Atina'da Demirtaş ve Müslim "Öcalan" konferansında konuştu

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının 17'nci yıl dönümü nedeniyle Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenen konferansta birer konuşma yaptı.

ÖCALAN'A EV SAHİPLİĞİ YAPANLAR KONFERANSTA

Atina'da "Ortadoğu'daki gelişmeler, Kürt ulusal hareketi ve Öcalan" konulu bir konferans düzenlendi. Atina Gazeteciler Cemiyeti'nde 2 oturum halinde yapılan konferansa HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim, iktidardaki Syriza Partisi temsilcisi, 9 vekile sahip Merkez Birliği Başkanı Vasilis Levendis ve LAE Partisi Genel Başkanı ve eski bakan Panayotis Lafazanis'in yanısıra Öcalan'ın avukatları, yazar ve gazeteciler birer konuşma yaptı.

Konferansa LAE Partisi'nden eski bakanlar Dimitris Stratulis, Kostas İsihos, Nandia Valavani, Öcalan'ın Rusya, Yunanistan ve Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliği'ne sığınmasına kadar geçen süreçte aktif rol oynayan emekli Amiral Antonis Naksakis ve eski ajan Savas Kalanderidis de dinleyici olarak katıldı.

SALİH MÜSLİM: İNSANİ DEĞERLER İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ

"Ortadoğu'da Kürt halkının yeni rolü ve Kürt-Yunan dostluğu" konulu Kürtçe bir konuşma yapan Türkiye'nin terörist olarak gördüğü Salih Müslim, Yunan halkı ile Ortadoğu halkları arasında bin yıldan bu yana kültürel bağlar bulunduğuna değindi. Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin 17 yıl sonra Rojova'da özgür halkların oluşmasına katkı sunduğunu belirten Müslim, Kürt halkının binlerce savaşçısının insani değerler için mücadele ettiklerini söyledi.

PYD Eş Başkanı Salih Müslim, "Mezopotamya yeniden doğuyor. Herkesin eşit ve demokratik haklara sahip olabileceği bir yurt için mücadele ediyoruz." ifadelerini kullandı. Müslim, dün Syriza Partisi ile görüşmesinin ardından bugün de sol parti liderleriyle görüşmeler yapacak. Akşam ise bir başka etkinlikte konuşma yapacak.

"ÖCALAN OLSAYDI BÖLGEDE HİÇBİR SORUN YAŞANMAZDI"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise şunları söyledi: "17 yıl önce buralara geldiğinde Yunan ve İtalya halkının gösterdiği dostluğu bu halkların hükümetleri göstermiş ve konuda cesur öngörülü davranmış olsalardı, aktüel baskılara boyun eğmek yerine kendilerine gelen misafirin kim olduğunu ve nasıl bir tarih yapıcı ve değiştirici bir role sahip olduğunu görebilselerdi belki bağlantı kuracağım konu abartı gibi görünebilir ama bugün Ege denizinde mülteciler katledilmiyor olacaktı. Eğer dışarıda olabilseydi Kürt sorununun çözümü çok mümkün olacak barışı sağlamak çok mümkün olacak hatta Suriye'de kaosun önlenmesi durumun bu hale gelmesi belkide önlenmiş olacaktı."

"ÖCALAN'I İLK DEFA 16 YAŞIMDA OKUDUM"

"Çözüm barış ve özgürlük mücadelesi hırsıyla fikirlerini dışarıya taşıyabilmek için ne varsa elinde o imkanları sonuna kadar kullandı. Ve başardı. Özellikle İmralı hapishanesinde geliştirdiği tüm teori ve fikirleri çok önemli ölçüde dışarıya ulaştırmayı başardı." diyen Demirtaş, Öcalan ile ilk tanışma sürecini de anlattı: "Herhalde 16-17 yaşlarındayken ben ilk okumuştum Sayın Abdullah Öcalan'ı. O yaşlarda anlayabilmek anlam verebilmek çok kolay değil. Aradan çok uzun yıllar geçti ve bir buçuk yıl önce partimin eş genel başkanı milletvekili olarak 8 defa İmralı Adası'na gittim ve ilk defa kendisiyle orada tanışma fırsatı buldum.

"KUYUNUN DİBİ İMRALI'YI TASVİR ETMEK ZOR"

"Doğrusu anlatması tasvir etmesi zor bir ortam" diyen Demirtaş, "Onun için inşa edilmiş küçük bir cezaevi. Türkiye'de 600'den fazla cezaevi var. 30'dan fazla cezaevini gezdim. Fakat İmralı Cezaevi gibi bir cezaevi Türkiye'de hiç yok. Mimari yapısıyla fiziki koşullarıyla zannedersem dünyada başka bir örneği yok. Marmara Denizi'nin ortasında bir adada kayalıkların üzerinde tek kişilik bir cezaevi. Şu hissiyata kapılıyor insan gittiğinde. Hani çok değerli bir şeyiniz olur ve onu hiç kimsenin bulmayacağı bir yere saklamak istersiniz. Ben orada onu hissetmiştim. Evet burada kimse ulaşamasın diye çok değerli bir şeyi saklıyorlar."

