Beştaş: Cumhurbaşkanının ifadeleri düşünce ve ifade özgürlüğüyle bağdaşmıyor

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından yayınlanan 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiriye imza atan akademisyenlere sahip çıktı. Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar tarafından akademisyenlerin hedef gösterildiğini dile getiren Beştaş, hakaret, tehdit içeren konuşmaların demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, hukuk devletine, düşünce ve ifade özgürlüğüyle bağdaşmadığını söyledi.

Adana'da Avcı, Kurt ve Akgümüş aileleri arasında yaklaşık 1 yıldır devam eden kan davasının sonlandırılması için düzenlenen barış yemeğine katılan Beştaş, yemek sonrası bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenleri vatan hainliğiyle suçlamasına tepki gösteren Beştaş, düşünce açıklamasının hem anayasada, hem yasalarda hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde garanti altına alınan bir hak olduğunu belirtti.

"Bir profesör, her gün ölümlerin olduğu, ablukaların devam ettiği bir zamanda savaş ortamına ait düşüncesini ifade edemeyecekse kim ifade edebilecek?" diye soran Beştaş, bildiriye milyonlarca insanın imza atacağına inandığını anlattı. Akademisyenlerin düşüncelerini açıkladıkları için gözaltına alınmasını ise korkunç olarak değerlendiren Beştaş, "Akademisyen niye gözaltına alınır, iddia ne, sen düşünceni açıkladın. Zaten bunu savunuyor, imzasını atmış. Sabah 4'te-5'te evine niye baskın yapılıyor. Bunlar davet edildiğinde zaten gidip ifade verecek insanlar. Hiçbiri kaçacak insanlar değil. Bu da yetmezmiş gibi okullarında, odalarında, evlerinde saatlerce arama yapıldı. Niye arama yapılır, bir hukukçu olarak bunu asla anlamam, kabul edemem. Hiçbir hukukçu bunu anlamaz. Bir bildiriye imza atan birinin evine niye gidilir, saatlerce niye arama yapılır, ne aranıyor? Orada aranacak bir şey yok suç unsuru. Tek suç unsuru var iddia edilen o da bildiri. Kalem mi aradılar, mürekkep mi aradılar, kağıt mı aradılar, yani ne yapıyorlar? Hukuksuzluk diz boyu açıkçası, buna bir son verilmesi gerekiyor. Umarım bu akademisyenler çevresinde oluşan kamuoyu bu akıl tutulmasına bir çıkış yolu bulur." dedi.

"AİLELERİN CENAZELERİYLE VEDALAŞMA HAKKINI ORTADAN KALDIRAN BİR TARİHİ DÖNEMİ YAŞIYORUZ"

Konuşmasında Adli Tıp Kurumu Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere de tepki gösteren Meral Danış Beştaş, "Cenazelerin 3 gün boyunca aileler tarafından alınmaması halinde oradaki vali ve kaymakamlıkların defnedebileceği Adli Tıp Kurumu Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle karar altına alınmıştı. Bugün bu sefer yeni bir yönetmelikle, bu sefer diyorlar ki eğer cenaze töreni farklı olaylara sebebiyet verebilecekse, propagandaya dönüşebilecekse kendileri cenaze törenini bile, ailelerin cenaze törenine gidişini bile engelleyebilir. Yani öyle bir ortam oluştu ki, artık halkın, ailelerin, kendi cenazelerini inançlarına göre, dinimize göre, yerine getirmemiz gereken görevleri bile engelleyen, ailenin kendi cenazesiyle vedalaşma hakkını bile ortadan kaldıran bir tarihi dönemde yaşıyoruz. Bu, çok az dönemlerdir dünya tarihinde bu tip dönemler. Buna karşı da asla zulmü kabul etmemenin insanlığın, adaletin, İslamın ve demokrasinin bir gereği olduğunu da paylaşmak istiyorum." ifadelerini kullandı.

Öte yandan törende Avcı, Kurt ve Akgümüş ailelerinin fertleri barışarak tokalaştı. Barışla ilgili olarak din adamlarının konuşmalarının ardından aileler aynı masa etrafında yemek yedi. CİHAN
16 Ocak 2016 17:56
DİĞER HABERLER