Eski Büyükelçi Namık Tan, devletin çökertilmesine sebep olanların tamamının yarın bundan sorumlu tutulacağını bildiğini belirterek, “O kaygıyla hareket ediyorlar” dedi. Namık Tan, “tek adamın ayakta kalma savaşına o yüzden çok büyük destek veriyorlar. Bu çok kalabalık bir çevre, yani bu suça ortak olan çok kimse var" diye konuştu.
Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Namık Tan, AKP yönetimine destek olarak “devletin çökertilmesine” sebep olanların sorumluluklarının farkında olduklarını ve bu yüzden de “kaygıyla hareket ettiklerini” söyledi.
Dışişleri Sözcülüğü yapmış, krizli dönemlerde Türkiye’nin önce Tel Aviv, sonra da Washington Büyükelçisi olarak görev yapmış bir isim olan Namık Tan, T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu.
Halen CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı olarak görev yapan deneyimli devlet adamı, röportajında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düzenini “Devlet ortadan kalkmış durumda. Yani bizim bildiğimiz devlet yok artık. Bildiğimiz devlet yapısı ortadan kalktı, kurumlar ortadan kalktı. Kurumları olmayan bir devlet yapısı düşünebiliyor musunuz? Hiçbir kurum gerçek anlamda işlevini yerine getiremiyor. Ne Dışişleri kaldı ne Maliye ne Adliye…Çok vahim bir durum” diye anlattı.
DEVLETİN AYARI 2013’TE BOZULDU
Devletin ayarının 2013’te bozulduğunu söyleyen Tan, “O tarihte bir kırılma yaşandı. Malum 2013’te bu 17- 25 Aralık hadiseleri oldu. Sonra devletin ayarı bozuldu. Ondan sonra bizim bildiğimiz devletten, her bakımdan uzaklaşılmaya başlandı. Tabii buna sebebiyet veren de yine bizatihi tek adamın kendisidir” ifadelerini kullandı.
Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: Şunu söylemiyorum; devletin yapısı o tarihe kadar mükemmeldi demiyorum. Eskiden de bizim bir sürü boşluklarımız, yanlışlarımız vardı ama hiç değilse kurumlar ayaktaydı. Devletin yapısı bir bütün olarak korunuyordu. Benim gördüğüm onlar kavgaya tutuşunca o bütünlüklü yapı yara aldı. Ve öyle ki, o süreçte bütün sorumluların rolü ayyuka çıktı. Hepsini gördük. Şimdi devletin ortadan kalkmasında sorumluluğu olanlar o suçlulukla yaşıyorlar. Ancak, hala yaptıklarının hesabını vermiş değiller.”
Namık Tan, kendisine “Hesap verme gibi bir kaygıları oldu mu ki hiç?” diye sorulması üzerine de şu cevabı verdi: “Artık yok… Ama verebilecekleri kaygısı var. Yani hesap verebilecekleri kaygısı, onları her ne pahasına olursa olsun ayakta kalmak konusunda motive eden en önemli husus. Devlet denilen yapının çökertilmesine sebep olan herkes yarın bundan sorumlu tutulacağını biliyor. O kaygıyla hareket ediyorlar ve tek adamın ayakta kalma savaşına o yüzden çok büyük destek veriyorlar. Bu çok kalabalık bir çevre, yani bu suça ortak olan çok kimse var.”
Tan, “O zaman siz Türkiye’de şekil değiştirmiş olsa da hala bir derin devlet olduğunu düşünüyorsunuz. Doğru mu?” sorusuna da “Evet, düşünüyorum. Bunu, çok önceden de düşünüyordum zaten. Seçim sürecinin bunu teyit ettiğini düşünüyorum. Şimdi buna daha da çok inanıyorum.”
REJİMİ TARİF EDEN TEK ŞEY TEK BİR KİŞİYİ VE AİLESİNİ KORUMAYA YÖNELİK DÜRTÜ
Röportajda Türkiye’nin iç politikasıyla dış politikası tamamen iç içe geçmiş vaziyette olduğunu belirten Namık Tan, “Yani dış politika, iç siyasi mülahazalarla, “içeride nasıl bir yansıması olur, bize ne getirir” gibi bir anlayışıyla yapılıyor. Böyle bir dış politikanın siyasi ve ekonomik çıkarlar açısından Türkiye’ye bir kazanç sağlaması söz konusu dahi olamaz” cevabını verdi.
Devamında “Peki bunda ısrar neden sizce?” diye sorulan Tan, “Çünkü orada da yine varoluşsal bir durum var. Bir kişinin ve ailesinin ayakta kalması lazım. Türkiye, siyasi ve ekonomik bakımdan bu kadar kritik bir dönemden geçerken, mesele tek bir kişinin yönetimindeki bu rejimin iktidarda kalmasına indirgenmiş durumda. Bu rejimi tarif etmekte de zorlanıyorum. Nedir bizim içinde yaşadığımız bu sistem, bilmiyorum” dedi.
“Türk tipi başkanlık” tanımının bugünkü yönetimi tarif etmediğini kaydeden Tan, “Öyle diyoruz ama o da tam tarif etmiyor aslında bu rejimi. Çünkü o tanımı dışarıdan değerlendiren bir kişi, yine de kuralların işlediği bir başkanlık sistemi var sanabilir. Oysa, bu garip sistem içerisinde, hiçbir yere oturmayacak, gerçeklikten uzak kararlar alınıyor. Bu kararların zaman içinde birtakım sonuçları olacak. Bugün kendisini ve ailesini korumak için varoluşsal bir dürtüyle ülkeyi yönetmeye çabalayan bu zatın gerçeklikten uzak yaklaşımını sonuna kadar sürdüreceğini düşünüyorum. Zira aksi takdirde ne iktidarda kalabilir ne ayakta” ifadelerini kullandı.