Akın İpek: Kayyımlar görevlerini suiistimal ediyor

Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, kayyımların hukuka uygun olmayan eylemlerde bulunduğunu belirtti. İpek, "Şu an kayyım görevi verilen bazı kişilerin açıkca görevlerini suiistimal ettiklerini, şahsına vekalet çıkararak ordan da ek gelir elde etme peşinde koştuklarını, korumakla görevli olduğu mal varlıklarını görevlerini bahane ederek hissedarların itiraz etmesine rağmen keyfi olarak kullandıklarını ifade ettim." dedi.


İpek, yaptığı açıklamada kayyımların savcı talimatına dahi aldırmadığından da yakındı.

Akın İpek'in konu ile ilgili açıklaması şöyle:

"Tüm yetkili kamu kurumlarının, Koza ipek Grubu'nu özellikle son üç yıldır defalarca incelemesinden sonra, 25 0cak 2016 tarihi itibari ile atanan kayyınlarda üç aylık incelemelerini tamamladılar. Kayyım sayısı 21 den 9 a düşürüldü. Kayyım atanma gerekçesi olan 7 milyar dolar, himmet altını, kara para iftiralarının gerçek olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

Grup dışına para aktarılmadığı, şirket kasasının boşaltılmadığı, tüm mali tabloların şeffaf ve gerçek olduğu bir kez daha ispatlandı. Bugüne kadar ne şahsımne de grubumla ilgili en küçük bir suç tespiti yapılmamıştır. Hiç kimsenin ya da gurubun finansörü falan olmadığım da artık herkesin malumudur. Koskoca MASAK'ın yıllardır incelediği ve bugüne kadar suç bulamadığı raporunu bitirmemiş olmasına da imkan, ihtimal yok. İddia ediyorum hakkımda suç teşkil edecek hiç bir şey bulamadılar. Olmayan bir şeyi bulacak halleri yok.

Kayyımların kalma gerekçeleri tamamen ortadan kalkmıştır. Buna rağmen savcılığa avukatlarım vasıtası ile uluslararası büyüklükte olan Koza İpek Grubu'nun, imkanlarının çok geniş, olduğunu, mutlaka vasıflı, kariyerini ispat etmiş, hayatın da bir başarı hikayesi olmuş, SPK onaylı bağımsız bir kuruma görev verilmesi için defalarca talepte bulundum.

Şu an kayyım görevi verilen bazı kişilerin açıkca görevlerini suistimal ettiklerini, şahsına vekalet çıkararak ordan da ek gelir elde etme peşinde koştuklarını, korumakla görevli olduğu mal varlıklarını, görevlerini bahane ederek hissedarların itiraz etmesine rağmen keyfi olarak kullandıklarını ifade ettim.

Savcıların kayyım atamasını yaparken tespit edilen maaşların barınma, yemek, ulaşım giderlerini de kapsadığını açıkca kayyımlara tebliğ etmiş olmasına ragmen kayyımların savcı talimatına dahi aldırmayarak açıkca suç işlemeye devam ettikleri de ortada.

Sayın savcılığın bu konuda yasal işlem yapmasını bekliyoruz. Yargının asli görevi ve sorumluluğu vatandaşların mülkiyet hakkı gibi temel haklarını korumak değil midir?

133'üncü maddeye göre atanan kayyımların görevi, yalnızca şirketin kontrol altında tutulmasına ve iddiaya konu suçun bu şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmesinin önlenmesini sağlamaktır (böyle bir suç olmadığı defalarca anlaşıldı).

Madde 261- (1) İlgili kanunlarda belirlenen koşullara aykırı olduğunu bilerek, kişilerin taşınır veya taşınmaz malları üzerind karşılık ödenmek suretiyle de olsa zorla tasarrufta bulunan kamu görevlisi, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde 262- (1) Bir kamu görevini kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Mülkiyet hakkı bir temel hak olarak Anayasa'da güvence altındadır. Madde 133' e göre atanan kayyımlar, mal sahiplerinin yani hissedarların mal varlıkları ve mülkleri hakkındaki yasal tasarruf haklarını kullanmalarına engel olamazlar. Yasal kararlarının aksi yönde bir tasarrufda bulunamazlar, hissedarların mulkiyet haklarını kullanmasına mani olmak açık bir anayasayı ihlal suçudur.

Madde 155- 1) Başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Madde 262- (1) Bir kamu görevini kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Başlangıçta veya sonradan ortaya çıkan nedenlerle kayyım adayının veya kayyımın objektif, güvenilir, ehliyetli bir şekilde görevini yapamayacağı anlaşıldığında hakim veya mahkeme ya o kişiyi kayyım tayin etmemeli veya bu durum tespit edildiğinde kayyımın değiştirilmesine karar vermelidir.

Sayın savcılığın kanunların amir hükümlerini yerine getirmesini bekliyoruz. 21 kişilik kayyım heyetinin üç ayı bitirmesinden sonra, diğerlerinin kalması için artık hiç bir yasal gerekçe kalmadı. Zaten tüm bilgisayar kayıtları ve belgeler savcılıkta.

SPK onaylı yetkili bağımsız denetim kurumları zaten görevlerini sürdürüyor. Bu günden itibaren kayyımların grupta kalmaları sadece ve tamamen keyfi, haksız şahsi menfaat ve suistimallere imkan sağlayacaktır. Başka hiç bir yasal netice beklenemez. Yargımızın kayyımların görevlerine artık son vermesini bekliyoruz.

Son olarak öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin vicdanlı, ahlaklı yargı mensuplarına sonra tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum; ben hayatım boyunca hiç kimse için din, mezhep, etnik köken, siyasi parti tercihi sorgulaması, ya da ayrımcılığı yapmadım, yapmam. Bunu grubumuzu inceleyenler de görüyorlardır.

Biz grup olarak milyonlarca liralık okullar yapıp devlete bağışladık. Devletine bağlı olmayan birisi bunu yapar mı?

Ben siyasetçi değilim, bugüne kadar hiç bir siyasi söylemim, hedefim de olmadı. Sıradan çalışkan bir Anadolu insanıyım. Yalan söylemem, iftira atmam, inanmadığım şeyleri konuşmam. Yasalara harfiyen uyarak, doğru bildiğim gibi yaşadım, yaşıyorum. Yaptığım işleri de sadece Allah CC rızası için yaptım, kimseden bir beklentim de olmadı. Tek arzum hayırla yad edilmektir. Buna rağmen sanki bir şaki gibi evimi, işyerlerimi bastılar, tüm varlığımı ve ailemin varlıklarını da, tanımadığım açgözlü yabancılara teslim ettiler.

Bize yapılan zulümleri haklı göstermek için de hakkımda inanılmaz iftiralar uydurdular. Yok terörmüş, yok kara paraymış, yok himmet parasıymış. Bunların hepsi koskoca birer yalan.

Bugüne kadar grup olarak devletten hiç bir imtiyaz kullanmadık. Çok şükür, sadece çalışarak iş hayatında başarılı olduk. Benzersiz eserler inşa ettik. Ben hep bereketi artırdığına inanmışımdır, hayır işlerine önem verdik ve insanlarımız ile paylaştık. Ayırım yapmadan herkesin hizmetine sunduk. Gerçek budur. Elimizde sadece hukuk var. Hukukun öldüğüne inananlar olabilir. Ben ise, eninde sonunda hakkın tecelli edeceğine inanıyorum."
CİHAN
25 Ocak 2016 10:30
DİĞER HABERLER