Avrupa’nın önde gelen baroları ve hukuk örgütleri, Strazburg Barosu’nda düzenlenen basın toplantısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yavaşlığını eleştirdi. Örgütler, Türkiye’deki avukatlara yönelik davalara ilişkin başvuruların yıllardır bekletilmesini “adaletin reddi” olarak nitelendirdi. Konferans esnasında avukatlar, Mahkeme’nin iş yükünün fazlalığının ve görevinin öneminin farkında olduklarını belirterek davaların hızlıca incelenmesi için AİHM’e katkıda bulunmaya hazır olduklarını belirtti.
Basın toplantısı, 12 Eylül’de 2017’de Halkın Hukuk Bürosu’na yapılan polis baskınının yıl dönümünde Strazburg Barosu’nda “Geciken adalet, adalet değildir” başlığıyla yapıldı. Toplantının moderatörlüğünü Baro Yönetim Kurulu üyesi Grégory Thuan Dit Dieudonné üstlendi. Avocats Européens Démocrates eş başkanı Juan Prosper, Défense Sans Frontières üyesi Richard Sedillot ve Fransa Barolar Birliği Konseyi üyesi Laurence Roques konuşmacılar arasında yer aldı.
Konuşmacılar, AİHM’in çok önemli bir mahkeme olduğunu, çok çalıştığını ve çok kapasiteli hukukçulardan oluştuğunu vurguladı. Ancak, kaynak yetersizliklerinden ötürü yaşanan gecikmelerin de adalete olan inancı sarstığına dikkat çekildi. Hukukçular, AİHM’e yönelik popülist eleştirilere katılmadıklarını ve Mahkeme’ye yardımcı olmak için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını belirtti.
Savunma görevi suç haline getirildiYazılı açıklamada, Türkiye’de yüzlerce avukatın mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığı vurgulandı. İnsan hakları protestolarına katılmak, siyasi muhalifleri savunmak ya da müvekkillere susma hakkını hatırlatmak gibi görevlerin suç delili sayıldığı kaydedildi. Farklı uluslararası heyetlerin hazırladığı raporlarda, yargıç ve savcıların siyasi baskı altında hareket ettiği, anonim tanıklara dayalı kararlar verildiği ve savunma hakkının sistematik biçimde ihlal edildiği belirtildi.
Konuşmacılar, bulguların yalnızca iddialardan ibaret olmadığını, Birleşmiş Milletler ve önde gelen insan hakları kuruluşlarının raporlarıyla da teyit edildiğini hatırlattı. Selçuk Kozağaçlı, Can Atalay, Turan Canpolat ve Oya Aslan gibi avukatların uğradığı hukuksuzluklara dikkat çekildi; AİHM’in avukatların yaptığı başvuruda geciktiği vurgulandı.
Gecikme Türkiye’ye cesaret veriyorKatılımcılar, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin 2019 yılında ÇHD davasına ilişkin hazırladığı rapora dikkat çekti. Raporda mahkemenin tüm savunma tanığı taleplerini gerekçesiz reddettiği, yüzlerce soruşturma talebini dikkate almadığı ve avukatlık mesleğinin “ağırlaştırıcı sebep” sayıldığı vurgulanmıştı. Komiser, avukatların temsil ettiği kişiler ya da katıldığı yasal etkinliklerin bile suç delili yapılmasını “mesleki faaliyetin kriminalize edilmesi” olarak nitelendirmişti.
Hukukçular, bu raporun AİHM için açık bir alarm niteliği taşıdığını ancak mahkemenin aradan geçen yıllarda hala harekete geçmediğini, başvuruların hala sonuçlanmayı beklediğini belirtti. Açıklamada, “Bu sessizlik yalnızca bir gecikme değil, görev ihmali ve mağdurların umudunu kırmak anlamına geliyor” ifadeleri kullanıldı.
Başvuruların, Nisan 2021’de önce avukatların tutukluluk koşullarına ilişkin yapıldığı, ardından 15 Mart 2023’te adil yargılanma hakkı ihlalleriyle ilgili dosyaların AİHM’e sunulduğu dile getirildi. Ötesinde, hala 2014’ten beri hükümete iletilmeyen başvurular olduğu belirtildi. Aradan geçen yıllara rağmen başvurularda bir ilerleme kaydedilmedi.
Bildiriyi imzalayan örgütler, davaların yıllarca bekletilmesinin Türkiye’deki baskı ortamını daha da ağırlaştırdığını ifade etti. Açıklamada, “Mahkemenin uzun süreli sessizliği, Türk makamlarının ihlalleri cezasız sürdürmesini meşrulaştırıyor. Bu, yalnızca bireysel başvurucuları değil, tüm Avrupa insan hakları sistemini zedeliyor” denildi.
Örgütler, AİHM’in hem yetkisi hem de ahlaki görevi gereği, bu davaları öncelikli olarak ele alması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, gerekli durumlarda derhal geçici tedbir kararları alınması çağrısı yapıldı. “Aksi halde mahkeme, temel özgürlüklerin aşındırılmasına ortak olacak” denildi.
