İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü teftiş raporunda idari cezaya gerek görülmeyen incelemeyi soruşturmaya çeviren savcı, yeni bir algı operasyonu başlatmak için şimdi de 17 polis hakkında iddianame hazırladı. Oysa ki Ankara 4. Sulh Ceza Hakimi, aynı savcının gözaltına aldırdığı polisleri serbest bırakmış ve gerekçeli kararında 'suç tespit edilemedi' tespitinde bulunmuştu.

Taltif soruşturması adıyla başlayan kumpası, daha önce de İçişleri Bakanlığının 26 Haziran 2014 tarihli Yüksek Disiplin Kurulu raporu, somut delil bulunmadığı kararıyla boşa çıkarmıştı. Bütün bunlara rağmen, hukuk teammülleri altüst edilerek Savcı Alper Türközmen tarafından yazılan iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi ve 17 polis hakkında dava açıldı.  

Soruşturmayı yürüten Savcı Alper Türközmen, yeni bir suç yöneltilmeden, mesleki hiyerarşiyi de yok sayarak EGM eski Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı Halil Dumanlı'yı bir numaralı sanık olarak yazması ise yeni bir algı operasyonu yapıldığını gözler önüne serdi. Hükümet medyası da bunu fırsat bilip "Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın kardeşi bir numaralı sanık" şeklinde yıpratma amaçlı başlıklar atmakta gecikmedi.

İddianamede, polislere yöneltilen suçlamalara ilişkin somut hiçbir unsura yer verilmiyor. Savcı, polislerin ağır cezada yargılanmaları için delil göstermeksizin tahrifat suçlaması yapması dikkat çekiyor. 17 kişi hakkındaki 18 sayfalık iddianamede, delil olarak sadece müfettişe yazdırılan bir rapora yer verilmesi algı operasyonunu gösteriyor.

Ankara 4. Sulh Ceza Hakimi Deniz Gül, tutuklanma taleplerini, somut delil yetersizliği ve adli kontrol hükümleri ölçüsüz olacağı gerekçesiyle reddetmişti. Gerekçeli kararda, kumpası deşifre eden şu önemli tespitlere yer vermişti: “Şüphelilerin hali hazırda emniyet görevlisi olarak görev yapmaları, dosyada mevcut beyanlar içeriği itibariyle yüklenen suçların işlendiği tarihte İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü'nde görevli olmadıkları, listelerin hazırlanması kontrol ve imzalanmasının insan kaynakları Şube Müdürlüğü'nde  olduğu, kaçma şüphesini gösteren emarelerin bulunmayışı, şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediği yönünde suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunmayışı, tutuklanmayı gerektiren sebeplerin bulunmadığı ve talep edilen güvenlik tedbirinin şüpheliler hakkında uygulanması halinde ölçülü olmayacağı, mağduriyete sebep olacağı hususlar göz önüne alınarak adli kontrol taleplerinin ayrı tüm şüphelileri yönünde reddine.”