''BİM yıl sonu satış büyüme beklentisini yüzde 20’den yüzde 30’a çıkarmış durumda. Tekrar edeyim: BİM, krizin ortasında yüzde 30 büyüme hedefliyor! Enflasyon sağolsun!''
Barış Soydan / T24
Yoksulluk büyüdükçe büyüyen şirket: BİM'in kârındaki patlamanın öyküsü...
Kriz olması, her şirketin kötü durumda olması anlamına gelmiyor. Krizde büyüyen şirketler de var. Onlardan biri de BİM.
Krizde insanlar ne yapar? Ne yapacak, tasarruf yaparlar. Normalde saçımızı televizyonda reklamı durmadan dönen 20 liralık şampuanla yıkarken, krizde adı sanı duyulmamış 10 liralık şampuan kullanmaya başlarız. (Şampuan genel bir eğilimi anlatmak için verdiğim bir örnek, elbette. Şampuanınızdan vazgeçemiyor olabilirsiniz ama yoğurdunuzu ya da tıraş köpüğünüzü değiştirmiş olabilirsiniz. Az buz değil, indirim marketlerinde satılan ürünlerle diğer marketler arasında ürün başına 5-10 lira fark var.)
2001 Krizi’nde de böyle olmuştu. Yine böyle olacağı belliydi. 15 Ağustos’ta yayınlanan “Kriz hayatımızı nasıl değiştirecek?” başlıklı yazımda şöyle demiştim: “Migros’tan BİM’e ve A101’e müşteri göçü yaşanacak. Ama en pahalı segmentteki ürünlerin marketi Makro’dan kaçış olamayacak çünkü krizler yüksek gelir grubunu değil orta sınıfı vurur.”
Öyle de oldu: BİM’in kârı üçüncü çeyrekte (Temmuz-Ağustos-Eylül) patladı. Şirket bu dönemde 364 milyon TL net kâr açıkladı. Bu rakam, yıllık bazda yüzde 60 kâr artışına karşılık geliyor.
Bu kadarını piyasa bile beklemiyordu. BİM’in kâr artışına dair piyasa beklentisi, gerçekleşen rakamın yüzde 17 altındaydı.
BİM’in kârı nasıl patladı?
Cirodaki, yani satış gelirlerindeki beklenmedik artış sayesinde. Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde, yani kriz aylarında şirketin cirosu yıllık bazda yüzde 35 büyüyerek 8.46 milyar TL’ye dayandı.
BİM yıl sonu satış büyüme beklentisini yüzde 20’den yüzde 30’a çıkarmış durumda. Tekrar edeyim: BİM, krizin ortasında yüzde 30 büyüme hedefliyor! Enflasyon sağolsun!
“Enflasyonla BİM’in cirosu arasında nasıl bir ilişki var?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim…
Enflasyon Ekim’de yüzde 25’e yükseldi. Bu, yüzde 25 maaş zammı alamayan tüm çalışanların (Özel sektörün neredeyse tamamı) yüzde 25 yoksullaşması demek.
Geliri yüzde 25 eriyen insanlar iki yakalarını nasıl bir araya getiriyor, krizle nasıl baş ediyor?
BİM’in Temmuz-Ağustos-Eylül bilançosundan çıkan gerçek: İndirim marketler sayesinde. 20 liralık şampuan yerine 10 liralık şampuan kullanarak…
Kısacası BİM’in kârındaki güçlü artış bir sürpriz değil. Krizde sadece BİM’in değil, tüm “ucuzcu” perakendecilerin, A101’in, LC Waikiki’nin, FLO’nun kâr patlaması yapacağını tahmin etmek de bir kehanet olmaz.
Ama tabii bir noktadan sonra pahalı ürünlerden ucuz ürünlere dönmek de yoksullaşmayla baş etmeye yetmeyebilir. Vatandaşın bazı harcamalardan toptan vazgeçmesi de gündeme gelebilir. Nitekim 2001 Krizinde böyle olmuş, bazı tüketici harcamalarında reel düşüşler yaşanmıştı.
Piyasadan gelen veriler, şu anda durumun bu kadar vahim olmadığını gösteriyor. Araştırma şirketi Ipsos’un verilerinin, krizde tüketim harcamalarının azalmadığını ama şekil ve yön değiştirdiğini gösterdiği söyleniyor. Söyleniyor, diyorum çünkü bu bilgiyi Ipsos’dan değil üçüncü bir ağızdan duydum.
Keşke Ipsos ve bu arada tüketici davranışlarını izleyen diğer şirket olan Nielsen, tüketim harcamalarının nasıl yön değiştirdiğini açıklasalar da, krizin halk üzerindeki etkisini net biçimde görebilsek…
Unutmadan, son bir not: Bu, halkın krizle mücadele stratejilerine ilişkin bir yazıdır, yatırım tavsiyesi falan değildir.