CHP'li Karakaş: Türkiye'nin ihtiyacı olan şey seçilmiş sultanlık değil

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, AK Parti hükümetininin toplumdaki bütün farklı ve eleştiriler düşüncelere baskı yaptığını söyledi.

Karakaş, "Otoriter bir sistem kurmaya çalışıyorlar. Başkanlık sistemi bu demektir." dedi. Çukurova Kitap Fuar'ındaki panele katılmak üzere Adana'ya gelen Karakaş, CHP İl Binası'nda düzenlenen basın toplantısında hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi. Hükümet, AK Parti ve Cumhurbaşakanı'nın evrensel standartlarda çağdaş bir anayasa peşinde olmadığını savunan Karakaş, "Kitabı suç aleti ilan ediyor, 15 genç barışçı bir yürüyüşle meselesini gündeme getirmek istediği zaman üzerine çullanıyor. Gösteri yürüyüşleri hep bastıran böyle bir hükümet. Hükümet bunları düzeltecek yerde, başkanlık sistemi diye bir mesele ortaya attı. Biz buna karşıyız. Çünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan şey seçilmiş sultanlık değil. Otoriter bir rejim, tek adam yönetimi değil. Tam aksine halkın olabildiğince yönetime katıldığı, demokratik bir Türkiye istiyoruz." diye konuştu.

2015 yılında 104 ayrı sansür, baskı ve yasaklama konusunun yaşandığına dikkat çeken CHP Genel Başkan Yardımcısı, ilk defa uzun zamandır yapılmayan bir şeyin bu hükümet tarafından gerçekleştiğini belirterek, "Kitaplar toplatıldı. Kitaplar suç aleti olarak mahkemeye çıkartıldı. O yüzden biz CHP olarak parlementer sistemin ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesini istiyoruz. Bütün yurttaşların inancı, kültürü, dili, etnik kökeni ne olursa olsun eşit şartlarda barış içerisinde birlikte yaşamasını savunuyoruz. Dolayısı ile böyle bir anayasa istiyoruz." şeklinde konuştu.

CHP'nin Anayasa Komisyonu'na katılacağını hatırlatan Ercan Karakaş, şöyle devam etti: "Çünkü bu 12 Eylül döneminde 5 generalin yaptığı bir anayasa. Esas olarak devleti kutsal ilan eden bir anayasa. Ama yurttaşların özgürlüklerini, örgütlenme haklarını, hak aramalarını, kendi kimliklerini aramalarını kısıtlayan bu anayasa 17 kez değişti. En büyük değişikliği 1995'te biz hükümet ortağı iken (SHP, DYP koalisyonu) yaptık. O zaman 15 kadar maddeyi değiştirdik. Kadın, gençlik kolları yasağını kaldırdık. Yurt dışındaki yurttaşlarımızın seçimlere katılma yasağını kaldırdık. Bunu gibi özellikle siyasi alanda katılımı artıran bir çok değişilik gerçekleştirdik."

Ancak anayasanın özü ve ruhunun değişmediğinin altını çizen CHP Genel Başkan Yardımcısı, "Halen Türkiye dar gelen bir anayasa. Özgürlükleri, örgütlemeleri ve hak arama özgürlüklerini kısıtlıyor. Bu bakımdan anayasa çalışmaları başlayacak. Ve biz CHP olarak bunlara katılacağız. Tabi burada bir sorun var: Hükümet, AKP ve Cumhurbaşakanı maalesef evrensel standartlarda çağdaş bir anayasa peşinde değil. Öyle olsa zaten mevcut özgürlüklerin kullanılmasına yardımcı olur. Tam tersini yapıyor. Adana'da dün 15 tıp fakültesi öğrenci yürümek isterken 2 TOMA, yüzlerce polis gelmiş. Halbuki anayasa, 'silahsız ve saldırısız her türlü gösteri serbestir, basın hürdür; sansür edilemez' diyor. Demek ki anayasaya bunları koymakta yetmiyor. Bizim demokrat yönetim ve insanlara ihtiyacımız var. Dolayısı ile anayasada hem bu hükümleri güçlendirmemiz gerekiyor, hem de demokrat bir hükümet kurmamız lazım. Bu hükümet ise maalesef anayasada var olan özgürlüklerin kullanılmasını dahi engelliyor. Kitabı suç aleti ilan ediyor, 15 genç barışçı bir yürüyüşle meselesini gündeme getirmek istediği zaman üzerine çullanıyor. Gösteri yürüyüşleri hep bastıran böyle bir hükümet. Hükümet bunları düzeltecek yerde, başkanlık sistemi diye bir mesele ortaya attı. Biz buna karşıyız. Çünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan şey seçilmiş sultanlık değil. Otoriter bir rejim, tek adam yönetimi değil. Tam aksine halkın olabildiğince yönetime katıldığı, demokratik; yargının tarafsız ve bağımsız olduğu bir Türkiye istiyoruz." dedi.

