'Asıl olan çatışma değil birlik'

'Asıl olan çatışma değil birlik'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Mevlana göstermiştir ki, insanı evrenin özü ve özeti olarak görmeyen bir düşünce, bir inanç, bir edebiyat ve bir felsefe, evrensellik iddiasında bulunamaz'' dedi.
Mevlana Celaleddin Rumi'nin 733'üncü vuslat gecesi olarak kutlanan Şebi Arus Törenleri Konya'da başladı. Törenlerin açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yüksek yargı organlarının başkanları, yerli ve yabancı konuklarla vatandaşlar katıldı. -''İSLAM'IN BARIŞ MESAJI''- Mevlana'nın, bu veciz ifadelerle Kuran'ın mesajını sürdürdüğünü ifade eden Erdoğan, ''Adı dahi barış anlamına gelen İslam inancı, sadece Müslümanların dilinde değil, aynı zamanda ve en önce onların kalbinde yerleşmiştir. Zira iman kalplerdedir'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Öyleyse İslam'ın barış mesajı da Müslümanlar'ın kalbinde, günlünde yer tutmalıdır. İşte hümanist değerlerin Batı'da ortaya çıkıp olgunlaşmasından çok daha önce Anadolu'da Mevlana'nın sevgi öğretisinde mükemmel şeklini almış olmasını yüce dinimiz İslam'a borçluyuz. Bu topraklarda yetişen Yunus Emre'ler, Hacı Bektaş-ı Veli'ler ve Şeyh Edebali'ler gibi nice Allah ve insan dostları da aynı kutsal kaynaklardan seslenmişlerdir. Medeniyetler çatışması sözlerine verilen en etkili cevaplardan biri olan medeniyetler ittifakı çağrısının İspanya ile birlikte Türkiye'den yükselmiş olması elbette boşuna değildir. Bugün insanlığın cevap aradığı sorular, Mevlana'nın o hikmetli sözlerinde onun beslendiği İslam tasavvuf geleneğinde asırlar önce karşılık bulmuştur. Yapmamız gereken, şimdi bu değerlerimizi her zamankinden daha gür bir sesle yükseltmek ve bütün insanlığa mal etmektir. Mevlana'da iman, sevgi ve hikmetle birleşerek, adeta ete kemiğe bürünmüş ve bir insan-ı kamile bürünmüştür. Onun sevgi öğretisinin dili, dini ve ırkı farklı da olsa insanları ortak bir zeminde buluşturması bundandır. Esasen inanç ve tasavvuf geleneğimizde varolan bu zemin, paylaştığımız, insani ve evrensel değerler manzumesidir.'' -''BARIŞ, KARDEŞLİK, SEVGİ VE İMAN ÇAĞRISI''- Mevlana'nın ''Ne olursan gel'' çağrısının küresel ölçekte yankılanmasının sırrının burada gizli olduğunu dile getiren Erdoğan, Mevlana Yılı vesilesiyle insanlığın onun barış, kardeşlik, sevgi ve iman çağrısına daha fazla kulak vereceğine inandığını kaydetti. Törenin ardından Medeniyetler İttifakı projesi için ABD'nin New York kentine gideceğini hatırlatan Erdoğan, medeniyetlerin bu projeyi, 21. yüzyılın ''küresel barış projesi'' olarak gördüğünü bildirdi. BM'de, projenin nihai eylem planını yaşama geçireceklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Medeniyetler İttifakı'na esas teşkil eden küresel vizyonumuzun barış ideallerimizi burada ortaya koyacağız. Medeniyetler İttifakı'nın zemini bütün farklılıklarımıza rağmen bizi biraraya getirme gücüne sahip olan ortak insani değerlerdir. Bunun için Medeniyetler İttifakı aynı zamanda bir Mevlana ittifakıdır. Onun için Mevlana'nın ülkesi farklı din ve kültürleri barış içinde bir arada yaşatan tarihi tecrübesiyle, Medeniyetler İttifakı'nın sembol ülkesidir. Biliyoruz ki çağımızın vebası gibi hızla yayılan şiddet ve nefret hastalıklarından kurtulmak, sonsuzluk çeşmesinden su içen kılavuzların işaret ettiği doğru istikamete