BÖLGEDE SULAR ISINIYOR

Haberi ilk benden duymuş olmayacaksınız, ama yine de kaynağımın resmî bir sıfatı bulunduğu için vereceğim haber önemli:
ABD İran'ın etrafına ördüğü ağı sıkılaştırmaya başladı ve Türkiye'nin de kendisiyle birlikte hareket etmesini istiyor. Ankara'nın bugüne kadar Tahran yönetimine yaptığı uyarıları, uluslararası camiayla birlikte hareket etme çağrılarını değerli buluyor Washington, ancak bundan ötesini bekliyor... Bu bilgileri ABD'nin Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu (AIAE) nezdindeki temsilcisi Büyükelçi Gregory Shulte'den aldım. Temaslarda bulunmak üzere kısa süreliğine Ankara'ya gelen Shulte'yle, dört gazeteci, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'un ikametgâhında biraraya geldik. Viyana'dan gelen konuğun anlattıklarına ara sıra Büyükelçi Wilson da katkıda bulundu. Amerikalı yetkililer 'savaş' veya 'saldırı' türünden sözcükleri henüz ağızlarına almıyorlar; o noktadan önce düşünülebilecek başka tedbirler olduğunu söylüyorlar. Ancak o ihtimali bütünüyle reddetmediklerini de belli ediyorlar. Başkaları ne derse desin, hatta CIA raporu “İran 2003 yılından beri nükleer silâh peşinde koşmaktan vazgeçti” diye yazsın (Shulte raporun yanlış anlaşıldığı görüşünde), Washington, İran'ın nükleer silâhlara sahip olmayı hedeflediğinden emin. Büyükelçi Shulte, “İran taahhütlerini yerine getirmiyor, denetçilere izin vermiyor, telkinlere kulak tıkıyor ve bildiğini yapmaya devam ediyor” dedi. Benzer iddiaların müdahale öncesinde Irak için de seslendirildiği hatırlatılınca, iki olay arasında büyük fark olduğunu belirtiyor konuk büyükelçi... En önemli fark, bu kez ABD yönetiminin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) devrede tutması ve uluslararası camiayla birlikte hareket etmesi... “BMGK bugüne kadar dört karar çıkardı, İran dördünü de hiçe saydı” diyor ABD'li diplomat. Konunun Türkiye'nin de üyesi olduğu NATO tarafından da dikkatle takip edildiğini hatırlatarak... Türkiye'ye bu konuda hayli iddialı bir rol biçtiği anlaşılıyor Washington'un; Shulte konuyu hem kendileri (ABD), hem NATO, hem de Türkiye düzleminde değerlendirdiklerini söylüyor ve Ankara'nın çabalarının diğer iki unsurla (ABD ve NATO) irtibatlı olması gerektiğini savunuyor. Türkiye'nin hemen her düzeyde Tahran'a yaptığı uyarıların farkındalar, ancak bunları yeterli bulmadıkları da anlaşılıyor. Türkiye'nin siyasilerce sık tekrarlanan “İran barışçı amaçlarla nükleer çalışmalarını sürdürsün, ancak ötesine gitmesin; bu da diplomatik yollardan sağlansın” tavrı, öyle anlaşılıyor ki, Washington'u tatmin etmiyor. İran'a ikili bir yaptırım paketi öngörülüyor: Uluslararası tecrit ve ekonomik ambargo... PKK konusunda işbirliği yaptığı ve enerji ihtiyacının bir bölümünü oradan karşıladığı için İran'a uygulanacak yaptırımlar Türkiye'yi zora sokabilir; Ankara, bu sebeple, tedbir tekliflerine biraz uzak duruyor. ABD basını Dick Cheney'in Ankara ziyareti sırasındaki görüşmelerde “İran'a saldırı” konusunun da açıldığını yazdı; ancak Büyükelçi Wilson, bu bilgi için, “Doğru değil” diyor. Anlaşılan Türkiye'den bu aşamada beklenen, uygulanacak tecrit ve ambargo tedbirlerine katılması... Savaş ihtimali konusunu bütünüyle göz ardı etmediklerini öğrenmemize yarayan uyarı sona doğru geldi. ABD'de kasım ayında seçim yapılacak ve seçilecek yeni başkan Beyaz Saray'a 21 Ocak 2009 tarihinde taşınacak. “İran bu takvime bakıp da ortamı başıboş bırakacağımızı sanmasın” dedi Büyükelçi Shulte. Ona göre, kim seçilirse seçilsin, kendilerinin uyguladığı politikalar aynen devam edecek. Her ne kadar “İki ülke ve uyguladığımız politikalar farklı” dense de, aktarılan bilgiler ve aldığımız izlenim ABD'nin yakın geçmişte Irak'ta yaptığına benzer bir kuşatma eylemini İran için başlattığına işaret ediyor. Cheney'den hemen sonra Shulte'un Ankara'ya gelmesini başka nasıl yorumlayabiliriz?
30 Nisan 2008 08:02
DİĞER HABERLER