kararını faks ile sanıkların tutuklu olduğu cezaevine gönderiyor. Ancak Değerli ve Yağan ertesi gün, yani 4 Temmuz 2001 saat 15.00 sularında Kandıra Cezaevi’nden tahliye edilerek jandarma karakoluna götürülüyor. Ve 16.30’da serbest kalıyorlar. Diğer sanıklar Yıldız ve Işık da aynı gün öğleyin serbest bırakılıyor. Bu kişiler 18 saat 50 dakika ile 23 saat 30 dakika arasında geç bırakılmalarını AİHM’ye taşıyor.

'AKP HÜKÜMETİ İTİRAZ EDİYOR AİHM REDDEDİYOR'

Türk hükümeti, başvurucuların iç hukuk yollarını tüketmediğini, bu gerekçeyle başvurunun reddedilmesini istiyor. Ancak AİHM, yasalara ve mahkeme kararına uygun bir tutukluluk hali olmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 5’e göre hükümetin itirazını reddediyor. Türk hükümeti, cezaevi yetkililerinin tahliye kararını saat 17.50’de, yani mesai dışında aldığını, tutukluların başkaca olaylara karışmış eski hükümlü olması nedeniyle haklarında tutuklama olup olmadığının araştırıldığı savunmasını yapıyor. Tahliyelerin gecikmesinin cezaevi yetkililerinin ihmalinden veya eksikliğinden değil, idari formalitelerden olduğunu savunuyor.

AİHM ÖZGÜRLÜK VURGUSU YAPTI

AİHM ise özgürlük hakkına yönelik istisnai durumların eksiksiz liste olduğu, yalnızca dar yorumlanması gerektiğine işaret ediyor. Tahliye için belirli bir sürenin genellikle kaçınılmaz olduğu ancak bunun birkaç saatten uzun sürmesinin kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Kararda, cezaevi yönetiminin gecikme nedenlerinin dökümü olmadığı için Türk hükümetinin tahliyelerde gecikme olmadığına dair tezini kabul etmiyor. AİHM ayrıca, tahliye edilecek mahkum sayısının çokluğunun da bu gecikmeyi haklı göstermeyeceğini, sözleşmeci devletlerin kendi yargılarına tabi kişilerin özgürlük hakkına saygı gösterilmesini sağlamak üzere, çok sayıda tutuklunun tahliyesinin söz konusu olduğunda tahliyelerin yerine getirilmesi için gerekli tedbiri alınması gerektiğine işaret ediyor. Bu gerekçelerle de AİHS 5’e göre kanuni, mahkeme kararına dayalı hukuki bir tutuklama olmadığı için Türkiye’yi tazminata mahkum ediyor. Türkiye’nin başvuranlara 1000’er Euro tazminat ödenmesine hükmediyor. Ayrıca Yıldız ve Işık’a ortak bin 500 Euro da yargı masraflarının faiziyle ödenmesine karar veriyor. Sonuç olarak AİHM, geç tahliyeleri saat olarak bile gecikse ‘hak ihlali’ sayıyor. Bu açıdan Karaca ve 62 polisin 4 gündür hukuksuz tutulması bundan daha öte bir durum.

ZAMAN

29 Nisan 2015 07:45
DİĞER HABERLER