Asgari ücretteki maliyet artışının hazineden karşılanması reddedildi

TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen 'Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne hükümet, asgari ücretle ilgili yeni madde ihdası yaptı. Asgari ücretteki maliyet artışının bir kısmının hazine tarafından karşılanması teklif edildi. Ancak HDP'nin destek vermemesi sebebiyle yeni madde ihdasını hükümet geri çekmek zorunda kaldı. Asgari ücretteki maliyet artışının hazineden karşılanması şimdilik reddedilmiş oldu.

TBMM Genel Kurulunun 21. birleşimi yoklama yapılmaksızın müşahede ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın yönetti. TBMM Genel Kurulu'nda 'Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' görüşüldü. Kanun teklifi iki bölüm halinde görüşülmeye başlandı. 12 maddelik teklifin birinci bölümünde yer alan 6 madde kabul edildi.

Bir konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'yla ilgili bir geçici madde teklifi olduğunu söyledi. Bu konuda garip bir durumla karşı karşıya olduklarını dile getiren Soylu, şöyle devam etti: "2 Aralık 2015 tarihinden itibaren Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla ilgili taraflar; işçi, işveren ve kamu. Yaklaşık 25-26 gündür bu çalışmalar devam ederken asgari ücretin 1000 liradan 1300 liraya net bir şekilde gelmesi konusunda hemen hemen ortak bir mutabakata varıldı. Çok doğal olarak 1300 liralık asgari ücret konusunda şöyle bir tablo ortaya çıktı. Özellikle, işveren ciddi bir maliyetle karşı karşıya kaldığını, normal tasarlanan asgari ücret artışının her sene olduğu gibi enflasyon artı üzerinde bir artış olması lazım geldiğini ama yüzde 30'luk bir artışın ciddi bir şekilde maliyet yüklendiğini ve bunun rekabet gücünü azalttığını onun için kamu tarafından kısmen de olsa desteklenmesi lazım geldiğini ifade etti. Yaklaşık üç dört ayrı oturum gerçekleştirdik ve biz bunu Hükûmetle paylaştık."

"İŞVERENİN ORTALAMA YÜKÜ, BİR ASGARİ ÜCRETLİ KARŞILIĞINDA 274 LİRA"

Bugün yaklaşık 5,3 milyon asgari ücretli olduğunu dile getiren Soylu, "Eylül 2015 tarihi itibarıyla yaklaşık 5 milyon 300 bin asgari ücretli var. Ve bu asgari ücretlilerin aldıkları maaş 1005 lira. Eğer 1300 lira bugün olsaydı, 1000 lira ile 1300 lira bandı arasındaki asgari ücretli sayısı 8 milyon 520 bin olacaktı. Biz de şunu sağladık: Bu 8 milyon 520 bin kişiye bir destek ortaya koyalım. Çünkü, yüce Meclis şunu takdir eder ki mikro ölçekli işletmelerin kendi içerisinde çalışanlarının yüzde 70'i ile yüzde 75'i arası asgari ücretlidir. Yani özellikle küçük, orta boy işletmelerin. Mikro ölçekli işletmeleri korumak adına bir desteğin ortaya konulması, hem sivil toplum örgütleri hem işveren tarafları hem girişimciler tarafından bizden istendi. Tabii ki arkadaşlarımızın şöyle bir değerlendirmesi var: Niçin bugüne kaldı? Yine takdir edersiniz ki Türkiye bir bütçe yapıyor. Biz bu bütçe taslağı içerisinde neyi, ne kadar karşılayabileceğimizi ve hangi maliyeti ne kadar karşılayabileceğimizi düşünmeliydik. Yaklaşık bir haftadır, on gündür, geçici bütçenin dışında, genel bütçeyle ilgili çalışmalarımız bir noktaya geldi ve biz, bugün ancak, bu bütçede ne kadar bir yükü işverenden alabiliriz diye bir tabloyla karşı karşıya kaldık. İşverenin ortalama yükü, bir asgari ücretli karşılığında toplam yükü 274 lira. Bu 274 liranın bir kısmının paylaşılması konusunda bir talepleri var. Bunu işçiler de kabul ettiler ve ortak açıklama yaptılar. Gerek TÜRK-İŞ gerekse de diğer sendikalar, özellikle Sayın Başbakanımızın da katıldığı son çalışma meclisinde 'Evet, bu makuldür çünkü eğer böyle bir tablo ortaya çıkarsa kayıt dışına sevk eder, böyle bir tablo ortaya çıkarsa -Allah korusun- işten çıkarmalar olur ve böyle bir tablo ortaya çıkarsa Türkiye'nin dünyadaki rekabet gücü azalır.' diye bir iddia ortaya konuldu, ki bu iddia sabit ve doğru bir iddiadır."