Hukuk örgütleri AİHM ile çalışmaya hazır; ancak AİHM’den bir talep yokHukukçular açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Basın konferansını takip eden TR724 muhabiri konuşmacılara AİHM ve Barolar ve hukuk örgütleri arasındaki ilişkiyi sordu.
Muhabirin, “AİHM Başkanı Mattias Guyomar, Haziran ayında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi önünde yaptığı açıklamada, görev süresi boyunca başvuruların 2-3 yıl içinde sonuçlandırılması konusunda çalışacağı konusunda kararlı olduğunu söylemişti. Siz de barolar ve hukuk örgütleri olarak bu konuda AİHM’e elinizden gelen desteği vermeye hazır olduğunuzu ifade ettiniz. AİHM tarafından size bir talep geldi mi? AİHM ile olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusuna Strasbourg Barosu Yönetim Kurulu üyesi Grégory Thaun cevap verdi.
AİHM önünde bir çok başvurusu bulunan tecrübeli avukat Thaun, AİHM ve avukatlar arasında kurumsal bir ilişkisi bulunmamasından duyduğu üzüntüyü şöyle ifade etti:
“AİHM organları ile avukatlık mesleği arasında kurumsallaşmış bir ilişki bulunmuyor. Birkaç yıl önce CCBE (Avrupa Barolar Birliği) bir kapı açmıştı ve yılda bir kez AİHM Yazı İşleri ile görüşüyor. Ancak, AİHM Yazı İşleri ile davalı hükümetler arasındaki iletişim düzenli ve kurumsal. Ancak bunun aksine avukatlar ile olan ilişki kurumsal düzeyde henüz çok iyi bir organizasyona sahip değil. Dolayısıyla taraflar arasında bir dengesizlik bulunuyor. Bence bu dengesizliği gidermek gerekir ve sorunuz çok yerinde.
Avukatlar, başvurucuları, yani Sözleşme ihlallerinin mağdurlarını temsil ettikleri için bu sürece daha fazla dahil edilmeli. Strazburg Barosu, coğrafi konumu nedeniyle bu konuda özel bir rol oynamaya son derece hazır. Birkaç yıldır, Fransa adına seçilen yargıcı her yıl davet etme alışkanlığı edindik. Böylece, Fransa adına seçilen yargıç ile baro arasında yıllık bir toplantı düzenleniyor. Bu son derece keyifli bir etkinlik ve yargıcın da bundan faydalandığını düşünüyorum: bu sayede Mahkeme’den biraz uzaklaşıp sivil toplumu temsil eden avukatlarla buluşabiliyor.
Bu tür temasların sayısının artırılması gerektiğini düşünüyorum ama daha önemlisi gayri resmi kalmaması ve kurumsallaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Elbette, ara sıra da bir araya gelinebilir, ama önemli olan, herkes için açık iletişim kuralları belirlemektir. Örneğin: taleplerimizi iletiriz, Mahkeme bize görüşünü bildirir, biz de karşılığında gözlemlerimizi iletiriz ve bu şekilde ilerleriz. Gerçek bir irade olduğu sürece, bunu uygulamak oldukça basit.
Mattias Guyomar’ın AİHM başkanı seçilmesinin ardından oldukça umutluyum. O, benim gözümde mükemmel bir hukukçu, çok dinamik ve bence başvuruların sonuçlandırılmasında yeni bir soluk getirmek istiyor. Bu istek gerçekleşecek mi? Göreceğiz. Eylemlerine göre kanaat sahibi olacağız. 2020 yılında Fransa’nın seçilmiş yargıcı olarak göreve başladığında, Fransız davalarını hızlıca ele alacağını ve başvuruları sunulduktan sonra 12 ay içinde taraflara ileteceğini vaat etmişti. Bu hedef büyük oranda yerine getirildi. Bu bir başarı.
Şimdi soru şu: AİHM Başkanı Guyomar, Yazı İşleri personelini, yani yaklaşık 650 kişiyi ve 46 üye devleti temsil eden diğer 46 yargıcı da bu yönde yönlendirebilecek mi? Bu kolay bir iş değil. Göreceğiz, ama bunu tüm kalbimle diliyorum, çünkü Mahkeme’nin kurulduğu günden bu yana karşılaştığı en büyük eleştirilerden birinin aşırı gecikmeler olduğunu çok iyi biliyor. Bazen başvurular yıllarca incelenmiyor.”
Uluslararası destekBasın toplantısında yayımlanan bildiriyi şu örgütler imzaladı:
Arab Lawyers Association (UK),
Asociación Americana de Juristas,
Avocats Européens Démocrates – European Democratic Lawyers (AED–EDL),
Barcelona Barosu,
European Association of Lawyers for Democracy and World Human Rights (ELDH),
Endangered Lawyer Foundation,
Human Rights Legal Project – Samos,
International Association of Democratic Lawyers (IADL),
International Association of Russian Advocates,
Osservatorio Avvocati Minacciati (İtalya),
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD),
Republikanischer Anwältinnen – und Anwälteverein (RAV),
Syndicat des Avocat.es de France,
Syndicat des Avocats pour la Démocratie ve
New York City Barosu Derneği.