"Fikirleri dışarı çıkmasın diye duvarları daha yüksek yapmışlar, kapılar daha kalın pencereler daha küçük camlar daha kalın bu şekilde fikirlerinin dışarı çıkacağına engel olunacağına buna inanmışlar." diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "Ne kadar toplumdan, dünyadan, kendi halkından, örgütünden uzaklaştırabilmek tecrit etmek için alınabilecek tedbir varsa hepsini almışlar. Bir defasında ziyarete gittiğimizde hücresinin kapısı açıktı kendisi görüşme yerinde bizi bekliyordu oradan geçrken birkaç dakikalığına kaldığı hücreye içeri girip bakma şansım olmuştu. Hiç abartsız 12 metrekare bir yer. Bir o kadar da havalandırma. Kafanızı kaldırmadan gökyüzünüzü görmeniz mümkün değil. Kendinizi adeta bir kuyunun dibinde hissedeceğiniz şekilde yüksek yapılmış."

"IŞİD TÜRKİYE'DE TEDAVİ OLUYOR"

Demirtaş, "Fikirlerini adım adım uygulayabilecek milyonlar var arkasında. Bu yüzden çok korkuyorlar. Bunun için bu kadar ağır bir saldırı ve tehdit altında. IŞİD ya da El Kaide yöneticileri Sayın Öcalan'ın maruz kaldığı uygulamayı görmüyorlar. Çoğu IŞİD üyeleri yaralanınca Türkiye'ye geçip tedavi görüyorlar." iddiasını da ortaya attı.

"ÖCALAN GAZETECİLERLE GÖRÜŞMEK İSTİYOR"

"Hatta dün bir gazete hala Öcalan bebek katili diye manşet atabildi. Bu çok üzücü." diyen Demirtaş, şu ifadeleri kullandı: "Keşke kendisini anlatabilecek imkan ve fırsat ona verilseydi. Çok istiyordu. 'Bir grup gazeteci İmralı adasına gelse ve doğrudan benimle görüşüp Türk toplumuna doğrudan seslenebilsem. Eminim herkesi barış ve çözüm için ikna edebilirim' diyordu. Özgüveni tamdı ama bu fırsatı asla ona vermediler. Avukatları, milletvekilleri, ailesi ve yazdığı mektuplarla çok kısıtlı bir şekilde Türk toplumuna kendisini anlatmaya çalıştı."

"ÖCALAN YENİ BİR DEVLET BİÇİMİ ÖNERDİ"

Demirtaş, şöyle devam ettti: "Hakkındaki dezenformasyon ve karşı saldırı o kadar büyük ve güçlü ki bütün bu gericilik içerisinde kapitalist moderniteye karşı oluşturduğu demokratik modernite fikri bırakın anlaşılmayı tartışılmıyor bile Türkiye toplumunda. Oysa yeni bir politik toplumsal ahlaki ilişki önermiş yeni bir devlet biçimi yeni bir vatandaş yönetim biçimi önermiş ve Ortadoğu da sadece Kürtler için değil bütün halklar ve inançlar için alternatif bir çözüm modelini hayata geçirmeye başlamış bir liderin daha fazla kendini anlatma hakkı olmalı."

"TÜRKİYE'DE BİRİ BEBEK KATİLİ DİĞERİ KURTARICI DİYOR"

Avrupa'daki yönetcilerin bir çoğu akıl tutulması yaşıyor. Haftaya ne olabileceğini ve nasıl tedbirler alınması gerektiğini maalesef göremiyorlar. Bu kahredici. Bu kadar büyük devletler topluluğunun politika üretmekte aciz kalması üzücü. 17 yıl önce Öcalan'a da böyle yaklaştılar. Benim ülkem Türkiye'de de bu meseleyi ve Öcalan'ı anlamaktan çok çok uzak. Hala bebek katili diye bir gazete manşet attı. Türkiye'de Abdullah Öcalan ile ilgili iki farklı algı var. Bir tarafta bebek katili olarak azılı bir terör lideri olarak gören bir anlayış, öbür tarafta özgürlük hareketinin lideri, bir önder bir filozof olarak gören ve kendisini kurtarcı olarak gören bir halk ve bir anlayış."

GLEZOS: SİLAH KAÇAKÇISI KÜRTLERİ NEDEN BIRAKMADINIZ

Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Manolis Glezos ise geçen hafta sonu 20'den fazla silah ve 250 bin civarında mermi ile Türkiye'ye geçmeyi amaçlayan 2 karavanla birlikte Meriç'in (Evros) Dedeağaç ilinde yakalanan Irak asıllı Kürt kökenli 3 İngiliz vatandaşının yakalanmasını eleştirdi. Glezos, yakalamak yerine hükümetin geçmelerine izin vermesi gerektiğini savundu. CİHAN
16 Şubat 2016 14:40
DİĞER HABERLER