BİM, A101 olmasa halkın aç kalacağını biliyor mu acaba?

Cumhurbaşkanı’nın iddiasının aksine, BİM ve diğer indirim marketleri olmasa milyonların işsiz kaldığı pandemide şehirlerde yaşayan alt gelir grupları aç kalırdı! İktidarın, şehir yoksullarının ayakta kalmasına destek olan bu marketleri hedefe koyması, sokaktan ve hayattan ne kadar koptuğunun bir başka göstergesi. Saraydan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi lokantasından çıkıp hayatın içine biraz karışmalarını tavsiye ederim.
Barış Soydan | T24
BİM, A101 olmasa halkın aç kalacağını biliyor mu acaba?

Yeni iç düşmanımız hayırlı olsun: Zincir marketler. Sorunları çözmek yerine günah keçisi bulup üzerine yıkmayı seven iktidar enflasyonda da suçluyu buldu: Beş zincir market. Yani BİM, Şok, A101, Migros ve Carrefour. Ticaret Bakanlığı soruşturma başlatıp müfettiş görevlendirdi bile. AKP üyesi Şamil Tayyar önceki gün perakende patronlarını sosyal medyada ağır şekilde suçluyordu: 

Önce BİM’ci Galip Aykaç. Sonra ŞOK’cu Murat Ülker. Tekelleştiniz. Üreticiyi tarlasında, çiftliğinde, işletmesinde kendinize mahkûm ettiniz. Rantta zirve yaptınız. Yetmedi. Teşkilatlarımıza, bürokrasiye, kabineye sızdınız. Devam edin. Az bile yaptınız! 

Diğer iç düşmanlarda olduğu gibi enflasyonda da sorumlunun zincir marketler olduğu iddiası cambaza bak yanıltmacasından başka bir şey değil. Asıl meseleye birazdan geleceğim ama önce Sezar’ın hakkını Sezar’a vereyim; Cumhurbaşkanı’nın iddiasının aksine, BİM ve diğer indirim marketleri olmasa milyonların işsiz kaldığı pandemide şehirlerde yaşayan alt gelir grupları aç kalırdı!

Ne BİM’in patronlarını tanırım ne A101’in. Muhafazakâr olduklarını, iktidarla iyi ilişkiler kurduklarını ve benim gibi eleştirel yazarlardan pek hoşlanmadıklarını biliyorum sadece. Ben de onlardan çok hoşlandığımı söyleyemem ama bu, sokakta olan biteni görmeme engel değil. Bakkala, pazara, Migros'a parası yetmeyen yoksulların BİM'den, A101’den alışveriş ettiğini biliyorum, görüyorum. BİM'in Dost yoğurtları, Aknaz, Binvezir peynirleri gibi fason üretim ucuz markaları ile Migros’un ya da kazıkçı esnafın ürünleri arasında ciddi bir fiyat farkı var çünkü.

Aynı şey A101 ve Şok’un belki biraz kalitesiz ama ucuz markaları için de geçerli. Sarayda değil halkın içinde yaşayan herkes bunu biliyor. Bilmeyenlere de Ekşi Sözlük'te BİM'de satılan ucuz ürünlerle ilgili olarak açılan ve tam 327 sayfa içerik bulunan entry'yi tavsiye ederim.

Nitekim BİM de kendi raflarındaki ürünlerin fiyat artışının enflasyonun belirgin şekilde altında kaldığını söylüyor.

İktidarın, şehir yoksullarının ayakta kalmasına destek olan bu marketleri hedefe koyması, sokaktan ve hayattan ne kadar koptuğunun bir başka göstergesi. Akıl vermek benim işim değil ama seçim öncesinde saraydan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi lokantasından çıkıp hayatın içine biraz karışmaları iyi olur.

Öyleyse gıda enflasyonun gerçek sebebi ne? Birçok sebep var ama asıl sebep başkanlık sistemi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre tarımda girdi fiyatları son 1 yılda yüzde 30 arttı. Gübredeki artış yüzde altmışı geçti.

Girdi fiyatları neden artıyor? Çünkü mazotta, gübrede, hayvan yeminde ithalata bağımlıyız ve dolar artınca ithalat fiyatları artıyor.

Öyleyse kendimize şu soruyu sormamız gerek: Dolar ne zaman artmaya başladı? Cevap: 2018 yılındaki başkanlık seçimlerinden bir ay sonra, Rahip Brunson krizinin patlamasıyla.

Dolar o günden beri dikiş tutmuyor. Tabii enflasyon da.

Doların patlaması ile başkanlık sistemi arasında nasıl bir ilişki var? Yakın bir ilişki var. Recep Tayyip Erdoğan 2018 Haziran'ındaki başkanlık seçimlerinden bir ay önce Londra'da yabancı yatırımcılarla yaptığı toplantıda yeni dönemde ekonomide işlerin çok farklı olacağını söylemişti. Faizin düşürüleceğini de.

Seçimi kazanınca Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i kovdu, yerine Berat Albayrak'ı atadı. Piyasa mesajı aldı, bir ay sonra dolar patladı.

Sonra rezervlerden 128 milyar dolarlık satış ve yeni faiz indirimleri geldi, dolar uçtu gitti. Tabii çiftçinin maliyetleri de.

Tabii ki yapısal problemler de var. Çiftçiler para kazanamadıkları için köyleri terk ediyor, ekili araziler azalıyor... Bunlar da yanlış politikaların sonucu.

Bu arada tarladan tüketiciye ulaşan yolda gerçekleşen yüzde yirmi, yirmi beşlik fire de önemli ama bunun sorumlusu da iktidar. Çünkü bu meseleyi çözmek için 2016 yılında Merkez Bankası bünyesinde kurulan Yapısal Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü’nün çözüm önerileri savsaklandı, geçiştirildi. (Bugün yapılacak denilen hemen her şey o zaman hazırdı. Hal Yasası, soğuk taşıma zinciri, sözleşmeli tarım, marketlerle doğrudan işbirliği vs.)

İktidar “Yaptık bir hata” diyecek değil ya. Diğer alanlarda olduğu gibi gerçeklerle yüzleşmek yerine iç düşman yaratıp ve “Cambaza bak” diyor.

Halk bunu da yer mi? 2023’te göreceğiz.
27 Eylül 2021 12:00
DİĞER HABERLER