Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İkinci Dairesi, bugün açıkladığı Akan v. Türkiye kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesinde düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine hükmetti.
Başvurucu İbrahim Akan dosyasını 2017 yılının mayıs ayında AİHM’e göndermişti. AİHM dosyayı 8 buçuk yıl sonra sonuçlandırdı. Akan, 1 Mayıs 2013’te İstanbul’da Taksim Meydanı’na İşçi Bayramı gösterilerinde yaşanan polis müdahalesi sırasında sol gözünü tamamen kaybetmişti. AİHM, Türkiye’yi İbrahim Akan’a 12 bin 500 avro manevi tazminat ile 1.000 avro yargılama gideri ödemeye mahkûm etti.
O dönem İstanbul Valiliği, Taksim Meydanı’nda yürüyüş ve kutlamaya izin vermemiş, meydan çevresi abluka altına alınmış, 22 binden fazla polis görevlendirilmişti. Müdahale sırasında bir polis memurunun fırlattığı gaz fişeği İbrahim Akan’ın sol gözüne isabet etmiş, genç adam gözünü kaybetmiş ve yüzde 33 engelli kalmıştı.
İstanbul İdare Mahkemesi, devletin kusurlu olduğuna hükmederek 200 bin TL manevi ve önemli miktarda maddi tazminata karar vermişti. Anayasa Mahkemesi de 2021’de, doğrudan gaz fişeğini atan polis memurları hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle kötü muamele yasağı ihlali tespit etmiş ve 50 bin TL tazminat ödenmesine karar vermişti.
Ancak dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın hakkında 4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma izni verilmemişti. İçişleri Bakanlığı, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, “talimat ile göz kaybı arasında nedensellik bağı kurulamadı” gerekçesiyle şikayeti reddetmişti.
Başvuran, Mutlu ve Çapkın’ın 1 Mayıs 2013 gösterileri öncesinde ve sırasında yaptıkları açıklamalar ile aldıkları tedbirlerin, güvenlik güçlerine “ayrım gözetmeksizin” ve “orantısız güç kullanma” talimatı niteliğinde olduğunu savunarak 2017’de AİHM’e şikayette bulundu.
AİHM yaptığı inceleme sonucunda, devlet makamlarının 1 Mayıs 2013 gösterilerindeki polis müdahalesinin planlama ve organizasyonunda olası eksiklikleri tespit edebilecek ve yaralanmaya yol açan güç kullanımından dolayı Hüseyin Avni Mutlu ile Hüseyin Çapkın’nın sorumlu olduüu iddialarını değerlendirebilecek nitelikte bir soruşturma yürütmekle yükümlü olduğuna hükmetti ve Türkiye mahkum edildi.
Karar, 2013–2015 döneminde gerçekleşen gösteri ve toplantılarda polis şiddeti iddialarına ilişkin benzer dosyalara örnek niteliği taşıyor. AİHM, daha önce de çok sayıda kararında 4483 sayılı Kanun’un üst düzey kamu görevlilerine fiili dokunulmazlık sağladığını tespit etmişti. Bu karar, söz konusu yapısal sorunun devam ettiğine işaret ediyor.