Özbekistan'da, çok yönlü dış etkenler ile ideolojik iç baskının tezahürleri arasında gerilim artıyor. Taşkent, bir taraftan resmi söylem olarak Moskova ile stratejik ortaklıklarını sürdürüyor ve yakınlaşmayı dillendiriyor. Avrasya entegrasyon toplantılarına, BDT ve Şanghay İşbirliği Örgütü zirvelerine katılıyor. Diğer taraftan ise ülke, yönetim tercihi olarak Batı yanlısı bir sisteme ve kültür ortamı akışına kayarak oraya daha fazla odaklanıyor.
Halen Rusça, günlük hayatta ve iş dünyasında önemli bir iletişim olmaya devam ediyor. Milyonlarca göçmen işçi Rusya'da çalışıyor, kendi ülkelerine para transferleri yaparak, Özbekistan ekonomisini güçlendiriyor. Bunun yanında Moskova, Özbekistan'ın Büyük Avrasya projelerine katılımına özgüvenle yaklaşıyor.
Özbekistan, 2020 yılında devlet kurumlarında Özbek dilinin kullanılmasını zorunlu kılan bir yasa çıkardı. 2024'te Moskova Crocus alışveriş merkezine düzenlenen terör saldırısının ardından göçmenlerle bağlantılı gerginlikler yoğunlaştı. Rusya’ya girişler ve oturum şartlarında değişiklikler Özbek vatandaşları da etkiledi. Bu gelişmeler iki başkentte, karşılıklı olarak yetkilileri zora sokan adımların atılmasını doğurdu.
Rusya ve Rusça karşıtı söylemler iç gerilimi artırıyor
Özbekistan'ın Rus diline karşı tutumu ve özellikle son zamanlarda, Rusya yanlısı gazetecilere yönelik yaklaşımlar ilişkileri olumsuz etkiledi. Rusça konuşan gazeteciler ve blog yazarları üzerindeki baskı özellikle gerilimi artıran unsurlar olarak karşımıza çıktı. Ülkede zengin Rus kültürü geçmişi ve Rusça kaynaklı bilimsel birikim halen önemseniyor. Bu nedenle Rusya ve Rusça karşıtı söylemler iç gerilimi de artırıyor.
Rusya karşıtı söylemleri kendi bloğunda eleştiren yazar Aziz Khakimov'un gündeme düşmesi çok bariz bir örnek olarak kamuoyunu meşgul etti. Rus karşıtı paylaşımlar yapan medya mensubu Nikita Makarenko'nun açıklamalarını eleştiren Khakimov, sonrasında savaş propagandası ve nefreti kışkırtmakla suçlandı. Suçlamalar, Khakimov'un çeşitli Özbek medya temsilcilerinin milliyetçi ve Rus düşmanı açıklamalarını eleştiren ve tarihi gerçeklerin sistematik olarak çarpıtıldığını anlattığı videolarından kaynaklanıyordu.
Aslında daha geniş perspektiften bakılınca suçlamalarda, metodolojik bir zemine oturtturma ve bilirkişi görüşüne dayandırma kullanılıyor. Ve hatta belli seviyede, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü de dahil oluyor. Ayrıca suçlamaları pekiştirmek için “çok karşılaştığımız bir metod” olarak yerel bazı kuruluşlar, “meğer şikayetçi” olarak devrede oldukları ortaya çıkıyor. İşte Taşkent’te olan "Ezgulik" denilen bir kurum bu fonksiyonu yerine getiriyor.
Şubat 2024'te Gazetecilik Üniversitesi rektörü Şerzodhon Kudrathocayev, "Özbek dilini bilmeyenler ya işgalcidir ya da aptaldır" dedi. Bu açıklama Moskova'da resmi bir protestoya yol açtı. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Özbek büyükelçisini çağırarak memnuniyetsizliğini dile getirdi ve açıklamaların "saldırgan ve kabul edilemez" olduğunu, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ruhuna aykırı olduğunu vurguladı. Blog yazarı Hakimov daha sonra rektörü de eleştirdi ve 2025 yazında Rektörün şikayeti üzerine mahkeme süreci başlatıldı. Devamında ise Makarenko'nun suçlamaları ve açılan davalar izledi.
Bu örnekler günlük yaşantıda çokça yaşanıyor. Bu tip olayların bir tesadüf değil, toplum içinde sosyal çekişmelerin bir sonucu olduğunu belirtmek gerekiyor. Benzer sosyal değişim diğer cumhuriyetlerde de var. Kırgızistan'da aynı şekilde yerel blog yazarlarına baskı uygulandı. Rus karşıtlığı yayınları organize eden yetkili ortaya çıkarıldı. ve aslen Özbek olan Alamjonov isimli bu yetkili daha sonra Amerikan üniversitesinde medya koordinatörü olarak göreve başladı. Tüm bunlar, bölgede halen çok yönlü uzantıların sürdüğünü ve aslında yavaştan yavaştan Batı yanlısı yönelime doğru sistematik bir değişime kaymayı işaret ediyor.
Rusya bizim için önemli ve öncelikli bir stratejik müttefiktir
Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de Orta Asya ülkeleri ve Rusya devlet başkanlarının katılımıyla düzenlenen zirvede, ortak tarih, köklü ilişkiler, kültürel yakınlık, dostane ve güvenilir ilişkilerin bölge ülkeleri ile Rusya arasındaki işbirliğinin sağlam ve değişmez temeli olduğunu dile getirerek, "Rusya'nın bizim için önemli, öncelikli stratejik ortak ve müttefik olduğunu ve gelecekte de öyle kalacağını belirtmek isterim." dedi. Bununla birlikte jeopolitik zıtlıklar, dünya ekonomisindeki kriz süreci, yeni tehlikeler ve tehditlerin bölgede istikrarı sağlamak için daha yakın koordinasyon ve işbirliğini gerektirdiğini belirten Mirziyoyev, bu işbirliğini geliştirmek için daimi siyasi diyalogların güçlendirilmesi ve yapıcı işbirliğinin genişletilmesi, sürekli olarak hükümetler, bakanlıklar, kurumlar ve bölgeler arasında toplantıların yapılması gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, Özbekistan, Avrasyacı çizgi ile Batı arasında bölünmüş durumda. Mevcut durum aynı tonda devam ederse, Rusya ve Azerbaycan arasında daha önce gözlemlenenlere benzer gerginlikler Rusya ve Özbekistan arasında da ortaya çıkabilir. Ayrıca uzmanlar, bu durumda Taşkent'in elde ettiği ekonomik istikrarın ve bölgedeki önemli ortaklarından biriyle olan iyi ilişkilerinin tehlikeye girebileceğini düşünüyor. Bu durum, Orta Asya'nın jeopolitik geleceğinin yeniden şekillendiği bir dönemde bölgesel istikrarı da bozabilir. Aslında Özbekistan, tam da Aziz Hakimov örneğindeki yaşananları, cumhurbaşkanlarının söylediği şekilde uygulama fırsatına sahip. Hakimov gibi gazetecilerin serbest bırakılması, hukuk ve adalet ilkeleriyle örtüşen sorumlu bir devletin eylemidir.