Başbuğ ve Koşaner bunu da yapmış!

<b>Başbuğ ve Koşaner bunu da yapmış!</b>
Işık Koşaner ve ekibi, bir önceki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un planını empoze etmek istemiş!..
Lale Kemal, Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un 10-15 yıllık komuta kademesi oluşturduğunu söylüyor. Ona göre, Başbuğ'dan sonra gelen Işık Koşaner de bu planı uygulamak istedi. Ama geri tepti! Sebebiyse Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Ben neye imza attığımı görmek istiyorum." diyerek albayından generaline, sicilleri mercek altına almasıydı. Lale Kemal, Türkiye'de asker-sivil ilişkilerini en iyi bilen gazetecilerden. Taraf Gazetesi'nin Ankara temsilciliğini yapan Kemal'in, güvenlik sektörü, asker-sivil ilişkileri gibi alanlarda çok sayıda makale ve köşe yazısı var. TESEV'in (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) çıkardığı 'Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim' almanakları, bunlar içinde ayrı bir yer tutuyor. Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) toplantıları sırasında görüştüğümüz gazeteci, kısa süre önce emekliliklerini isteyen eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile eski komuta kademesine dair çarpıcı bir bilgiyle başlıyor röportajımıza: "Işık Koşaner, geçtiğimiz şubat ayında hükümete bu istifayı dillendirmeye başlamış. Şubat ayında, Balyoz Darbe Planı soruşturmasında, mahkeme 163 kişi hakkında tutuklama kararı verdi. Bunlar içinde eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın yanı sıra muvazzaf askerler de vardı. Nitekim Koşaner, tutuklu komutanları ziyaret etmek için Hasdal Cezaevi'ne giderek gövde gösterisi yapmaya başladı. O sırada şansını deniyordu!" Işık Koşaner'in emekliliğini istemesinin ardından yaptığı veda açıklamasında; yargılamalara itiraz etmekle kalmayıp, mahkemeler üzerinde kuşku uyandırmak istediğine dikkat çeken Lale Kemal, "Aslında 'Bunlar suçsuz' demeye getiriyor. Sorun bu zihin yapısında." yorumunda bulunuyor. Kemal, Koşaner'in veda açıklamasındaki şu sözlerin altını çiziyor: "Emekli ve muvazzaf çok sayıda TSK mensubu, somut delillere dayanmayan iddialar nedeniyle tutuklandılar." TSK içinde, Koşaner ve ekibinin emekliliğini istemesinin ardından, bir memnuniyet oluştuğunu kaydeden Lale Kemal'a göre, bu memnuniyetin sebebi şu: "Kurumlardan birini serbest bırakır, özerk bir alan içine koyarsanız; orada bazı illegal oluşumlar olur ve üstü kapatılır. Bu kapatılırken, üst rütbeler daha korunur hale gelir. TSK, terfisi gelen 14 general terfi etsin diyor. Hâlbuki TSK Personel Yasası'nın 65. maddesi bunu engeller. Albayın altında bir rütbede asker, plajdaki bir kıza sarkıntılık etsin, hemen içeri atılır. Bu ise bir darbe suçu iddiası... Dolayısıyla, siyasî iradenin muktedirliğini artırması ve askerî vesayeti geriletmesi, daha alt rütbeli subayların özgürlük ve mutluluk alanını genişletti." Koşaner ve ekibi, Necdet Özel'in önünü kesmeye çalıştı Lale Kemal, konuşma ilerledikçe, bir başka çarpıcı iddiada bulunuyor. O da, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve ekibinin, YAŞ'ta Genelkurmay başkanı olarak atanan Necdet Özel'in önünü kesmek istediği yönünde: "Necdet Özel'i bitirmeye çalıştı bu komuta kademesi. Geçen yıl, Jandarma Genel Komutanlığı'na gelmesinin akabinde, Özel'in adını vermeden bir terör olayındaki ihmal iddialarında onu baş sorumlu gibi adres gösterdiler. 