yönelmemiz de mümkün değil. İşte bu vahdete giden yolun istikametidir. Zira asıl olan çatışma değil, ayrışma değil, kavga değil, nifak değil birliktir. Mevlana'nın deyişiyle, 'İkilik, şaşı gören gözün görüşüdür. Aklın yolu, ilmin yolu, kalbin yolu, bize doğru istikameti, birliği gösteriyor.'' Erdoğan, Mevlana'nın ''Can bilgiyle akılla dosttur'' sözlerini de hatırlatarak, ''Canın Arapça'yla, Farsça'yla, Türkçe'yle ne işi var. Bizler bu coğrafyada, bu ülkede asırlar boyu bu anlayışla farklılıklarımızı vahdet içinde erittik. Çoklukta birliği yaşayarak, 3 kıtaya ulaşan muhteşem bir medeniyettik'' dedi. Yeryüzünde bu engin deneyim ve birikime sahip ikinci bir ülkenin gösterilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, ''Ne mutlu bizlere ki fırtınalı denizlerde yüzyıllarca bir temel gibi bize yol gösteren o geniş ufuklu kılavuzlarla, dün olduğu gibi bugün de aynı iklimi paylaşıyoruz'' dedi. Özellikle gençlerin bu değerlere sahip çıkarak bu iklimi yaşatması gerektiğini anlatan Erdoğan, bunun yalnızca bu toplum için değil, tüm insanlığın geleceği için önem taşıdığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Mevlana göstermiştir ki, insanı evrenin özü ve özeti olarak görmeyen bir düşünce, bir inanç, bir edebiyat ve bir felsefe, evrensellik iddiasında bulunamaz. Karanlıkta kalanlara ışık tutamaz, çıkış yolu gösteremez, kimseyi aydınlığa feraha kavuşturamaz. İnsanı düştüğü yerden kaldıracak, ruhundaki ağır yaraları iyileştirecek olan yol, eşrefi mahlukat olmaya doğru yürünen yoldur. Onun için dünya edebiyatının beslendiği önemli kaynaklardan biri olan Mesnevi, çağları aşarak bugünlere ulaşabilmiştir. Onun içindir ki din, dil, ırk, coğrafya farklılıkları Mevlana'nın sesine susayan insanların onu arayıp bulmasına mani olamamıştır. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Mevlana'nın mesajıyla buluşan insanlarla karşılaşırsınız.'' Bundan dolayı Mevlana'nın Mesnevi'sinin tüm dillere çevrildiğini vurgulayan Erdoğan, Mevlana'nın sesinin tüm dünyada yankı bulmasının bir tesadüf olmadığını bildirdi. -''İNSANLIĞIN BİNYILLARDIR ARADIĞI YANITLAR''- Onun felsefesinde insanlığın binyıllardır aradığı soruların yanıtının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, ''Renklerin aslı renksizliktir, savaşların aslı barıştır, barış dalgaları kopar, gönüllerde çimleri giderir. Savaş dalgaları kopar sevgileri altüst eder, diyor. İnsanlık, Mevlana'ya ve onun gibi Hak yolcularına, ışık kaynaklarına, derinden muhtaç olduğunu bugün, artık, daha çok hissediyor'' diye konuştu. Farklı dil, din ve kültürlere mensup milyonların Mevlana'nın özünde insan olmanın anlam ve değerini biraz daha yakından kavramaya çalıştığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Zira Mevlana'nın evrensel felsefesine göre insan evrenin özetidir ve insanın mayası da aşktır. Bu aşk, kin ve nefreti eriten, insanı beşer olmanın ihtiraslarından arındırarak, yaradılış gayesine erdiren aşktır. Her gün yeni gerilimlerle, yeni kavgalarla uyandığımız bu katı dünyada, sürekli çatışma üreten uygarlığın gerçek anlamda insanlığı mutlu ve huzurlu kılması mümkün değildir. Bu toprağın ve insanımızın mayasında yüce peygamberimizin yolunu izleyen tasavvuf ehlinin, Allah ve insan dostlarının manevi mirası vardır. Öyle bir dünyada ve zamanda yaşıyoruz ki, bitmez tükenmez ihtiraslar