"274 LİRANIN BİR KISMININ GENEL BÜTÇE İÇERİSİNDEN KARŞILANMASI KONUSUNDA MUTABAKATA VARILDI"

Bunun üzerinden yaptıkları çalışmalarda 274 liranın bir kısmının genel bütçe içerisinden karşılanması konusunda bir mutabakata varıldığını anlatan Soylu, şöyle devam etti: "Daha doğrusu, Hükûmetimiz böyle bir karara vardı. Ve bugün de bunu -yani 8 milyon 500 bin, toplam 12 milyon 800 bin civarında aktif sigortalı sayısı var, 337 bin, 340 bin civarında kamu çalışanı var, kamu sigortalısı var, kamu işçisi var- toplam 13 milyonu aşan bir rakam üzerinden bunu konuşuyoruz. Şunu yapabilirdik: Bütün ücretlilere bir pey verilebilirdi ama bunu yapmadık. Sadece, burada, özellikle asgari ücretlilerin haklarını muhafaza edebilmek ve asgari ücretli çalışan işletmelere bir rahat hareket edebilme kabiliyeti sağlayabilmek ama bunu da istihdam için yapabilmek. Bunu getirirken de şunu sağladık: Yine, bu işletmelere önemli bir açılım daha ortaya koyduk ki, bu da istihdamı ve asgari ücretli sayısını, daha doğrusu, istihdamı artırmaya yönelik bir anlayışı gerektirdi. Geçen yıl -2015 yılında- kaç kişi çalıştırıyorsa asgari ücretli, onun kapasitesinin artırılmasına yönelik eğer yüzde 11 artış sağlayacaksa biz onu karşılayacağımızı da taahhüt ediyoruz yani bu hem büyümeyi teşvik hem istihdamı teşvik hem rekabeti teşvik açısından. Bütün bunları, içeride, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzla, Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuzla ve HDP Grubumuzla konuştuk ve anlattık, makul bir şekilde bu değerlendirmeleri gerçekleştirdik. Ve en sonunda HDP Grubu bizim aramızdan ayrıldı ve buna da makuliyetin dışında hiçbir şey söylemedi, 'Bunu getirebilirsiniz.' dedi ve biz bunu getirdik. Beyler, biz maaşlarımızı bu insanların verdiği vergilerden alıyoruz; asgari ücretliden de alıyoruz, işverenin verdiği vergiden de alıyoruz. Sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. Ha, bunu ocak ayından sonra da yapabiliriz fakat yapılan davranışın, özellikle HDP Grubu tarafından yapılan davranışın son derece yanlış olduğunu ve sorumsuzluk içerdiğini ifade etmek istiyorum. Yapılacak başka bir şey yok, herhâlde önergeyi geri çekiyoruz."

"YÜKÜ İŞVEREN ÜSTLENSİN"