23 Ağustos 2010'daki köşe yazımda da belirttim. Genelkurmay Başkanlığı, açıklamasında, bir PKK saldırısının Özel'in komuta ettiği bölgede meydana gelmiş olması nedeniyle, bu komutanı ad vermeden olaydan sorumlu gibi göstermeye çalışmıştı. Oysaki bir komutanı ad vermeden hedef gösteren bir Genelkurmay açıklaması olağan değildi. Komuta kademesi, Özel'in Genelkurmay başkanlığının önünü kesmek istiyordu. Bu sene de Koşaner hükümete bir planla gidiyor. O planda getirmek istediği komutanlar var. Aslan Güner, Kıvrıkoğlu vs... Özel'in önünü neden kesmek istiyor? Çünkü Özel, anladığımız kadarıyla sadece askerlikle sınırlı görevini yerine getirmek istiyor ve sivil iradenin üstünlüğüne saygı gösterir bir imaj oluşturuyor." Işık Koşaner ve ekibinin, bir önceki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un planını empoze etmek istediğini öne süren Lale Kemal, "İlker Başbuğ, daha Genelkurmay başkanıyken, 10-15 yıllık bir komuta kademesi oluşturmuş. Şimdikiler de onu empoze ediyordu. Ama geri tepti. Ne dedi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: 'Ben neye imzamı atacağımı görmeliyim.' Albayından generaline kadar hepsinin sicilini inceledi. Budur önemli olan. İlker Başbuğ'un projesi tam anlamıyla sona ermedi. Eski ekibin bir miktarı kalacak; ama seneye emekli olacaklar." sözlerini kullanıyor. Bu, darbeci zihniyetin temizlenmesinin zaman alacağı anlamına geliyor. Kemal'in burada örnek gösterdiği isim ise Özden Örnek'in darbe günlüklerinden, adeta bir darbeyi önlediğini gördüğümüz eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök: "Hilmi Özkök de o arınmayı yarım bırakmıştı, ya da hiç yapamamıştı! Darbeyi engelledi doğru; ama arınmayı yapamadı. Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz darbe planlarını yaptığı iddia edilen komutanlar, doğal emeklilik süreçleri geldiği için gittiler. Bir temizlik olmadı. Şimdi siyasî iradeye ve demokrasiye saygı duymayan; darbe iddialarıyla özdeşleşen, bunu bir suç olarak görmeyen ekibin yavaş yavaş tasfiye olduğunu görüyoruz. Ama zaman alacak." YAŞ'taki oturma planı, Necdet Özel'in fikri olabilir Taraf'ın Ankara temsilcisine göre, asker karşısında hiçbir zaman muktedir olamayan iktidarların arkasından gelen, muktedir olma yolunda ilerleyen bir hükümet, AK Parti. Çiçeği burnunda Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in avantajının da bu olduğunu belirtiyor: "Arkasında bir siyasî irade var. Burada önemli olan iyi bir asker olmak. Siyasî iradeye hesap verebilir olmak. Şeffaf olmak. Bunu da sağlayacak olan sivil irade ve Parlamento'dur." İlk defa bir YAŞ toplantısında masanın liderliğini tek başına bir başbakanın yapmasını çok önemli bulan Kemal'e göre bu istek bizzat Necdet Özel'den gelmiş olabilir: "YAŞ'ın başkanı, başbakandır. Yanındaki ne oluyor? Eşbaşkan! Türkiye bugüne kadar eşbaşkanla yönetiliyordu! O fotoğraf, sivil iradenin üstün olduğunu ve tek başkan olduğunu gösteriyor." Necdet Özel'i yıpratmak isteyen çevrelerin 