Arif Asalıoğlu - İsviçre'de Ukrayna zirvesi: Barış gerçekten masaya geldi mi?

Dünya'nın gözünün çevrildiği Ukrayna Zirvesi İsviçre'de yapıldı. Bu önemli organizasyonu samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu yorumladı.
Geçtiğimiz hafta sonu İsviçre'nin Bürgenstock kentinde uzun süreden beri hazırlık yapılan Ukrayna konulu zirve gerçekleşti. Avrupa güvenliği refleksinin ağır bastığı zirvede barış şartlarından daha çok, “savaşa güçlü şekilde nasıl devam ederiz?”  konuşmaları yapıldı. Zirve savaşın bitmesi adına maalesef bir öneri getirmedi. Belki en faydalı sonucu,Türk heyetin teklif ettiği gibi, başka bir zirve önerisi oldu. Zira daha önce de dillendirdiğimiz gibi Rusya’nın olmadığı bir müzakere masası sonuç vermeyecektir.

Bu açıdan Moskova’nın ve Kiev’in belli seviyede mutabık kaldığı İstanbul müzakere masasının, yine en uygun yer olacağını düşünüyorum. Savaşın durması adına önemli aktörlerden ABD, Çin ve Suudi Arabistan’ın da bu görüşü desteklediği bilinen bir gerçek. Bu açıdan İsviçre zirvesinde, belki de sadece Türk heyetin yaklaşımı savaşın bir an önce bitmesi temennisini taşıyordu.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in önerdiği Ukrayna ile barış müzakerelerinin başlatılmasına ilişkin koşulların, içeriği ne olursa olsun, anlaşmazlığın çözümüne yönelik önemli bir adım olduğunu dile getirdi. Ayrıca konferansa Rusya katılmış olsaydı daha etkili olacağını kaydetti. Konuşmasında, “Önümüzde Ukrayna barış planı var. Ve Rusya yakın zamanda belirli koşullar önerdi. İçeriği ne olursa olsun bunlar önemli adımlar ve başlangıçta bir umut ışığı. Çatışmanın diğer tarafı Rusya'nın temsil edilmesi durumunda bu konferansın daha sonuç odaklı olacağını belirtmeliyim" dedi.

İki yılı aşkın devam eden çatışmalarda, barış planının görüşülmesi beklenen bu zirvede, maalesef barış talebi zayıf kaldı. Rusya karşıtlığı pekişti. Ukrayna'nın silahlandırılması çağrıları güç kazandı. Avrupalı ??liderler ve ABD Başkan yardımcısı Kamala Harris uzun süreli destek planına yoğunlaştılar. Dolayısıyla savaşın belki de yıllarca devamı söz konusu olacak. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bir taraftan Rusya’nın agresif tutumunu bırakmasının gerektiğini söylerken, diğer taraftan daha güçlü silahlarla ve daha çok askerle Ukrayna’ya destek olunması gerekliliğini anlattı.

Sonuç bildirisinde dialog çağrısı
 
İsviçre'deki zirvenin sonuç bildirisinde yer alan tek mantıklı öneri, çatışmaların tüm taraflarıyla diyaloğun sürdürülmesiydi. Ayrıca yayınlanan metinde şu maddeler öne çıktı:

- Zaporozhye şehrinde nükleer enerji santralleri ve tesisleri, Ukrayna'nın kontrolünde, güvenliği tam olacak şekilde çalışmalıdır;
- Devam eden çatışmalar bağlamında herhangi bir nükleer silah tehdidi veya nükleer silah kullanımı kabul edilemez;
- Limanlardaki ve rotaları üzerindeki ticari gemilere saldırılar ve limanların sivil altyapısına yönelik saldırılar kabul edilemez;
- Gıda güvenliği hiçbir şekilde tehdit haline getirilmemelidir. Ukrayna tarım ürünleri başka ülkelere güvenli olarak tedarik edilmelidir;
- Karşılıklı esir değişimi yapılmalıdır;
- Barışa ulaşmak, tüm tarafların katılımını ve diyaloğunu gerektirir. Gelecekte tarafların temsilcilerini de kapsayacak şekilde somut adımlar atılmalıdır.

İsviçre zirvesi öncesi Putin’den yeni ateşkes ve müzakere şartları geldi

Katılımcılar, zirve öncesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçtiğimiz Cuma günü yaptığı açıklamayı görmezden gelemedi. Ve hatta Rus lider, bazı açılardan zirve gündemlerini kilitledi.

Putin’in Dışişleri Bakanlığı personeli ve Rus diplomatlara yaptığı toplantıda, Ukrayna ile ateşkes ve müzakerelerin başlaması için yeni şartları açıkladı. Referandum ile Rusya Federasyonu'na katılan Lugansk, Donetsk, Herson ve Zaporojye bölgelerinden Ukrayna birliklerinin tamamen çekilmesini istedi. Bu bölgelerin kesinlikle müzakere masasında yer almayacağını belirtti.

Putin, "Kiev böyle bir karara hazır olduğunu açıklayıp birliklerini bu bölgelerden gerçek anlamda geri çekmeye başlar başlamaz ve aynı zamanda NATO'ya katılmayı reddettiklerini resmi olarak bildirir bildirmez, tarafımız tam o anda ateşkes emrini verecektir ve müzakerelere başlayacaktır" dedi.

