Demirtaş: İzleme heyeti HDP'nin kırmızı çizgisi değildir

Demirtaş: İzleme heyeti HDP'nin kırmızı çizgisi değildir
ANKARA (CİHAN)- Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, izleme heyetinin HDP'nin kırmızı çizgisi olmadığını, kendilerinin her hâlükârda sürece katkı sunacaklarını açıkladı. İzleme heyeti ile ilgili HDP'nin şartı ve dayatması bulunmadığını belirten Demirtaş, "Böyle yansıtılıyor ama bu sürecin kendi doğallığının dayatmasıdır böyle olması gerekiyor. Hızlı hareket etmek, mekanizmaları kurmak bir an önce izleme heyetleri oluşturmak ve hızlı adımlar atmak gerekir ki, barışa hızlı ulaşalım. Bu HDP'nin bir dayatması değil. Fakat nihayetinde hangi neticede ortaklaşılırsa taraflar hangi konuda uzlaşma sağlarsa, hep birlikte bunları tartışacağız. Biz bir kırmızı çizgi ve şart olarak kimsenin önüne bir engel koymayız. Yeter ki süreç ilerlesin." diye konuştu.

Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAF-FED) Genel Merkezi'ni ziyaret etti.

Bir gazetecinin, "İzleme heyeti HDP için bir kırmızı çizgi midir? Çözüm süreci nasıl ilerler, heyet kuruldu mu?" sorusuna Demirtaş, "Biz bu ülkede barış olsun istiyoruz. Evet belki çatışmalar durdu ama barışı kalıcı hale getirmenin yolu barışı topluma mal etmektir. Bunun içinde belli usul ve yöntemler var. İzleme kurulu da katkı sunar diye düşünüyoruz. Bir kırmızı çizgiden öte dünyada bu işler böyle olmuş. Küs olan kavgalı olan taraflar oturup masada konuşurken birileri hakemlik yapar, yardımcı olur ön açar. Yani olmazsa olmazdan bizim kırmızı çizgimizden öte barış mevzularının olmazsa olmazıdır. Yoksa HDP'nin kırmızı çizgisi değildir biz yine de her hâlükârda sürece katkı sunarız. Ülkemizin barışı için çok önemsediğimiz için şu kırmızı çizgimizdir bu kırmızı çizgimizdir gibi dayatmalarda bulunmayız. İnşallah önümüzdeki günlerde bunlar rahatlıkla çözülür ve hayata geçer diye temenni ediyoruz. Hükümetin vereceği bir karar karar biz bu konuda HDP olarak karar versek dahi hayata geçmesi hükümetin onayına ve adalet batanını onayına bağlı adaya gidiş konusu." cevabını verdi.

Başka bir gazetecinin, "İzleme heyeti adaya gitmeden PKK'nın Abdullah Öcalan'ın çağrısını yaptığı kongreyi toplaması mümkün mü? İzleme heyetinin kurulması ya da üzerinde hükümetin başka bir görüşme yaparak ertelemesi kongreye engel olur mu?" sorusuna Demirtaş, "Bunların karar vericileri biz değiliz. HDP'nin bu konularda karar verme yetkisi, gücü de yok. Biz ancak düşüncelerimizi temennilerimizi ifade edebiliriz. Sonuçta silahlar bırakılacaksa bunun şartını belirleyecek olan biz değiliz. Şartsız şurtsuz da silah bırakılacaksa, bu bizim itiraz edebileceğimiz bir durum değil. Kongre toplanacaksa bunun hiçbir şart gözetilmeksizin toplanmasına biz karşı olacak değiliz. Gerçekleşebilir makul bir yöntemle olması gerektiğini biz söylüyoruz. Afaki söylemlerle topluma boş hayalle satarak, barış oldu olacak, geldi gelecek deyip, insanları umutlandırıp gereğini yapmadan ülkede gerilim yaratmanın yanlış olduğunu biz söylüyoruz. Barış süreçlerinin yolu yordamı ve yöntemleri vardır. Hükümet bu tür yol ve yöntemleri doğru izlerse sonucu hep birlikte ulaşırız, diye düşünüyorum. Şuan da hükümetin izleme kurulu olacak, hayata geçecek demesi önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanı buna karşı olduğunu söyledi. Fakat hükümet, izleme kurulunu devreye sokacak bir iradeyi gösteriyorsa bu sürecin ilerlemesi konusunda bir mesafe kat edilmesini kolaylaştırır." diye cevapladı.

"Zamanlama olarak ne kastedildiğinin" hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Bu HDP şartı ve dayatması değil. Böyle yansıtılıyor ama bu sürecin kendi doğallığının dayatmasıdır. Böyle olması gerekiyor hızlı hareket etmek, mekanizmaları kurmak bir an önce izleme heyetleri oluşturmak ve hızlı adımlar atmak gerekir ki, barışa hızlı ulaşalım. Bu HDP'nin bir dayatması değil. Fakat nihayetinde hangi neticede ortaklaşılırsa, taraflar hangi konuda uzlaşma sağlarsa, hep birlikte bunları tartışacağız biz bir kırmızı çizgi ve şart olarak, kimsenin önün bir engel koymayız. Yeter ki süreç ilerlesin." şeklinde konuştu.