yüzünden yeryüzünün her köşesi yanıyor. Tahrip gücü yüksek bombalarla, dengesizlik savaşlarıyla, maddeyi tek değer olarak gören anlayışlarla insanlık bindiği dalı kesiyor. Hayat hızla yok ediliyor. Öyle bir zaman ki bu zaman, en büyük yangın, en büyük yoksulluk, en büyük ıssızlık, en büyük, en koyu karanlık gönüllerdedir. İnsani hassasiyetleri gözardı eden sadece maddi hedeflere odaklanmış, ilerleme anlayışıyla elde edilen başarılar, gönüllerdeki bu karanlığı gidermekte aciz kalıyor. İnsanlara gözyaşından, acıdan, yokluktan, yoksulluktan ve mutsuzluktan başka birşey vermeyecekse bunun adına nasıl ilerleme deriz. Çocuklarımızın kanlı savaşlara, teröre, baskıya, sömürüye, uyuşturucuya ve istismara kurban edildiği karanlık bir dünyaya aydınlık diyebilir miyiz? Kazandığımız güç ve servet bize en kutsal hak olan yaşama hakkına saygı göstermeyi öğretmiyorsa, refah, hakkaniyete uygun bir biçimde dünyanın bütün milletlerine yayılamıyorsa, zenginlikler, başkalarının yoksulluğu pahasına elde ediliyorsa, adalet nasıl tesis edilebilir?'' -''ÖNEMLİ OLAN''- Her gün medyaya yansıyan dehşet haberlerini okuduklarını anlatan Erdoğan, insani değerlerin, kültürel zenginliklerin, inanç ağlarının ve adalet duygusunun giderek daha çok örselendiğini söyledi. Erdoğan, önemli olan yıkılanla bozulanla değil, düzeltilenle boşluğu doldurmak olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: ''İnşallah 2007 yılı boyunca Mevlana'nın barışa, sevgiye, dostluğa, kardeşliğe ve hayra çağıran sesi bütün dünyada yankılanacaktır. Şunu da ifade etmek istiyorum, hükümetimiz ve Kültür Bakanlığımız üstüne düşen neyse bunu yapacaktır. Son sözü yine 800 yıldır bize yol gösteren, rehberlik eden, ulu zata, Hz. Mevlana'ya bırakalım: 'Güneş gibi ol şefkatle, merhametle, gece gibi ol ayıpları örtmekle, akar su gibi ol keremde, cömertlikte, ölü gibi ol öfkede, asabiyette, toprak gibi ol tevazuda, mahviyette, ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.' Bu hikmet dolu sözleriyle birlikte Mevlana'yı bir kez daha rahmetle anıyor, 2007 Mevlana Yılı'nın dünyamızda barış ve refah ideallerimizin küreselleşmesine vesile olmasını diliyorum.'' BAYKAL'DAN NAZIM ŞİRRİ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'de Taliban'ı değil Mevlana'yı yetiştiren İslamiyet yaşandığını kaydettiği konuşmasında Mevlana'nın evrensel değerine vurgu yaptı. "Her düşünceden insan Hz.Mevlana'yı büyük taktirlerini ifade etmiştir" diye konuşan Baykal, filozof Hegel'in "Mevlana gelmiş geçmiş en büyük şair ve filozoflardan birisidir" sözünü aktardı. Baykal, Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre, Şeyh Edebali gibi insanların Ortaçağ Avrupası karanlık yıllar geçirirken Anadolu'da yaşattıkları aydınlanmayı anlatarak, bunu "Anadolu Rönesansı" olarak niteledi. Baykal, Nazım Hikmet'in Mevlana adlı şiirinden şu dizeleri aktardı: "Sararken alnımı yokluğun tacı/ Gönlümden silindi neşeyle acı/ Kalbe muhabbette buldum ilacı/ Ben de müridinim işte Mevlana/ Edebe set çeken zulmeti deldim/ Aşkı içten duydum arşa yükseldim/ Kalpten temizlendim huzura geldim/ Ben de müridinim işte Mevlana." Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM Başkanı Bülent Arınç da törene gönderdikleri mesajlarda Mevlana felsefesine dikkat çekerek 733'üncü Şebi Arus törenlerini kutladı.
17 Aralık 2006 23:55
DİĞER HABERLER