Putin bu önerilerin çatışmanın dondurulmasına yönelik değil, nihai olarak tamamlanmasına yönelik öneriler olduğunu vurguladı. “En önemli hususun altını çizeyim. Teklifimizin özü, Batı'nın istediği gibi geçici bir ateşkes veya ateşin askıya alınması değil. Onlar (Batı) kayıplarını gidermek, Kiev rejimini yeniden silahlandırmak ve yeni bir saldırıya hazırlamak istiyor. Tekrar ediyorum, burada (teklifimizde) söz konusu olan çatışmanın dondurulması değil, onun nihai olarak sonlandırılmasıdır" dedi.

Putin, Kiev ve Batı'nın Moskova'nın yeni barış teklifini reddetmesi halinde, Ukrayna için sahadaki durum daha da kötüye gideceği için önerilen şartların da değişeceği uyarısında bulundu. “Eğer Kiev ve Batılı başkentlerde bulunanlar, önceden de olduğu gibi yine reddederlerse, en nihayetinde bu onların meselesi, akan kanın devam etmesi konusundaki sorumluluk da onlara ait olacak. Sahadaki, kesişme hattındaki gerçekliğin Kiev'in lehine olmayan bir yönde değişeceği aşikar ve müzakerelere başlama şartları da farklı olacak" ifadelerini kullandı.

Washington’dan Pekin’e yaklaşımlar

Batı, Putin’in bu önerisini görmezden geldi ve kendi tutumlarını ön plana çıkardılar. Nitekim ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ukrayna krizinin çözümüne yönelik barış önerilerini teslimiyet çağrısı olarak değerlendirdiklerini belirtti. ABD'nin Kiev'i ‘hayır amaçlı’ değil, stratejik çıkarlarına uygun olduğu için desteklediğini belirten Harris, Washington ile Kiev arasında yakın zamanda imzalanan güvenlik garantileri anlaşmasının ‘ABD'nin Ukrayna'nın savunmasını sürdürme konusundaki uzun vadeli kararlılığını gösterdiğini’ kaydetti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise Rusya tarafında barışa yönelik tek bir adımın atılmadığından emin olduğunu açıkça ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Başkan Vladimir Putin'in Ukrayna'ya yönelik girişimine Batılı politikacıların tepkisi konusunda bilgilendirildiğini söyledi. Peskov’a göre Putin, bunu öngörülebilir olarak nitelendirdi. Peskov, Putin’in ‘‘Ancak yine de Ukrayna’da bile, aynı Kiev rejimi için koşulların daha da kötüleşmesini beklemeye değer mi diye merak edecek insanlar olacak. Sonuçta Kiev için 2022'deki bu koşullar daha iyiydi, sonra müzakerelerden çekildiler. Bu günkü mevcut koşullar dünyadaki gerçeklere dayanmaktadır. Bunlar 2024'ün koşulları” dediğini aktardı.

BM Güvenlik Konseyi toplantısında, Rusya'nın daimi temsilcisi Vasily Nebenzya, Ukrayna çevresindeki durumun giderek tehlikeli bir senaryoya göre geliştiğini, Rusya'nın barış teklifinin reddedilmesi halinde müzakerelerin yeni koşullarının tamamen ortadan kalkacağını söyledi. “Dünyada istikrarın sağlanması sorumluluğunun bilincindeyiz ve tüm ülkelerle diyaloğa hazır olduğumuzu teyit ediyoruz ancak bu, Bürgenstock'ta olduğu gibi birilerinin bencil çıkarlarına hizmet etmek amacıyla barış sürecinin taklidi değil, ciddi, Batı ve Kiev bu barış teklifini reddederse, kan dökülmesinin devamının siyasi ve ahlaki sorumluluğu onlara ait olacak" dedi.

Putin'in konuşmasından sadece birkaç saat sonra Pekin de barış görüşmeleri yapılması yönünde çağrıda bulundu. Çin'in BM Daimi Temsilcisi Liu Jieyi, "Silahlar çatışmayı sona erdirebilir, ancak kalıcı barış getiremez. Çin, taraflara siyasi irade göstermeleri, birbirleriyle yarı yolda buluşmaları ve ateşkes sağlamak ve çatışmaları sona erdirmek için mümkün olan en kısa sürede barış müzakerelerine başlamaları çağrısında bulunuyor" dedi.

Sonuç olarak mevcut gerilimde kilit ülkeler Rusya, Ukrayna ve ABD’dir. Fakat Barış garantörü ülkeler olarak Çin ve Türkiye'nin arabuluculuğu kullanılabilir. İstanbul ise gerçek barışın bir platformdu olabilir. Ayrıca bu müzakere esnasında iki nükleer güç Rusya ve ABD, kitle imha silahlarının kullanılmasının reddedilmesine ilişkin maddeleri ve nükleer/stratejik silahların kontrolü konularında yeniden masaya oturtabilirler. Ve bu durumda bütün insanlığın faydasına bir gelişme olacaktır.
17 Haziran 2024 12:33
DİĞER HABERLER