Ankara ile Atina’nın arasına Libya girdi

Ankara ile Atina, pozitif gündem yaratmak isterken kendilerini kameralar önünde kavga ederken buldu. Türk ve Yunan uzmanlara göre bu kavganın nedeni Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşması.
Doğu Akdeniz, Ege'deki kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması ve göçmenler… Ankara ile Atina arasındaki bu başlıklardaki kronik sorunların çözümü için Ege'nin iki yakasında son dönemde görülen ılımlı hava, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Ankara ziyaretinden sonra yerini soğuk rüzgarlara bıraktı.

Taraflar beş yıl aradan sonra istikşafi görüşmelere yeniden başlamanın heyecanını yaşasa da birbirlerine kızgınlıklarını Ankara’da kameraların önünde açık açık dile getirmenin getirdiği zorlu bir sürece girildi.

Başbaşa yapılan görüşmelerin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte kameraların karşısına geçen Dendias’ın önce "Sevgili Mevlüt" diye seslenmesi, ardından da "Ortamı dinamitleyen kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durmanız gerekiyor" cümlesiyle Ankara’ya uyarılarını sıralamaya başlaması Çavuşoğlu’nu kızdırdı. Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki anlaşmasının AB hukukuna aykırı olduğunu savunan Dendias, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuk kurallarına aykırı hareket etmekle suçladı, Yunanistan’ın "savaş tehdidi" ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Dendias’a "Gerginliği sürdürürseniz, biz de sürdürürüz" diye çıkışmaktan geri durmayan Çavuşoğlu ise Yunanistan’ın Türkiye tarafından kabul görmeyen uygulamalarını saymaya başladı. İlk sıraya Batı Trakya’daki Türk azınlıktan "Müslüman azınlık" diye söz edilmesini yerleştiren Çavuşoğlu, Ankara’ya "Suriyeli göçmenleri kullanıyorsunuz" suçlamalarını da gündeme taşıdı ve göçmenleri "Ege’de denize dökenin" Yunanistan olduğunu vurguladı.

Toplantıda Çavuşoğlu’nun Dendias’a "AB’yi bir kenara bırakalım. Birlikte uzlaşmaya bakalım" mesajı vermesi dikkat çekti. Peki neyin nesiydi bu gerilim? Dahası, ilk defa mı oluyordu?

"İlk kez değil, Yunan tuzağı"

Bir dönem AB Türkiye Daimi Temsilciliği görevinde de bulunan emekli büyükelçi Selim Kuneralp, DW Türkçe’ye Yunan tarafının böylesi çıkışları hep yaptığına dikkat çekiyor. Kuneralp, Yorgo Papandreu’nun başbakanken 2011’de Türkiye’ye geldiğini ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte Büyükelçiler Konferansı’na katılıp, kameralar karşısında Yunan tezlerini bir bir sıraladığını hatırlatıyor.

O konferansta Ege’deki uçuşlar ve Kıbrıs konusunda sert açıklamalar yapan Papandreu "Kıbrıs’ta işgal sürdükçe Türkiye AB üyesi olamaz" çıkışıyla hatırlanıyor.

Kuneralp; Yunan yetkililerinin buldukları her fırsatta Türkiye’ye karşı kendilerinin ne kadar haklı olduklarını savunmayı sevdiklerini söylerken "Yunanistan’ın bu tarzı, tavrı hep bilinir. Dendias da aynı tarzı sergiledi. Ortada bir tuzak vardı. Çavuşoğlu neden onun oltasına hemen atladı. Onu hemen yemeğe götürüp konuşmasını ve gerginliği bastırabilirdi. Krizi iyi yönetemedi" eleştirisi getiriyor.

"Yine gol yedik"

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB Konsey Başkanı Charles Michel’in Türkiye yaptığı ziyarette patlak veren "koltuk krizi"ni de hatırlatan Kuneralp, von der Leyen’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer verilmemesi konusunda AB’nin Türkiye’yi suçladığını belirtirken "Bir takım krizler oluyor ve sonrasında gol yiyen Türkiye oluyor. Herkes AB’nin dediğine inanıyor. Türkiye; bu tür konularda daha dikkatli olmalı, gol yememeli ama yine gol yedik" diye hayıflanıyor.

Kuneralp, Lozan Antlaşması’nda Batı Trakya’daki Türklerden "Müslüman azınlık" diye söz edildiğini Çavuşoğlu’nun aslında bildiğini de söylerken eleştirilerini  "Neden bu konuyu gündeme taşınıyor da Çavuşoğlu, Dendias’ın Lozan hatırlatmasıyla karşılaşıyor. Böyle olmamalıydı. AB’nin ikili ilişkiye karıştırılmamasını istemek de yanlıştı. Olmaz. Çünkü Yunanistan, AB üyesi bir ülke. Bunu Çavuşoğlu bilmiyor mu?" sözleriyle sürdürüyor.
16 Nisan 2021 20:19
DİĞER HABERLER