CHP olarak kendilerine çok tarihi bir görev düştüğünü dile getiren Karakaş, hükümetin anayasa çalışmalarını bambaşka bir yere götürerek, başkanlık sistemi peşinde koştuklarını ifade etti. Ercan Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öyle bir başkanlık sistemi ki, Amerika'dakini falan istemiyorlar. 'Türk tipi, bize özgü' diyorlar. Kuzu var, biliyorsunuz. Burhanettin Kuzu, anayasa hocası...Ona 'Bu Amerikan başkanlık sistemi gibi mi olacak?' diye soruldu. 'Hayır, zavalı Obama, biz o duruma düşmek istemiyoruz' karşılığını verdi. Başkanlık sistemi iyi uygulandığı yer Amerika'dır. Başka yerler de başarılı değil. Hemen diktatörlüğe dönüyor. Çünkü oralarda siyasi ve demokrasi kültürü fazla gelişmemiş. Bu ise en iyi işleyen başkanlık modelinin başkanına 'zavalı Obama' diyor. Çünkü Obama meclisi fesh edemiyor. Büyükelçiyi atarken bile kongreden bile yetki alması lazım. İki meclisli bir denetim sistemi ve kuvvetler ayrılığı var. Bunu istemiyor. Seçilmiş sultan istiyorlar. Eskiden sultanların nasıl sultanların denetimi yok idi ise öyle bir şey istiyorlar. Kaldı ki Türkiye'nin 170 yıldır bir parlementer deneyimi var. Biz bu deneyimimizin üzerine şimdi demokrasimizi eksiksiz hale getirmek istiyoruz."

Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'in "Erdoğan'ın istediği başkanlık sistemine 'diktatörlük' diyoruz" biçimindeki sözlerine dikkat çeken CHP'li Karakaş, "Gerçekten de Türkiye'de yapılmak istenen bir tek adam, keyfi bir yönetim. Her şeye karar verecek bir insan isteniyor. Cumhurbaşkanı bunu kendisi için istiyor. Başkası için de istemiyor. Başkası için istemiş olsa, anayasada yetkileri olan başbakana ve hükümete bu kadar karışmaz. Onlarda yetkilerini kullanırlar. Bu yüzden örgüt olarak bu seçilmiş sultanlığın Türkiye'nin hiç bir meselesine çözüm olmayacağını, tam aksine var olan, eksik olan demokratik kazanımları bile geriletebileceğini ve yurttaşların arasına daha büyük ayrım oluşturacağını da anlatmamız lazım. Çünkü sonuç olarak başkanlık sistemi giderek iki partili sisteme dönüşür. Ve toplum bizim siyasi kültürümüzde daha çok ayrışır. Bir taraf onu seçer, bir taraf bunu seçer. Bugün var olan ayrışma, kutuplaşma daha da derinleşebilir. Biz çoğulculuğu savunuyoruz." diyerek sözlerini tamamladı. CİHAN
09 Ocak 2016 12:10
DİĞER HABERLER