Ankara’da Hizmet Hareketi'ne yönelik hukuksuz soruşturmalar kapsamında 22 Mayıs 2018’de gözaltına alınan ve 40 gün sonra Sincan Cezaevinde hücrede ölü bulunan KHK’lı emniyet mensubu Zeki Güven‘in (48) eşi, KHK’lı hakim Sevda Güven, şüpheli bir şekilde vefat eden eşiyle ilgili ilk kez açıklamalarda bulundu.
Zeki Güven’in meslektaşları tarafından kurulan Güvenpark adlı Youtube kanalına konuk olan Sevda Güven, eşinin 2002 yılında Ankara’da patlak veren “Telekulak skandalı” nedeniyle öldürüldüğünü söyledi.
TR724'te yer alan habere göre Güven, “Eşim iki yıl Ankara istihbarat Şube Müdürlüğü yaptı. O birimde yardımcı olarak uzun süre çalıştı ama müdür olarak uzun bir süre görev yapmadı. Çok daha uzun süre istihbarat şube müdürlüğü yapmış isimler var. Ben eşime karşı bu kinlerinin, husumetin geçmişe dayandığını düşünüyorum. Eşim İstihbarat Şube’ye ilk başladığında Telekulak skandalı patlak vermişti. O davalar görülürken eşim bu kişilere karşı tanık olarak ifade vermişti ve şubede olup bitenleri tüm açıklığıyla anlatmıştı. Bu çetenin kendisine karşı bir kini garezi olduğunu düşünüyorum. Başka bir sebebi olduğunu düşünmüyorum. Malum siyasi iktidar, bütün suça bulaşmış polisleri göreve getirdi bu süreçte ve onları sopa olarak kullandı. Onlar da intikamlarını aldılar.” dedi.
1992’de polis akademisinden birincilikle mezun olan Zeki Güven, 2001’deki Hizbullah operasyonlarını yöneten isimlerden biriydi. 2002 yılındaki telekulak skandalını da ihbar eden polis şefiydi. Telekulak skandalında yargılanan ve daha sonra Rahşan Affı ile tahliye edilen emniyet mensupları Osman Ak, Mahmut Çorumlu Mehmet Aslan’ın 15 Temmuz’dan sonra farklı illere emniyet müdürü olarak atandığı biliniyor.
“HANEFİ AVCI EŞİMİ HİÇ TANIMAZ”
Eşinin cezaevindeyken sorgulanmak üzere hapisten çıkarıldığını, emniyete götürüldüğünü de ifade eden Sevda Güven, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın “Çok kritik adamdır, umarım iyi sorgulanır. Konuşursa birçok şeyi aydınlatır.” diyerek eşini neden hedef gösterdiğini de açıkladı:
“Bunu bizzat eşimden duyduğum için ifade etmek istiyorum. Hanefi Avcı daha önce bir kitap yazmıştı. Orada da eşimin adı geçmişti. Ben bunu tekzip edelim, gereken ne ise, yasal işlem başlatalım demiştim. O zaman eşim bana şunu söylemişti. ‘Hanefi Avcı beni hiç tanımaz. Biz hiç aynı ortamda çalışmadık. Aynı ortamda bir araya dahi gelmedik. Hangi şebeke konuşturuyorsa o konuşturuyor. Yoksa onun benim hakkımda bilgi ve fikir sahibi olmasına imkan yok’ demişti.”
EŞİNE HAPİSTEN YAZDIĞI İLK VE SON MEKTUBU
Zeki Güven ve eşi Sevda Güven, farklı cezaevlerinde tutuklu bulundukları dönemde, iletişimleri mektuplarla sınırlıydı. Eşiyle aynı gün gözaltına alınan ve tutuklana hakim Sevda Güven, Samsun Cezaevi’nde aldığı bir mektubun, eşinden gelen ilk ve son mektup olduğunu belirtiyor.
Bu mektup, koğuşta bayram havası estirdi. Ancak mektubun ulaşmasından kısa bir süre sonra, 2018 Haziran’ının sonunda, Zeki Güven’in vefat haberi geldi. Sevda Güven, bu haberi cezaevinde, sabah saatlerinde gardiyanların çağırısıyla öğrendi. Avukatının geldiğini öğrenen Sevda Güven, önce babasına bir şey olduğunu düşündü. Ancak avukat, eşinin kalp krizi geçirerek vefat ettiğini söyledi. Bu haberle dizlerinin üzerine yığılan Sevda Güven, “Sonunda bunu da yaptılar, öldürdüler” diyerek yaşadığı şoku ve öfkeyi dile getirdi.
ŞÜPHELİ ÖLÜM VE SORUŞTURMA SÜRECİ
Güven’in cenazesi, 3 Temmuz 2018’de memleketi Bilecik’in Yenipazar İlçesinde defnedildi.
Zeki Güven’in ölümü, resmi makamlarca kalp krizi yani “doğal ölüm” olarak kayıtlara geçti. İktidar kaynaklarına göre Zeki Güven kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Sevda Güven, eşinin herhangi bir kronik rahatsızlığı olmadığını ve ölümün şüpheli olduğunu düşünüyor. Güven, eşinin cezaevinde 24 saat kameralarla izlenen bir ortamda olduğunu, ancak bazı mektupların “bu isimde biri yok” denilerek iade edildiğini, eşinin nerede olduğunun belirsiz olduğunu ve sorgulamalar için dışarı çıkarılıp geri getirildiğini ifade ediyor. “Dışarıda mı öldürüldü, yoksa içeride mi?” sorusu, Sevda Güven’in kafasındaki en büyük şüphelerden biri.
“SESSİZ KALAN BU MİLLETE HAKKIMI HELAL ETMİYORUM”
Zeki Güven’in vefatından sonra, Sevda Güven, cenazeye katılmak için Bilecik’e götürüldü. Ancak bu süreçte de birçok zorlukla karşılaştı. Cezaevi aracında, elleri kelepçeli bir şekilde yapılan yolculuk, onun için hayatının en uzun yolculuğuydu. Bilecik’te, evine sadece 100 metre mesafede nezarethanede bekletildi. Çocuklarıyla kısa bir görüşme yapabilen Sevda Güven, defin işlemine katılmasına izin verilmediğini belirtiyor. Ayrıca, “Bu kadar zulme ve haksızlığa rağmen sessiz kalan millete hakkımı helal etmiyorum” dediği için yetkililerin rahatsız olduğunu ve bu sözlerin ardından defin işlemine katılımının engellendiğini düşünüyor.
1992’de polis akademisinden birincilikle mezun olan Zeki Güven, Ankara’da terör ve istihbarat birimlerinde çalıştı. 2013’te Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü’nün Şırnak’ta bölge halkına sunduğu hizmetlerde birincilikle ödüllendirildi. Ödülü sorumlu emniyet müdür yardımcısı olarak bizzat dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den aldı. 17/25 Aralık 2014’ten itibaren açığa alınıp silahına ve kimliğine el konuldu. Hukuka aykırı bu karar İdare Mahkemesi’nden döndü ve Eylül 2014’te Bolu Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Ancak daha sonra ihraç edildi.