İNŞALLAH DAHA FAZLA BİRBİRLERİNE GİRERLER DE NE KADAR PİSLİK OLMUŞ HEP BİRLİKTE ÖĞRENİRİZ

Başka bir gazetecinin, "Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasındaki tartışmayı çözüm süreci ile ilgili mi olduğunu düşünüyorsunuz? Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Demirtaş şu cevabı verdi: "Gökçek'in çözüm süreci ile ne alakası var. Kendi aralarında birbirlerine girmiş durumdalar. İnşallah daha fazla birbirlerine girerler de ne kadar pislik olmuş hep birlikte öğreniriz. Kim hangi parseli kime satmış, nasıl peşkeşler çekilmiş, bunları hep birlikte öğreniriz. Çözüm sürecinden kaynaklı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Fakat asıl AKP içerisindeki cumhurbaşkanı ve hükümet arasındaki derin kırılmayı ve yarılmayı örtmeye çalışan bir ağız dalaşı ile bir belediye başkanı ile başbakan yardımcısı arasındaki seviyesiz tartışmayı izliyor Türkiye. Biz bunu izlemek zorunda değiliz. Bir araya gelsinler birbirlerine ne söylüyorlarsa söylesinler. Bu seviyesizliği toplum izlemek zorunda mı? Devlet adına hükümet adına bu tür açıklamalar yapılırken şahsi kişisel hırslarını dinleme zorunda mı Türkiye? Biz buna mecbur değiliz. Türkiye bu seviyesizliği haketmiyor. Cumhurbaşkanı ayrı bir seviye uslüpla küfür ve hakaretler yağdırıyor neslimizden mezhebimize kadar efendim. Hükümet sözcüsü ayrı ülkenin başkentinin belediye başkanı ayrı bir seviyesizlikte. Seviye yerlerde. Bunun çözüm süreciyle alakası yok. Onların seviyesizliğiyle alakalı bir durum."

Cumhurbaşkanını çözüm süreci ile ilgili son açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Demirtaş, "Ben istihbarat raporlarından kamuoyu araştırmalarına dayanarak bu açıklamaları yaptığını düşünüyorum. Araştırmalara göre kendisi başkan olamayacak öyle görünüyor belki. Hep barışın, siyasi rantını yemeyi tercih etti o. Barış sürecinden siyasi bir kazanım ve oy elde etmek izin uğraştı. Şimdi bakıyor ki, bundan fazlaca oy elde edemiyor dolayısıyla madem bana oy getiren bir süreç değil, niye uğraşayım diyee elinin tersi ile itecek bir pozisyona gelebiliyor. Önemli olan ülkenin barışı, ülkede insanların gençlerin birbirlerini öldürmemesi, anaların gözyaşı ve anaların yürek yangını değil, önemli olan varsa yoksa kendi egemenlikleri ve saltanatları. Bundan kişisel partisel fayda elde etmiyorlarsa, barış süreci de bunların umurunda değil. Geri dönüşün asıl nedeni. Geri dönüşte değil aslında, asıl fikirlerini yüreğinden ve beyninden aslında aklından geçen fikirleri bu kadar açık bir biçimde söyleme ihtiyacını bu dönemde bu yüzden herhalde, zorunluluk olarak hissetmiştir. Yoksa eskiden barışseverdi, şimdi çark etti diye bir şey neyse oydu. Düşüncelerini daha açıkça ifade ediyor bence."

BÜTÜN BU PİSLİKLERİN ORTAYA DÖKÜLMESİNDEN TÜRKİYE ZARAR GÖRMEZ, YARAR GÖRÜR

"Cumhurbaşkanın bu açıklamaları, milliyetçi oylara yönelik bir mesaj olarak değerlendirilebilir mi?" şeklindeki sorusuna ise Demirtaş, "Belki olabilir fakat ülkenin milliyetçileri de afedersiniz aptal değil. Herhalde bu bir iki atraksiyon yaptı diye milliyetçiler peşinden koşacak değil. Milliyetçilerinde bir aklı var, iradesi var. Herkes olup biteni görüyor. Bilemiyorum ne için yapıyor." dedi.

Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu Gökçek ve Arınç arasındaki polemiğin kendi partileri içinde değerlendirilmesini istedi. Gerçekten bu AK Parti'nin iç meselesi mi Türkiye'nin meselesi mi? " sorusu üzerine Demirtaş şunları söyledi: "Aslında kendi aralarında o kadar büyük bir tartışma yaşıyorlar ki, şimdiye kadar içeri de tutmayı başarıyorlardı. Bu seçim yaklaştıkça daha fazla dışa vuracak. Üslup meselesi birbirlerine karşı kullandıkları kendi iç sorunlarıdır. Lütfen kamuoyu huzurlarında bu tür seviyesizlik yapmasınlar. Ama konunun özü bir iç mesele değil, Türkiye'nin meselesidir. Bunu da çözebilecek şey sandıktır, mahkeme falan değildir, 7 Haziran'da sandıkta çözülür bu iş, karakolda çözülmez. Yolsuzluklar, rüşvetler, adam kayırmalar sokakta gençleri zulümle işkence ile katletmeler, adaletsizlikler, demokrasiyi katleden yasalar. Bütün bunlar Türkiye'nin meseleleridir ve asıl AKP'nin içinde tartışılan şeyler bunlardır. Bunlarda giderek ciddi bir ayrılığa ve yarılmaya dönüşebilir. Bu Türkiye içinde 'hayırlı olur' bütün bu pisliklerin ortaya dökülmesinden Türkiye zarar görmez. Yarar görür."
CİHAN
25 Mart 2015 15:56
DİĞER HABERLER