Asrın Mazlumu ve Düşünce Mimarı-2

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ruhunun ufkuna yürümesinin ardından bir yıl geçti. Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul, bu vesileyle yeni köşe yazısını 'Asrın Mazlumu ve Düşünce Mimarı-2' başlığı ile kaleme aldı.

Aktüalitenin günümüz insanına yüklediği ağır dağınıklık yükleri var. Bu aktüalite keşmekeşi içinde insanın hakikatine dair çok şeyleri ıskalıyoruz. Ayrıca sathilik, yüzeysellik, bilgiye ulaşabilme kolaylığı ve bildim sanma ülfeti yine hakikatin nazlı yüzünü biz modern insanlara göstermeyebiliyor.  Geleneğin ve selefin uzun ve meşakkatli yollarla elde ettikleri mirası da modern çağın kolaycı ve dağınık zihinlerinin anlaması zorlaşıyor. Bu sentezi başarı ve ihlasla ortaya koyan isimlerin başında Fethullah Gülen Hocaefendi geliyor.

Moderniteyle Barışık Bir Gelenekçi
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin düşünce dünyasında, modernizmi dışlamadan geleneği koruma gayreti vardır. Mü’min, bir ayağıyla asr-ı saadette, diğer ayağıyla içinde bulunduğu zamanda yaşamalıdır.

O, geçmişin mirasını bugünün aklıyla yoğurmuş, çağın insanına yeni bir İslam yorumu sunmuştur. Bu anlamda Hizmet pratiği tüm milletleri kapsama içine alacak bir enginliktedir.

Dr. Oliver Leaman’a göre Gülen, klasik Sünnî ekolleri dışlamadan, Kur’an merkezli ve şahsi tecrübe odaklı bir çizgi izler.
Bu yönüyle Said Nursî ile tefekkür ve tasavvufî duyarlılık bakımından akrabalık taşır.
Gülen’in özgünlüğü, metinle şahsi tanıklığı buluşturan ve modernliğin itirazlarını ikna ve sorumluluk diliyle karşılayan bir dil oluşturmasında yatar.

Hizmetkâr Liderlik
Fethullah Gülen, Kestanepazarı yıllarından itibaren bizzat ders vererek, öğrencilerinin başında bir terbiyeci olarak bulunmuştur.
Cemaat mensuplarının sorunlarıyla yakından ilgilenmiş; evliliklerinden sağlık meselelerine kadar onlara rehberlik etmiştir.
Yıllar geçse bile, geçmişte öğrendiği bir problemi hatırlayıp sorması, onun insan merkezli liderlik anlayışını gösterir.

Wendi Lawson See, Hocaefendi’nin liderlik tarzını Hristiyan literatürdeki “hizmetkâr liderlik (servant leadership)” kavramıyla ilişkilendirir.
Dr. Fevzi Saraç ise Gülen’in liderlik modelini “dönüştürücü ve etik liderlik” paradigmalarıyla açıklar.
İhlas, güven, eğitim ve siyasetten uzak durma ilkeleriyle, çoğulcu toplumlarda köprü kurucu bir işlev görmüştür.

Müsbet Hareketin Çağrıcısı

Müsbet hareket, kötülük karşısında sessiz kalmak değil; iyiliği sistemli, planlı ve sabırlı bir biçimde yaymaktır. Hakikat, nefretle değil; merhamet, diyalog ve ilimle yaşatılır.

11 Eylül saldırıları sonrası Hocaefendi, açıkça “Müslüman terörist olamaz, terörist Müslüman değildir” diyerek büyük bir cesaret göstermiştir.
Bu söz, sadece bir tepki değil, bir ahlak manifestosudur.


Yıllar boyunca dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan terör eylemlerine karşı aynı müsbet duruşu sergilemiş, daima şiddetsizliği ve sağduyuyu tavsiye etmiştir.

Bu yaklaşımıyla, 2015 yılında Gandi–King–Ikeda Barış Ödülü’ne layık görülmüştür.

Ödül töreninde Komite Başkanı Prof. Lawrence E. Carter şöyle demiştir:

“Bu ödülü, 11 Eylül saldırılarını kınayarak küresel barışa katkı yaptığı, insani değerleri yücelttiği, farklılıkları bir arada tutan bir öğreti sunduğu için veriyoruz.
Onur duyuyoruz; çünkü siz, inancınızı insanlıkla buluşturup, ırk ve millet farklarını bir zenginlik olarak sundunuz.”

Hindistan merkezli Asya Çalışmaları Direktörü ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Anwar Alam, İngilizce kaleme alınan ‘Allah Rızası İçin: Hizmet Hareketinin Kökeni, Gelişimi ve Söylemi ‘ adlı kitabında, Gülen'in dünya barışına katkıları için şunları söyler:  “Gülen’in dünya barışına ve uzlaşmaya katkısı öncelikle maneviyat ve kültürel eksenli.  Şekilciliğe değil, dinin aslına, ruhuna önem veriyor.’’

The Life of Hizmet” “ Bir Hizmet Hayatı”  kitabında Gandhi ve Gülen arasındaki şu benzerliklere dikkat çekiyor: Her ikisi de şiddetsizliğe, Tanrı inancına, hakikate ve sevgi ahlakına bağlılık göstermektedir ve her ikisi de zulüm görmüştür.  Gülen ve Gandhi aynı zamanda eğitim, dua, empati, ilkeli çoğulculuk ve dinler arası anlayışa olan bağlılıklarını da paylaşmaktadır. 