'hükümete yakın, irticacı' gibi nitelendirmeler yapacağına dikkat çekiyor. Terörle mücadelede daha etkin bir yol izlemek amacıyla, hükümetin 'Profesyonel Sınır Birliği' oluşturma kararı, bu alanda Emniyet'in daha etkin bir rol almasını sağlayacak. Emniyet ve ordu, aynı çatı altında mücadele verecek. Burada bir güç kavgası ortaya çıktığının altını çizen Lale Kemal'e göre, bunun önüne geçmek için Jandarma'nın tamamen İçişleri Bakanlığı bünyesine girmesi elzem. TSK'nın terörle mücadeledeki yeniden yapılanmadan hoşnut olmadığını dile getiren deneyimli gazeteci, şöyle devam ediyor: "Emniyet'in terörle mücadelede etkin olmasından rahatsızlar; ama Dağlıca, Aktütün, Hantepe, Heron ihaneti iddialarından niye rahatsız olmuyorlar? Bir ülkenin ulusal çıkarı, profesyonel güçlerle terörle mücadele etmesidir. Önümüzdeki dönemi, hükümet 'ustalık' olarak ifade ediyor. Genelkurmay'ın da bu dönemde Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması şarttır. Siz, silah taşıma ayrıcalığı verdiğiniz kurumları denetlemek zorundasınız." Anayasa'nın olmazsa olmazları Yeni anayasa sürecinde, asker-sivil ilişkilerine yönelik beklentiler de üst düzeyde. Lale Kemal, önümüzdeki dönemde atılması gereken adımları şöyle sıralıyor: "Öncelikli yapılması gereken, Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması. Askerî müfredatın gözden geçirilmesi ve ideolojik bölümlerinin çıkarılması. Bunu Hilmi Özkök, bütün kıtalara yolladığı emirle de belirtmişti. Bu zihniyet yapısının değişmesi için müfredatın değişmesi şart. Askeri harcamalarının denetlenmesi gerekiyor. Sayıştay Yasası, geçen yılın sonuna doğru çıktı. Hükümet onu biraz kadük etti. Askeri kollamak için yapmadı bunu; askerî harcamalar Bakanlar Kurulu onayıyla kamuoyuyla paylaşılacak. İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi kaldırılmalı. Jandarma ile TSK'nın, kanunların üzerine çıkan yönetmelikleri var. Bunların ayıklanması gerekiyor. TSK'yı başına buyruk hale getiren iç yönetmelikler temizlenmeli. Mesela Silahlı Kuvvetler Vakfı'nın 17-18 firması denetlenecek mi? Ne kadar denetlenebilecek?" *** Karargâh gazeteciliğini, siyaset bitirebilir Genelkurmay'ın 28 Şubat sürecinden bu yana yürüttüğü ve medya arasında açık bir ayrımcılık anlamına gelen akreditasyon uygulaması için "Yasal değil. Akreditasyon yasağının amacı, basın üzerinden toplumu sindirmek. TSK'yı eleştiren gazetecileri itibarsız kılmak!" yorumunu yapan Lale Kemal; yeni Genelkurmay Başkanı'nın atacağı en önemli adımlardan birisinin bu uygulamayı kaldırmak olacağını düşünüyor. Devlet sırrı olmamak kaydıyla, her türlü bilginin verilmek zorunda olduğunu ifade ederken; "Batılı ülkelerde, gazeteci olarak soru sorduğunda her türlü bilgiyi alabiliyorsun." diyor. Karargâhla yakın ilişki içinde olan gazetecilerin, siyasî iradeyle de yakın ilişki içine girerek birer 'aracı' gibi davrandığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Oradan aldıklarını ona yayıyorlar. Burada siyasete de önemli görev düşüyor. Bu adamlarla çok konuşmayacaklar. Gazetecilik işlevinin dışına çıkıp, sözcülük işlevine soyunan adamı, ben siyasetçi olsam, muhatap almam! Gazetecilik yapacak!"
07 Ağustos 2011 05:30
DİĞER HABERLER