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan ise "Bu konuyla ilgili önergeyi içeride görüştük ve biz eleştirilerimizi söyledik sırasıyla. Ve nihayetinde Süleyman Sadi Bey 'İmzalayacak mısınız?' diye sorduğunda 'Hayır, imzalamayacağız; partimle görüşeceğim.' dedim. Gerekçelerimi de söyleyeyim: Bir sefer, böyle bir önerge bugüne bırakılmamalıydı tabii ki. Özellikle de böyle bir yasanın, torba yasanın arasına sokulmamalıydı. Ve diğer gerekçelerimizde şu şekilde: Öncelikle uluslararası rekabetten bahsetti Sayın Bakan. Bakın, asgari ücretin 1 Ocak 2015'teki karşılığı yani bin liranın karşılığı 462 dolar, o zaman da 950 küsur liraydı sanırım. Şimdiki 1300 TL'nin karşılığı 442 dolar yani geçen senenin altındayız dolar karşılığı olarak. Eğer ki uluslararası alana mal satan işverenlerimiz varsa bu anlamda dolar karşılığı daha az bir dolar ödüyoruz asgari ücretliye, bu tez bir sefer yanlış. Kayıt dışına sürüklemez çünkü herkes aynı rakamı ödeyecek. Yıllardır işveren biliyoruz ki -piyasadan gelen insanlar var- hep düşük gösterir yani şu anda 5,3 milyon asgari ücretle çalışanın -hepimizin onaylayacağı gibi- üçte 2'si zaten asgari ücret almıyorlar, daha yüksek bir rakam alıyorlar; yıllardır bu böyle ve işveren hem kamuyu bu anlamda zarara uğratıyor hem de işçinin düşük gözükmesiyle emeklilik hakkı dâhil pek çok hakkını gasbediyor. Bir maddemiz daha var önergede, içeride eleştirisini sunduğumuz. Zaten "asgari ücret" dediğimiz açlık sınırının altında olan hâlâ bir rakam. Yani şu anda açıklanan rakamlara göre 1400 lira civarında bir açlık sınırı var. 1300 lira bunun altında. Bizim önerimiz seçim bildirgemizde 2 bin TL'ydi, CHP'nin önergesi 1500 TL'ydi, MHP'nin önergesi sanıyorum 1600 TL'ydi. Bu çerçevede zaten asgari ücret bu rakamların, bütün vaatlerin altında. AKP bu anlamda vaadini yerine getirmiştir ve işverenler de yıllardır düşük gösterdikleri asgari ücretin ilk kez vergisini de karşılığını da işçinin hakkını da emeklilik hakkını da karşılamak durumundadır. Bu anlamda 10 milyar TL, bakın, kamuya bütçeden 10 milyar TL yük getirecek bir adımı atacaktınız burada; 10 milyar TL tam. Bu çerçevede bu 10 milyar TL'nin işveren tarafından ödenmesi ve sosyal politikalar dâhil, eğitim politikaları dâhil bu politikalara harcanması yönünde talebimiz var. Bu anlamda bu önergenin çekilmesi hayırlıdır ve bir daha da gelmemesini umut ediyoruz." şeklinde konuştu.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de bu önergeye onay verdiklerinin ve bir mutabakat sağlandığının doğru olmadığını söyledi. Bu kadar önemli konularda Meclisin teamüllerine ve İç Tüzük'e uygun bir şekilde yasama tekniklerinin uygulanmasını hep savunduklarını ve bundan sonra da savunacaklarını vurgulayan Baluken, "Böylesi önemli bir konuda siyasi partilerle görüşmeden, Komisyonda gerekli tartışmalar yapılmadan böyle son dakika önergeleriyle getirip burada ilgisiz bir şekilde tartışılırsa tabii ki Halkların Demokratik Partisi muhalefetten gelen denetim yetkisini kullanır. Kaldı ki sabahtandır yine hayretle dinliyorum, sanki burada asgari ücretin 1300 TL olmasını engellemişiz gibi bir algı yaratılıyor, ne alakası var! Biz o ücretin daha fazla olması gerektiğini düşünüyoruz ve bunu seçim bildirgemizde de ifade etmişiz. Ama burada işverene binecek olan yükü hazineden karşılamak demek, Türkiye'deki vergilendirme sistemi içerisinde bu yükü tekrar yoksul, emekçi halklara bindirmek demektir. Bizim açımızdan bu durumun kabul edilebilir herhangi bir yönü yoktur. Kaldı ki bu; büyük, orta ve küçük ölçekteki işletmeler açısından bir eşit rekabet ortamı falan da getirmiyor. Hem yasama tekniği hem de içerik açısından bu belirtmiş olduğumuz hususlardan dolayı bu önergenin çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi. CİHAN
30 Aralık 2015 02:18
DİĞER HABERLER