Modern Cihad Anlayışı
Hocaefendi, tebliğ metodu olarak ‘’İrşad Ekseni” kitabında cihadı şöyle tanımlar:

“İnsanlarla Rableri arasındaki engelleri kaldırmak.”

Bu anlayış, insanın nefsiyle yüzleşmesi, egosunu ilahî emanet bilip onu doğru kullanarak başkalarının da ahlaki olgunluğa erişmesine yardımcı olmasıdır. Gülen öğretisinde  cehalet, fakirlik, tefrika ve taassup gibi düşmanlara ek olarak hilekarlık, zorbalık, sefahat, müstehcenlik, vurdumduymazlık ve kozmopolitlik gibi mücadele edilmesi gerekli cephelere de dikkat çekilir.

Ori Soltes, Gülen’in “cihad” kavramını üç düzeyde açıklar:

1.   Bireysel Cihad: Gençliği cehalet, yoksulluk ve çatışmadan kurtarma çabası.

2.   Toplumsal Cihad: Eğitim kurumları, sosyal programlar ve diyalog platformlarıyla iyilik üretimi.

3.   Sivil-Ahlaki Cihad: Şiddet merkezli anlayışlara karşı sivil bir İslam fikrini savunmak.

Vicdan Merkezli Sivil Bir Hareket

Gülen öğretisinde, akıl ve kalbin birlikteliği hep temel bir ilkedir.
Toplumsal çürümenin, vicdanın pas tutmasıyla başladığını söyler.
Vicdan; insan ruhunun, irade, kalp, şuur ve his boyutlarının birleştiği bir latîfe-i rabbâniyedir.
Bu yüzden Hocaefendi, vicdan merkezli sivil iradeyi hep ön planda tutmuştur.
Ona göre, vicdanı diri olan bir toplum asla yozlaşmaz.

Evrensel Ahlaka Giden Yol

Fethullah Gülen, yaşamadığı şeyi söylemeyi küfür sayacak kadar samimi bir ahlak anlayışına sahipti.
Sözleri bu yüzden tesirliydi; çünkü hal diliyle ve gönül şivesiyle konuşurdu.
Kendisini hiç görmeyen bir genç bile, onun bir cümlesiyle Afrika’ya öğretmenliğe gidebiliyordu.

Dr. Züleyha Mary Fikret, Ekim ayında yapılan Gülen Konferansı’nda şöyle tanımlıyor:

“Gülen, vahiy merkezli derin pedagojisiyle insan onurunu, evrensel değerleri ve ruh terbiyesini merkeze alan bir eğitim anlayışı geliştirmiştir.”

Asrın Mazlumu
“Zalimin zulmüne rıza göstermek; hem zulme iştiraktir, hem de hakka karşı hürmetsizliktir.”

Fethullah Gülen Hocaefendi, bu sözüyle yaşadığı mazlumiyeti özetler gibidir.
Kendi ailesinden yüzlerce insan hapse atılmış; kardeşi Kutbettin Gülen hâlâ suçsuz yere cezaevinde tutulmaktadır.

Kardeşleri Sıbgatullah,Salih Gülen ve ablası Nurhayat Gülen bu zulüm sürecinde vefat eden ve hicranla bu dünyadan göçenler arasındalar.
Sadece soyadı “Gülen” olduğu için evleri taşlanan, işinden edilen nice masum vardır.
Kendisi, memleket hasretiyle yanarken, Türkiye’den getirilen bir avuç toprağı koklayarak gurbette vefat etmiştir.

Hakkında atılan iftiralar, hakaretler, karalamalar ciltlere sığmaz.
Hiçbir zaman şiddete başvurmamış, kendisine zulmedenlere bile aynıyla mukabele etmemiştir.
Şefkati ve müsbet hareketi esas almış, kin ve nefretten uzak durmuştur.
Belki bir gün, onu yanlış anlayanlar da bu gerçeği fark edecek; bin pişmanlıkla hatırlayacaklardır.
O, gerçekten de asrın mazlumudur.

Hizmet: Bir Gençlik Hareketidir
Hizmet Hareketi’nin geleceği, bu vizyonla yetişen gençlerin omuzlarında şekillenecektir.
Bu gençler, küresel sorunlara duyarlı, teknolojiye hâkim, kültürel köklerine bağlı ve aynı zamanda evrensel değerlere açık bireyler olarak hareketin misyonunu ileriye taşıyacaklardır.

Hocaefendi’nin ideali; bilgiyle yoğrulmuş, vicdanıyla yön bulan, insanlık için çalışan bir Hizmet gençliği yetiştirmekti.
Ve bu ideal, bugün hâlâ yaşamaya devam ediyor…

Sonuç olarak, daha pek çok konferanslara, kitaplara, belgesellere, filmlere ve akademik araştırmalara kaynaklık edecek çok büyük bir düşünce mirası bırakarak Fethullah Gülen Hocaefendi aramızdan ayrılalı bir yıl oldu. Yetiştirdiği insanlar, ortaya koyduğu pratikler, onu görenler ve eserlerini okumaya, dinlemeye devam edeceklerle gelecek genç kuşaklara bu miras aktarılacaktır. Ümit ederiz ki gelecekte en parlak insanlık tabloları bu desenlerle ve notalarla donatılsın.

YouTube: https://youtu.be/naHTD97ARQA?si=4Ln7qCgHo0IF5_xD

29 Ekim 2025 12:03
DİĞER HABERLER