Lise 2. sınıf öğrencisiyken görüp hayran kaldığı Türkiye'nin ilk seri üretim otomobil markası Anadol'la tam 43 sene sonra 14 bin 500 kilometrelik Pekin-Paris Rallisi'ne katılan Ahmet Öngün, Türkiye'de 60 milyar dolarlık büyüklüğe sahip otomotiv sektörünün mimarının Anadol olduğunu söyledi. 80'li yıllardan itibaren kendi otomotiv markasını oluşturmayı başaran Güney Kore'nin başarısına dikkat çeken maceraperest, "Anadolumuz yaşasaydı, bugün dünya otomotiv sektöründe bir Türk markası olacaktı." dedi.
'BİZ İLK OLDUK'
İzmir'de Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen söyleşide öğrencilerle biraraya gelen Gantek Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Klasik Otomobil Kulübü ve Porsche Club İstanbul'un kurucusu Öngün, Erdal Tokcan ile birlikte 2010 yılında 1967 model Anadol A1 ile katıldıkları 37 günlük Pekin-Paris Rallisi'nde yaşadıklarını anlattı. Aynı zamanda dünyanın en önemli ve en prestijli klasik otomobil yarışına katılan ilk Türk ekibi unvanını alan ve ikinci gelmeyi başaran ikiliden Öngün Moğolistan, Sibirya ve Kazakistan gibi engebelerle dolu parkurlardan geçtiklerini söyledi.
'O BİZİM PRENSESİMİZ'
Anadol'u ilk kez lise öğrencisiyken gördüğünde sevinçten gözlerinden yaşlar aktığını anlatan Ahmet Öngün, yarışmaya katıldıkları Anadol A1'i prenses olarak adlandırdıklarını söyledi. Maceraperest yarışçı, "Bu yarışmaya başvurmadan önce komite tarafından, ancak çok özel bir araçla katılabileceğimizin bilgisi verilmişti. Bunun için aracın orijinaline sadık kalındı ancak süspansiyonu kuvvetlendirildi. Bunlar yaklaşık iki sene süren bir zaman aldı. Başta zayıf olarak görünen aracımız, daha sonra yarış komitesi tarafından 'fantastik bir otomobil' olarak adlandırıldı. Biz de yarışa katıldığımızda ben 62, arkadaşım Erdal Tokcan 58 yaşındaydı. Yaşımızdan ötürü yarışmanın en zayıf halkası olarak görenler, finalde bizi tebrik etti." dedi.
'ANADOL HAKETTİĞİ DEĞERİ BULAMADI'
Anadol'un Türkiye'de otomotiv endüstrisinin kurucusu olduğunu ancak ABD'lilerin Ford'a yaptığı yeni yatırımlar sonucunda ismininin tamamen silindiğini belirten Öngün, "Vehbi Koç, Türkiye'nin kendi yaptığı otomobiline Türk insanını bindirmenin zamanının geldiğine inanıyor ve bu nedenle Ford'la ortak bir otomobil endüstrisi kurmak istiyordu. Koç'un o dönemde otomobil kısmının müdürlerinden Bernar Nahum, sac ile araba kalıbı yapmak o sıralar çok pahalı olduğu için fiberglastan otomobil yapma fikrini ortaya attı. Anadol'un doğuşunun en önemli yanı da bu oldu. Seri üretime geçen ilk yerli otomobil Anadol, Ford'dan alınan motorla, Türkiye'de üretilen gövde ve parçalarla ortaya çıktı ve 26 bin 800 liradan satışa sunuldu. Toplam 87 bin Anadol satıldı. Anadol, o günlerin yan sanayi yokluğunda çok iyi düşünülmüş bir otomobildi ve Türkiye'de otomotiv endüstrisinin kurucusu oldu ancak ABD'lilerin Ford'a yaptıkları yeni yatırımlardan sonra Anadol ismini tamamen sildiler. Bu nedenle Anadol, hakettiği değeri bulamadı. Anadolumuz yaşasaydı, bugün dünya otomotiv sektöründe bir Türk markası olacaktı. Şimdi Türk otomotiv sektörü, 60 milyar dolarla ihracatımızda bir numaradaki sektör olduysa bu başarı Anadol sayesinde oldu." dedi.
Ahmet Öngün ayrıca söz konusu yarıştan elde edilen gelirin Toplum Gönüllüleri Vakfı'na bağışlandığını, bu sayede de 140 öğrenciye dört sene boyunca burs imkanı sağlandığını söyledi. Söyleşiye Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ve Rektör Vekili Prof. Dr. Cemali Dinçer de katıldı. CİHAN